Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Meraktan çatlayacağım da onun için soruyorum yani...

ORC Kamuoyu Araştırma Şirketi’nin son anket sonuçları şöyle:

AKP % 36,

CHP: % 25,

MHP: % 12,

İYİ Parti: % 10,5

HDP: % 9,5

Gelecek Partisi: % 2,5

DEVA Partisi: % 2,0

Saadet Partisi: % 1



Bu oy oranları şunu gösteriyor...

CHP ve İYİ Parti “güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönelim” ısrarında direnirse...

Ve...

Erdoğan onların bu taleplerini kabul ederse...

Yapılacak ilk seçimlerde AKP tek başına iktidara gelemeyecek...

Ama...

Seçimlerde % 48 oy alabilecek olan AKP-MHP ortak hükümet kuracak...



Ancak...

Mevcut sistemde seçime gidilirse...

Ve...

Erdoğan da cumhurbaşkanlığına aday olursa...

Seçim ikinci tura kalacak...



İkinci turda...

Erdoğan’ın karşısına demokrat, hukuka saygılı, Kuvvetler Ayrılığı ilkesine dönüş yapacak, Cumhuriyetin temel ilkeleriyle kavgası olmayan; inançlı ama gericiliğe pirim vermeyen bir aday kalırsa; Erdoğan dönemi sona erecek...



Şimdi sorum şu?..

Kemal Bey ve Meral Hanım bu tablonun üç aşağı beş yukarı böyle çıkacağını bildikleri halde...

Neden halen “önce parlamenter sisteme dönüş sonra seçim” taleplerinde ısrar ediyorlar?..



Neden?..

Niçin?..

Niye...

Meraktan çatlayacağım da onun için soruyorum yani...

ERDOĞAN’I YENİDEN BAŞBAKAN YAPMA ÇABALARI MI BUNLAR?..


Diyelim ki Erdoğan da kabul etti ve anayasa bir kez daha değiştirilerek yeniden parlamenter sisteme dönüldü...

Cumhurbaşkanını yine halk seçecek ama...

Tek turda ve çoğunluk oyuyla seçilecek...

Ve tabii ki...

1980 öncesi yetkilerinden bile uzaklaştırılarak...

Yani yeni anayasa değişikliği sadece “temsil kabiliyeti olan” bir kişiye göre yapıldı...

Ve seçimlere gidildi...

[caption id="attachment_6155443" align="alignnone" width="600"] Erdoğan[/caption]

Ne olacak?..

Seçim sandıklarından CHP-İYİ Parti ortak hükümet mi çıkacak?..

Gülerim yani...



Yahuuuu...

Bu iki partinin, sandıklarda hile yapmayı başaramayacak kadar temiz olduklarından şüphem yok...

İçlerinde, “Hiçbir şey olmadıysa bile mutlaka bir şeyler oldu” deyip seçimleri tekrarlatabilecek kadar yetenekli (!) politikacılar da yok...



Eeee?..

Söyleyin Allah aşkına?..

Nasıl bir mucize gerçekleştireceksiniz de...

Erdoğan’ın AKP’si ile Bahçeli’nin MHP’sinden daha fazla oy alacaksınız?..

MİNİK BİR DEVALÜASYONUMUZ DAHA OLUR...


Canlarım benim...

Erdoğan MB’nın faizleri yükseltmesine izin verirse eğer...

Fiyat artışları durmaz...

Ama...

Dolara ve mala olan talep düşer...

Enflasyon artışı hız keser...

Haliyle TL’nin değer kaybı da önlenir...

Ancak...

Zaten yürümeyen piyasalar önce durur...

Sonra geri geri gitmeye başlar...



Faizler yükseltilmezse eğer...

Bu defa da dolara talep artar...

Minik bir devalüasyonumuz daha olur...



Bu ise yakın gelecekte iç piyasada mal ve hizmet fiyatlarını yükseltir...

Ekonominin en büyük belâsı baş gösterir...

Yani: durgunluk içinde enflasyon...



İşini bilmeyen çavuşlar bir yerini avuçluyordu ama...

Yaşlandım mı ne?..

Avuçladığı yer neresiydi unuttum...

BU İKİ PARTİ NASIL OLACAK DA HÜKÜMET KURACAK?..


Canlarım benim...

ORC araştırması doğru ya da eksik...

Ama...

Gerçek oranlardan uzak değil...

Ve bundan eminim...



Yani...

CHP ve İYİ Parti’nin oy toplamı (şimdilik) yaklaşık % 35...

İki parti de HDP’yi “terör örgütü ortağı” olarak gördükleri için onu yanlarına da alamaz...

Eeeee?..

Nasıl olacak?..

Ne yapacaklar da ortak hükümet kuracaklar?..



Yahu çıldıracağım...

Allah aşkına Meral Hanım...

Lillah aşkına Kemal Bey...

Yoksa siz ikiniz...

Mevcut sistemde iktidar olabilmesi için % 50+1 kişiden oy almak zorunda olan Erdoğan’ı kurtarmak mı istiyorsunuz?...

EL İNSAF YANİ... EL İNSAF...


Erdoğan’ın % 50+1 kişinin oyunu alamayacağını gördünüz...

Bu sistemde Bahçeli’nin elini taşına altına sokmadan iktidar olduğunu da fark ettiniz...



Bu defa...

Parlamenter sisteme dönüş sonrası yapılacak seçimlerde MHP ile AKP’yi “aleni ve resmi ortak yapmak” mı istiyorsunuz?..



Yoksa sevgili Akşener ve Sayın Kılıçdaroğlu...

“Bahçeli gitsin ben (ya da biz) geleyim (gelelim) kafasında mısınız?..



El insaf yani...

El insaf...

ÖNCE FARENİN ŞERRİNİ DEFEDİN...


Mevlana’nın harika öğütlerinden biri şöyle:

“Önce farenin şerrini defet, sonra buğday biriktirmeye çalış...”.



İktisat Hocamız Ord. Prof. Ekrem Özelmas ise bu özlü cümlenin benzerini şöyle söylerdi:

“Ehemini mühimine tercih edin...”.



Ey Kılıçdaroğlu Ey Akşener...

Önce...

Farenin şerrini defedin...

Buğdayı sonra biriktirirsiniz...



Önce...

Demokratik hukuk devletini ve...

Demokrasimizin Kabe’si parlamentoyu kurtarın...

Sonra ne yaparsanız yapın...

YA ERDOĞAN İZİN VERMEZSE...


Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan şöyle dedi:

Yüksek enflasyonun vatandaşımız üzerindeki etkilerini en aza indirmek için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Enflasyonist beklentilerin iyi yönetilmesi ve fiyat istikrarının tesisi için, para ve maliye politikası araçlarımızı eşgüdüm içinde kullanacağız.”.

[caption id="attachment_6155444" align="alignnone" width="600"] Lütfi Elvan[/caption]

Tercümesi şöyle...

“24 Aralık Perşembe günü yapılacak PPK toplantısından önce, MB Başkanı ile görüşüp yeni bir faiz artışına gidileceği konusunda karar alacağız; oturun oturduğunuz yerde de dövize hücum etmeyin...”

[caption id="attachment_6155445" align="alignnone" width="600"] Naci Ağbal[/caption]

Peki...

Ya Erdoğan izin vermezse...

Yani...

“N’apıyorsunuz kardeşim... Ben size ‘faiz sebep enflasyon neticedir’ demedim mi?..” diye fırça kayarsa bu ikiliye...