Korkusuz
Ümit Zileli

“Kravat almasına yetecek bir meblağ hükmetmenizi!”

Müyesser Yıldız bir ayı aşkın süredir Sincan Cezaevi’nde tutuklu...

Yandaş gazeteler, tetikçiler günlerce “askeri ve siyasi casusluk” haberleri yaptılar, ancak savcı Müyesser’in iki adet haberini öne çıkarıp, devletin gizli bilgilerini açıklamak suçlamasıyla tutuklanmasını istedi ve daha sorgulama sürerken hazırlanan salonda gece saatlerinde bir hakim tarafından tutuklandı!..

Müyesser, 9 yıl önce de OdaTV kumpası ile tutuklanmış, 16 ay hapis yatmıştı... O davanın da dibine kadar düzmece olduğu ortaya çıkmış, tüm sanıklar beraat etmişti. Şimdi konumuza gelelim...

Müyesser tutukluyken, Hulusi Akar’ın 2018’de hakkında açtığı tazminat davası Ankara Dışkapı Adliyesi 7. Hukuk Mahkemesi’nde görüldü... Neydi peki gerekçe? Müyesser, Abdullah kod adlı bir gizli tanığın mahkemede Akar hakkında söylediklerini haberleştirmiş, o zaman Genelkurmay Başkanı olan şimdinin Milli Savunma Bakanı da onun hakkında tam 250 bin liralık tazminat davası açmış, ayrıca cezalandırılması için de suç duyurusunda bulunmuştu. Ceza davasında ise “FETÖ’cülere hizmet etmek, iktidarı eleştirmeyi gazetecilik sanmak ve adam olmamakla” itham etmiş ve meslekten men edilmesini dahi istemişti!

Buna karşılık Müyesser de Akar’a karşı tazminat davası açmıştı. Kaç lira istemişti peki? 5 TL (yazıyla beş!) Bunu da şöyle açıklamıştı:

-Türk Silahlı Kuvvetleri’ne saygım, ayrıca bu tür davaların zenginleşme aracı değil de, sembolik olması gerektiğine inandığım için 5 TL talep ettim!

Zekeriya Öz’e tazminat ödemek!..


Şimdi tekrar yıllar öncesine dönelim...

O zamanlar neredeyse “milli kahraman” ilan edilen, zamanın Başbakanı’nın zırhlı Mercedes makam aracını hizmetine verdiği, şimdilerin kaçak soysuz savcısı Zekeriya Öz hakkında hukuku çiğnediği gerekçesiyle tazminat davası açan Müyesser, karşılığınında apar topar OdaTV davasına dahil edilerek tutuklanmış, 16 aya yakın Silivri zindanında “misafir” kalmıştı. O tazminat davası da devam etmişti. Müyesser olayı şöyle anlatıyordu:

-Hakime hanıma tam karar vereceği sırada, “Aman lehime karar vermeyin, Yargıtay 160’a bağlandı. Siz nasıl karar verirseniz verin nasılsa ‘onlar’ gereğini yapar. Başınıza bir şey gelsin istemem, bir de sizin vebalinizi üstlenmeyeyim!..” dedim.

Öyle de oldu; Yargıtay’ın ilgili dairesi, Müyesser’in dava açma hakkı olmadığı gerekçesiyle yerel mahkemenin lehine verdiği kararı reddetti, iyi mi! Dava şu anda Ceza Genel Kurulu’nda. Müyesser düşüncesini şöyle dile getiriyordu:

-Bu gidişle beni Zekeriya Öz’e tazminat ödemeye mahkum ederlerse şaşırmam!..

“Asıl yargılanması gerekenler!”


Şimdi de yine Müyesser-Akar davasına dönelim...

Müyesser Yıldız mahkemeye yazılı beyan yoluyla katıldı. Öncelikle yargının hali pür melalini izah ederek başladı:

-Maalesef yine hukukun üstünlüğü değil, “üstünlerin hukuku” mekanizması çalıştı ve Sayın Hulusi Akar, hakkımda hem ceza davası hem de 250 bin TL’lik tazminat talebiyle bu davayı açtı!..

Yukarıda da belirtmiştim; Müyesser de karşılığında 5 liralık bir dava açtı! Müyesser, beyanında en temel soruyu ise şu sadelikle sordu:

-Sayın Hulusi Akar, hakkındaki ithamların sahibi “Kod Abdullah” aleyhinde hiçbir dava açmadı, bunları haberleştiren benim cezalandırılmamı istedi!..

Daha da ilginci Hulusi Bey, bir yıl önce albaylığa terfi ettirdiği Kod Abdullah’ı bu haberden sonra emekli etmiş, “kripto FETÖ’cü” olduğunu bile öne sürmüş ama yine dava açmamıştı!

Sonuçta Müyesser, talebini de şu sözlerle sundu mahkemeye:

-Gazeteciyim, gerçekçiyim, sizden Sn Hulusi Akar’ın tazminat talebini reddetmenizi istemeyecek kadar da ülkemizin gerçeklerine vakıfım. Ne olur ne olmaz, bir de sizin vebaliniz üzerime kalmasın.  250 bin TL çok yüksek bir meblağ. Allah kabul etsin; Kayseri’de yaptırdığı caminin bir eksiği kalmadığını, söz konusu meblağı bunun için talep etmemiş olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle daha düşük, örneğin kendilerine, Genelkurmay Başkanı’na ve kuvvet komutanlarımıza benden hatıra olacak şekilde kravat almasına yetecek bir meblağ hükmetmenizi diliyorum!..

Müyesser, beyanının sonunda, normal, demokratik bir hukuk devletinde yaşıyor olsak, hakkında soruşturma açılması ve yargılanması gerekenlerin gerçekte kimler olabileceği hususunu da milletimizin takdirine bırakmış!

-Altına imzamı atıyorum!

Müyesser’i, Silivri’de yatan Murat Ağırel’i, Hülya Kılınç’ı sevgiyle kucaklıyorum. Barış Pehlivan’ın doğum gününü, çıkınca tekrarlamak koşuluyla yürekten kutluyorum...

★★★

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın makam odasına haciz gelmiş. Gelip bütün odayı toparlayıp götürmüşler. Başkanı aradığımda acı acı gülümsüyordu… “2016’da eski belediyeyle ilgili karışık bir durumun olduğunu biliyordum. Dört sene beklediler, biz başkan olunca bir anda hatırladılar, geldiler” dedi.

-Vah vah vah… Geldikleri duruma bakın.