Korkusuz

Meteor yağmuru

Meteor yağmuru
Onu herkes Antep Canavarı diye bilirdi.

Asıl adı Abdullah Palaz’dı.

Belki de tarihimizin ilk büyük seri katiliydi.

12 yaşından itibaren cinayet işleye işleye tüm cezaevlerini gezmişti.

Aralıklarla toplam 43 yıl cezaevinde yattı.

49 cinayetten hüküm aldı.

Cinayetlerinin pek çoğunu cezaevinde işledi.

Haksızlığa uğradığını düşündüğü bir olayda hemen silahına sarılıyordu. Kendince adalet dağıttığına inanıyordu. Cinayet işlemek onun için sıradan bir olaydı.

Antep Canavarı’nın hikayesini gazeteci doktor Turhan Temuçin ağabeyimiz yıllar önce kitaplaştırdı.

Öylesine inanılmaz bir hikayeleri vardı ki Antep Canavarı’nın; sinemaya uyarlansa Kadir İnanır, en çok oynamak istediğim rol odur demişti.

Abdullah Palaz’ın hikayesini bir gün uzun anlatırım.

★★★

Lafı getirmeye çalıştığım yer şu.

Abdullah Palaz’ın kitapta geçen ilginç bir sözü var.

“Cezaevinde silahlar patlamaya başladı mı, kafanı asla dışarı çıkarmayacaksın. Olan olacak biten bitecek... Ondan sonra kafanı çıkartacaksın.”

★★★

Veyis Ateş’in bizim İsmail Saymaz’la yaptığı programdaki “kafamı çıkartıyorum, dışarıda meteor yağmuru var. Tekrar içeri saklanıyorum” sözlerini duyduğumda aklıma Antep Canavarı’nın o sözü gelmişti.

Evet meteor yağmuru var.

★★★

Yandaşı... İşadamı... Gazetecisi...

Hepsi sinmiş...

Fırtınanın geçmesini bekliyorlar.

★★★

Zehir zemberek iddialar...

Cevap veren yok... İddiaları çürüten yok...

Sen ne diyorsun kardeşim, diye çıkışan yok...

(Bir tek Defne Hanım çıktı. İtiraz etti. Peker de sizi kastetmedim dedi.)

★★★

Sebebi ne biliyor musunuz?

Çünkü bu arkadaşlar demokrasiyi yanlış anladılar.

Demokrasinin sadece sandıktan başarılı çıkmak olduğunu zannettiler.

Oysa demokrasi...

Hesap verebilmektir.

Kamuoyu vicdanına kulak vermektir.

Zaman geldiğinde gitmesini bilmektir.

İstifa mektubudur demokrasi... İstifa...

★★★

Muhalif belediyelerde oda yapıp yerleşen müfettişler, 19 yıl tek bir gün bu arkadaşlara uğramadı.

Artık sadece bizde değil... Dünyada haber oluyor... Büyük ihalelerin tamamı 5 şirket arasında bölüşülüyor.

Nasıl oluyor da oluyor diye kimse soramadı?

★★★

Gezi yav gezi... Dünyanın en kitlesel en barışçıl eylemi... 5 milyon kişinin katıldığı Gezi Parkı’na üç beş örgüt üyesi karıştı diye herkesi terörist ilan ettiler.

Bir yalancı gelinin iftirasına sarıldılar. Her şey 52 saniyede oldu diye çizgi romandan manşet attılar.

Yetmedi... Vicdanlar taş Kabataş! diye 18 köşe yazarı aynı başlığı attı.

Biri de çıkıp, “yanılmışız arkadaş” diye özür dilemedi.

“Bu yalandan sonra bu yükü taşıyamam” demedi.

★★★

17 Aralık’ta tamam Fetöcüler kumpas kurdu anladık. Ama ortalığa saçılan bilgiler belgeler ne olacak dedik.

Hepsi montaj dediler.

Hadi canım diye güldük.

Sende fetöcü müsün yoksa parmak salladılar.

Yetmedi.

Koca devlette ne kadar mevki, makam, kadro, ayrıcalık varsa hepsini cemaate teslim etmiş olan bu abiler, dönüp Fetö’yü Ecevit yerleştirdi devlete demesinler mi?

Evet... Bunu dediler...

★★★

Kimseye hesap vermediler.

Ali kıran baş kesen oldular.

Şu 19 yıl boyunca...

Göstermelik de olsa bir yargı kararı...

Vicdanları soğutacak onurlu bir istifa...

İddialar karşısında bir detaylı açıklama...

Herkesi sakinleştirirdi.

Umut dolardı içimize...

★★★

Hatırlayın...

Pandeminin yüzü suyu hürmetine...

Yıllar sonra... Sağlık Bakanı tüm gazetelerden gazetecileri aldı basın toplantısına... Telefonlarımıza çıktı... Sorularımızı cevapladı...

Sevincimizden omuzumuza alacaktık adamı neredeyse...

★★★

Bunun dışında...

Hadi Reisi geçtim... Ne bir bakan ne bir milletvekili...

Tek bir muhalif gazeteye ne demeç verdi, ne de ekranına çıktı.

Yahu Putin bile Amerikan basınına konuştu.

Bu neyin kini...

Bu nasıl kamplaşma?

★★★

Bu iktidar sarhoşluğu...

Bu güç zehirlenmesi...

Bu hesap vermezlik...

Akıllarını başlarından aldı...

★★★

Şimdi 19 yıl sonunda...

İşler sarpa sarınca...

Başlarını ellerinin arasına alıp kıvrılmışlar cenin pozisyonunda...

Meteor yağmurunun geçmesini bekliyorlar.