Korkusuz
Ümit Zileli

Mafyokrasi batağında bir zavallı ülke!

Adam, dünyanın bir yerinden (kendisi Dubai diyor) 5 adet video yayımladı, Türkiye’nin gündemini domino taşları misali darmadağın etti!..

5 adet videoyu 15 milyon küsur kişi izledi! Bahsettiğim kişi Sedat Peker... İddiaları, söyledikleri yenilir yutulur türden değil; hele hedef aldıkları maşallah “devedişi” tanımlamasına uygun, devlet katından kişiler!

İddialarına geçmeden önce Sedat Peker’i hangi sıfatla anmam gerektiğini düşünmedim değil; bugünlerde “suç örgütü lideri”, “Mafya babası” olarak tanımlanıyor... Ancak yurt dışına kaçmadan önce yani düne kadar yakın zamanlarda “Ünlü iş adamı”, “Türk dünyasının hayırsever ismi”, “Sedat bey” gibi sıfatlarla anılıyordu!

İktidar partisinin “seçim ajansı” gibi çalışırken, muhalifleri “kan banyosu” ile tehdit ederken, AKP için neredeyse miting gibi toplantılar düzenlerken pek makbuldü...

Pek seviliyor, iltifatlara mazhar oluyordu! Yahu, bu arkadaş için Türk dünyasının ileri gelenleri davet edilerek ödül töreni bile düzenlenmedi mi?!. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanıyla bir davette uzun süre sohbet eden, bunu sosyal medyada iftiharla yayımlayan aynı kişi değil miydi? Sormak isterim:

-Dünden bugüne, bu kadar kısacık sürede ne değişti?..

Fena iddialar bunlar!..


İşte Sedat Peker o 5 videoda bu olanları ifşa ediyor!

Yavaş, yavaş, parça parça ve de fena halde eğlenerek ifşa ediyor! Muhataplarına taktığı sıfatlar, bir takım gazetecilere yakıştırdığı benzetmeler, hicap duygusu açısından gerçekten tam bir felaket!.. Neler söylemiyor ki:

-Mesela, İçişler Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisine yurt içinde ve dışında koruma tahsis ettiğini iddia ediyor...

-Aynı İçişleri Bakanı’nın, kendisi hakkında “dosya” hazırlandığı haberini uçurduğunu, kolaylıkla pasaport alıp yurt dışına çıktığını ileri sürüyor...

-Bir zamanların İçişleri Bakanı, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın FETÖ ile ne kadar içli dışlı olduğunu, Pensilvanya seyahatlerini, evinin duvarına Fetullah’tan gelen mektubu astığını bile anlatıyor... Pensilvanya’ya “devletin bilgisi dahilinde” gittiğini söyleyen Ağar’a, “yazılı emir var mı*” diye soruyor, devletin hangi bölümü olduğunu da soruyor...

-Yine Mehmet Ağar’ın, Bodrum’daki 1 milyar dolarlık marinaya 29 milyon dolara çöktüğünü iddia ediyor...

-Mehmet Ağar’ın oğlu ve AKP Milletvekili Tolga Ağar’ın saç örneğinin laboratuvarda tahlil edilmesi gerektiğini söyleyebiliyor...

Ve bunların tümüyle ilgili belgelerin elinde olduğunu, sırasıyla hepsini açıklayacağını da söylüyor! Yetinmiyor,”ben oraya gelmem ama siz iki müfettiş ve bir yalan makinası gönderebilirsiniz. Söylediklerimin yalan olduğu ortaya çıkarsa parmağımı keseceğim” bile diyebiliyor!

-Kısacası, Türkiye’de bir zavallı “Mafyokrasi” oyununu kendi deyişiyle bir kamera bir tripot ile faş ediyor ve “yenileceksiniz” diye gülüyor!..

“200-300 liralık şeref sahipleri!”


Peki, bu iddialara maruz kalanlar ne yapıyor?..

Ağız dolusu hakaretten ya da Sedat Peker ile ilgili muhalefeti suçlamaktan başka “dişe dokunur” bir şey görmedik henüz! Şaka yapmıyorum; Süleyman Soylu, sanırım ikinci videodan sonra, başta Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Şener olmak üzere muhalefeti üstelik PKK’yı, DHKP-C’yi filan da katarak yaylım ateşine tuttu!

Unutmadan, buna karşılık CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Soylu’nun Sedat Peker’e koruma dışında çakar (yanar döner lamba) ve iki adet Jammer verdiğini hem de TV ekranından iddia etti. Jammer “sinyal kesici” demek. Milletvekili Başarır, Soylu’nun bu sinyal kesicileri Peker’in telefon konuşmalarının kayda alınmaması için verdiğini ileri sürdü!

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise avukatı aracılığı ile savcılığa başvurarak, Peker’in yönelttiği iddialar hakkında araştırma yapılmasını istedi. Ayrıca “hakaret ve iftira” suçlaması ile suç duyurusunda da bulundu...

Şimdi burada duralım; savcılığa başvurmak tabii ki doğru bir davranış ancak bu soruşturma için savcı delil toplanmasını kimden isteyecek? Tabii ki polisten! Polis kime bağlı? Tabii ki İçişleri Bakanlığı’na!

Bu durumda emniyet teşkilatı, emrinde olduğu bakanın soruşturmasını mı yapacak? Yaptı diyelim, elde edilen sonuçlar inandırıcı olacak mı?

-Sorunun yanıtı gayet kolay; tabii ki olmayacak!..

İşte tam da bu nedenle, aklanmak isteyen ve savcılığa başvuran sayın bakanın o koltuktan kalkması, o görevden affını istemesi gerekir!

-Ancak bu kez lütfen sosyal medyadan olmasın!..

Sedat Peker’in iddialarına hedef olan diğer zevat ne yapıyor acaba diye soracak olursanız, tek sözcükle bilmiyorum!

-Haberim olursa, haber veririm!..

Bazı gazetecilerden nasıl söz ettiğini görünce ise, onların adına benim yüzüm kızardı vallahi... Önce “maaşı kadar haysiyet sahibi gazeteciler” olarak andı bu tipleri. Sonra fazla paye verdiğini düşünmüş olmalı ki, şu 29 milyon dolara üstüne çöküldüğünü iddia ettiği marinanın restoranında binlerce liralık hesabı “200-300 TL” olarak ödeyen gazeteci kılıklı zevata şöyle seslendi:

-Sizin şerefiniz işte o 200-300 lira kadar!..

Değer mi be birader...