Korkusuz

Muz

Muz
İlkokulu Ankara’da okudum...

Maltepe ilkokulunda.

Cuma günleri serbest beslenme günümüzdü.

O gün her öğrenci dilediği yiyeceği okula getirebiliyordu.

Pazartesi peynir ekmek zeytin...

Salı yumurta ekmek patates.

Her gün herkes aynı beslenme çantasını hazırlamak zorundaydı.

Hepimiz eşit oluyorduk böylece...

Zengini yoksulu...

Tüm öğrenciler aynı menüyü yiyordu.

Bir tek cumaları serbestti.

O gün herkes annesinin çantasına koyduğu şeyi serbestçe yiyebiliyordu.

Bir tek meyve hariç.

Muz!

Muz getirmek yasaktı...

Alan var alamayan var...

Her türlü meyve Cuma günü serbest...

Ama...

Muz hariç...

★★★

Zaten bir çok evde olduğu gibi bizim evde de muz “ziynet” muamelesi görüyordu.

Annemin evin ahalisine adilane şekilde dağıttığı muzdan hisseme herkes gibi yarım muz düşüyordu.

Haftada yarım muz!

★★★

Çocukluğun verdiği haylazlıkla bir Cuma günü...

Beslenme çantamın içine haftalık hakkım olan yarım muzu annemden habersiz tıkıştırmıştım.

Hem okulun muz yasağını delecek hem de arkadaşlarımın önünde muz yiyebilecektim.

Beslenme saati başladığında yaptığımın farkına vardım.

Arkadaşlarım elma portakal getirmişlerdi.

Meyvesi olmayanlar da vardı.

Beslenme çantamdan çıkartamadım o muzu.

Akşam eve geldiğimde çantamın içinde kararmış cıvımış bir muz duruyordu.

★★★

Yarın Cumhuriyet Bayramımız.

Cumhuriyet’in eğitiminden aklında ne kaldı diye sorarsanız.

Utancımdan çantadan çıkaramadığım kararmış o muzu derim.

Bir yarım muzun bana öğrettiği eşitlik ilkesi derim.