Korkusuz
Ümit Zileli

Merkez Bankası Başkanı o olmalı!..

20 ayda 4 Merkez Bankası Başkanı değiştiren AKP’li Cumhurbaşkanı, bu alanda kırılması pek mümkün görünmeyen bir rekora da imza atmış oldu!..

Bankanın başına son olarak eski bir AKP milletvekili olan, Yeni Şafak gazetesinde yazan Şahap Kavcıoğlu atandı. Naci Ağbal’ın görevden hemen alınmadan önce bu gazete şu manşetle çıkmıştı:

-Bu operasyonu kim adına çektiniz?!.

Ağır bir soruydu! Gazete 200 baz puanlık faiz artışını “izah edilemeyecek” şeklinde tanımlıyor ve şu ithamı yapıyordu:

-Merkez Bankası’nın Türkiye’nin büyümesini frenleyecek bu operasyonu kim veya kimler adına ve hangi amaçla çektiği merak ediliyor?

Daha dört ay önce göreve getirilen Ağbal, aynı geceyarısı görevden alındı, yerine ise Yeni Şafak yazarı Kavcıoğlu atandı!.. Ağbal’ın 128 milyar dolarlık döviz rezervinin akıbetini soruşturduğu için yollandığı iddiaları ise arada kaynadı, gitti!

Ancak, 20 ay içinde göreve getirilip, daha koltuğuna bile ısınamadan görevden alınan başkanlar ve görevden alma sürelerinin giderek kısalması ister istemez yaşamsal bir soruyu da beraberinde getirdi... Yeni başkan “Göreve başladım, hayırlı olsun” mesajı çekip, ilk olarak bankalarla bir araya geleceğini duyururken, kulislerde, sosyal medyada, gazete köşelerinde şu soru soruluyordu:

-Merkez Bankası Başkanı kim olsun?!.

Hiç uzağa gitmeye gerek yok!


Şaka gibi ama gerçek vallahi!..

Daha iki günlük yeni başkanın o koltukta fazla kalamayacağı tahminleri yapanlar “en yakın aday” falı açmaya başlamışlardı bile! Daha da vahimi, potaya Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan da dahil ediliyor, “yerine kim atanır?” tahminleri yapılıyordu!

-İşin laçkası çıkınca böyle oluyordu demek! 

Mesela, değerli kardeşim Yılmaz Özdil, dün SÖZCÜ’deki köşesinde Merkez Bankası Başkanlığı için,  “solüsyonlu dolar üretme makinesi” pazarlayarak hem de 20 yıldır aynı yöntemi kullanarak güzel ülkemin işadamlarını söğüşleyen Kamerunlu, Nijeryalı, Kenyalı, Somalili, Ganalı hatta Burkina Fasolu, kısacası Afrikalı arkadaşlardan birini öneriyor ve şöyle diyordu:

-Dolar 8 lira değil 88 lira bile olsa hiç döviz sıkıntımız olmaz. Bas düğmesine, ver piyasaya!..

Hiç fena fikir değil aslında ama başında bulunduğu bankayı da söğüşlemeleri sıkıntı olabilir diye korkuyorum açıkçası!

Ayrıca, o kadar uzaklara gitmeye de gerek yok; 83 milyonluk memlekette başkan mı bulamayacağız? Üstelik, son birkaç haftadır “değerini” gayet güzel ortaya koymuş bir memleketlimiz de var:

-Ayasofya Başimamı Mehmet Boynukalın!

Aslında Türkiye Cumhuriyeti Merkez Başkanlığı az gelir böyle bir kabiliyete ama ekonomiyi düzlüğe çıkardıktan sonra bir başka göreve kaydırılır; ne olacağı o zaman düşünülür!

Her şeyi de biliyor maşallah!..


Adamın bilmediği yok...

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ortaya çıkmış ve İstanbul Sözleşmesi ile ilgili noktayı koyuvermişti:

-Kadını erkeğe düşman etmeye çalışıyorlar!

Şıp diye bilmişti yani; 7 yılda 8 bine yakın kadının, üstelik sayısı durmadan artan cinayete kurban gitmelerini de şöyle çözümlemişti:

-Cinayet, cinayettir, kadını erkeği olmaz!

İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasını ise “Hamdolsun” diyerek alkışlamıştı...

Aynı muhterem anayasa tartışmaları sırasında değerli fikirlerini paylaşmış, “1921 anayasası için” görüş bildirmişti... Eee, tabii, hem laiklik yoktu hem de kuvvetler ayrılığı değil, kuvvetler birliği ilkesi yer alıyordu o metinde!

Kendisine “Biraz frene bas, zarar veriyorsun” deme cüretinde bulunan AKP’li isimler dahi bu zatın değerli eleştirilerinden ve tabii trollerin saldırısından payını alıyordu!

Son olarak ekonomiye de el attı! Yedi düvele karşı istiklal mücadelesi verildiğini hatırlattı ve ekonominin düzelmesinin yolunu anlattı:

-Faizin azaltılması ve sonunda tamamen ortadan kaldırılması hem İslam’ın hem de aklın gereğidir. Güçlü ekonomilerde faiz yüzde 0-1 arasında. O sebeple faizcilerle mücadele etmek de İslam’ın bir emridir...

Vay canına! Bu yıl 190 milyar dolar “kısa dönem” borç ödemesi bulunan, bunu ödeyemezse çevirmesi gereken iktidar, yıllardır faiz batağında boşuna debeleniyor, faizin de faizini ödemekten iflahı kesiliyormuş!

-İşte tam da bu nedenle yeni başkan bu arkadaş olmalıdır diyorum!

Taa Londralara gidip, faiz baronlarının önünde kıvranacağınıza, alın işte “en yerlisinden bir deha” önünüzde duruyor, faydalanın!

-Daha olmazsa memuru bulunduğu Diyanet İşleri’ne başkan yaparsınız en keskininden “fetvaları” bulur çıkartır valla!..