Korkusuz

Mustafa Kemal, Çanakkale’de böyle emir verdi! “Kaçanı vurunuz!”

Mustafa Kemal, Çanakkale’de böyle emir verdi! “Kaçanı vurunuz!”
Atatürk’ün askeri dehasını hangi savaşta daha çok görebiliriz diye sorarsanız size iki yer söylerim.

Biri Çanakkale... Diğeri Sakarya...

★★★

Elbette Ulu önderimizin çarpıştığı daha pek çok savaş daha var. Ama bu ikisi benim gözümde bambaşkadır.

Stratejik akıl...

Taktik kabiliyet...

Ve... Üstün cesaret...

★★★

1915 Çanakkale...

Ve...

1922 Sakarya’da zaferi getiren kabiliyetler bunlardır...

★★★

Ama belki de en önemlisi...

Kararlılık ve fedakarlıktır.

Tek kişi kalsa bile...

Öleceğini bilse bile...

Sarsılmayan bir kararlılık...

Ve fedakarlık...

★★★

Çanakkale kararlılık ve fedakarlığın tarihidir.

★★★

Ulu önderin Çanakkale günlerini ‘Kemalyeri’ adlı çalışmasıyla kitaplaştıran Dr. Naim Babüroğlu bu kararlılığı ve fedakarlığı bakın nasıl anlatıyor.

★★★

FEDAKARLIK

“İnsan savaşta her şeye alışır. Ama gömülmemiş ölülerin burnunuzdan girip genzinize inen keskin, buruk kokusu muharebe meydanında karşılaşmak zorunda olduğunuz en kötü şeydir. Bu koku insanın yiyeceğine de siner.

Ölülerin görüntüsüne kısa sürede alışırsınız. Fakat ölü insan kokusuna kimse alışamaz. Kayıtsız kalamaz. Çürüyüp bozulma ve kokuşmayı görmemezlik edemezsiniz. Uzun süre gömülmeyen ölü kokusunun insanda yarattığı o kontrol edilemez bulantı, sadece fiziksel bir tepki değildir.

İnsanın duyguları savaşla birlikte çelik gibi olabilir. Fakat kokuya karşı kimse tepkisiz kalamaz. Ateşkes sırasında, insanın midesini ağzına getirecek korkunç görüntüler görürsünüz. Savaşın süregelen hengâmesi içinde, bu görüntüleri doğal karşılamaya başlarsınız.

Siperlerde omuz omuza birlikte olduğunuz, bir saatten az bir süre önce son yemeği beraber yediğiniz arkadaşınızın, yanı başınızdaki “ebediyete göçmüş” görüntüsü karşısında, önce tuhaf bir kısa sevinç, sonra derin bir hüzün duyarsınız. Sevinç bencillikten, ‘ben ölmedim, yaşıyorum’ gerçeğinden kaynaklanır.

Düşman askerleri, arkadaşlarının ölülerinin yanı başında biftek pişirdiklerinde şaşkınlığınız daha da artar.

Çanakkale Cephesi, Devlerin Savaşı, Gelibolu...

Kumsalda gömülen ölülerin çevresinde yüzlerce yengecin üşüştüğünü görürsünüz.

Ve sürü halinde sineklerin varlığı, vızıltısı savaşan askerler için korkunç bir işkencedir.

Milyonlarca sineğin uğrak yeriydi savaş meydanı.

İşte dört aydır süren muharebelerin yaşandığı böyle bir savaş meydanında, Mustafa Kemal yeni komuta yerine doğru gidiyordu. Ve dört aydan beri ilk kez, tam olmasa da biraz temiz hava soluyordu.”

Çanakkale’yi hiç böyle düşünmüş müydünüz?

İnsan ölülerinin nasıl koktuğu hiç aklınıza gelmiş miydi?

Nasıl dayanılmaz bir bulantı yaratacağı..?

KARARLILIK

“27 Nisan 1915.

Gün ağarıyordu.

Mustafa Kemal, yoğun muharebeden yorulmuştu. Kurmay Başkanı İzzettin Bey’le birlikte, kolordudan takviye istemekle meşguldü.

Tam bu sırada, 77’nci alayın 1’inci tabur komutanı Binbaşı Mehmet Emin Bey geldi. Kıpkırmızıydı.

“Komutanım” dedi.

“Utanç içindeyim, ne yazık ki alayımız çil yavrusu gibi dağılarak muharebe alanından firar etmiştir. Alay komutanını bulamadım. Sizin Kocadere’ye geleceğinizi öğrendiğimden, size arz etmek için buraya geldim.”



Mustafa Kemal’in korktuğu başına gelmişti. Binbaşı Mehmet Emin Bey’i tanıyordu. İtalya’da Derne Kuvvetleri Komutanı olduğu zaman, emrinde kol komutanıydı. Dürüst, çalışkan bir subaydı.

Mustafa Kemal, gece taarruzunun neden başarılı olmadığını daha iyi anlıyordu.

Binbaşı Mehmet Emin Bey’e: “Emin Efendi, bu manzara senin ve benim için bir ilk değil. Hatırlayınız, Derne’de İtalyanlara yaptığımız muharebelerde, cephemizde bazı yerlerde Çöl Arapları bugün gördüğünüz gibi kaçmışlardı. Fakat, bu kaçışlar bizim başarımızı engellemedi. Rahat olunuz. Diğer kuvvetlerimiz düşmanın karşısında büyük bir inançla durmaktadır.

Şimdi bize düşen bu kaçanlara lanet okumak değil, onları tekrar toplayıp muharebeye sevk etmektir. Bunun için derhal tabancanızı çıkarınız ve gördüğünüz tüm subaylara aynı yetkiyi verdiğimi söyleyiniz.

Kaçanları vurunuz ve kuvvetlerinizi Kocadere’nin doğusundaki derede toplayınız.”

★★★

İşte Çanakkale’de düşmana böyle geçit verilmedi.

Bu kahramanlık destanında Mehmetçiğimizin kararlılık ve fedakarlığı vardı.

Ama Dünya tarihine geçen bu büyük zaferin en büyük onur takında koskocaman harflerle onun adı yazıyordu.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK!