Korkusuz
Ümit Zileli

Koronavirüs cezaevine girdi bile!..

İnfaz Yasası tartışmaları sürüyor...

Geçen hafta iktidar partisi, kadına şiddet, cinsel istismar, terör, uyuşturucu ve cinayet suçlarının kapsam dışı bırakıldığını açıklamıştı...

Ancak çok önemli bir konu daha vardı; infaz düzenlemesi yargılama aşamasındaki suçları da kapsıyacak mıydı?.. Sağolsun iktidar “ser verip sır vermemekte” pek mahir olduğu için, işin uzmanları bile ancak el yordamıyla yorum yapabiliyordu! Neyse ki dün AKP Grup Başkan Vekili Cahit Özkan paketin bu suçları da kapsayacağını  açıkladı...

Ancak uzmanlar yine de şüpheli; başta tutuklu gazeteciler ve iktidara muhalif eylemlerden ötürü tutuklanan yurttaşların bırakılmayacağı, infaz paketinin dışında tutulacağı endişesini dile getiriyorlar!..

Gelin durumu, TÜİK verileriyle paylaşayım; AKP’nin iktidara geldiği 2002’de ülkedeki cezaevlerinde toplam 59 bin 512 bin kişi bulunuyordu... Bu rakam her yıl düzenli ve yüksek oranlarda arttı... İktidar dolup taşan hapishanelerle ilgili olarak önlemi şöyle açıklamıştı:

-Çok modern, 100 bine yakın kapasiteli 175 yeni cezaevi!

Bugün itibarıyla hapishanelerde  300 bine yakın hükümlü ve tutuklu bulunuyor... Yani, tutuklu-hükümlü sayısıyla cezaevi inşaatları yarışıyor!..

Tabii, cezaevlerinde yaşam böyle bir tabloda nasıl olabilir sanırım tahmin edebiliyorsunuzdur! İnsanlar üst üste, neredeyse dönüşümlü uyuyabiliyor!  Koronavirüsün nasıl büyük bir hızla ve kolaylıkla yayıldığı düşünülürse, yalnızca bir kişiye bulaşması durumunda neler olabileceğini düşünmek dahi istemiyorum...

Mesela, Mardin Mazıdağı Belediye Eşbaşkanı Nalan Özaydın, koronavirüs testi pozitif çıkınca tahliye edildi, şu anda hastanede karantina altında. Özaydın cezaevi koşullarını şöyle anlatıyor:

-Koşullar çok kötü. Küçücük koğuşlarda, sağlıksız bir şekilde 15-20 kadın bir arada yaşamak zorunda. Cezaevleri salgın karşısında çok büyük risk taşıyor!

Nalan Özaydın nasıl yakalandı bu virüse peki? Ya hastaneye ya mahkemeye sevk esnasında ya da cezaevinde bir başka kişiden, belki de bir gardiyandan!.. İşte böylesine büyük bir salgın riski taşıyor cezaevleri!

-Bir diğer deyişle, herbiri ayrı bir saatli bomba!..

“Büyük bir garabet!”


Sırf bu nedenle bile İnfaz Paketi büyük önem taşıyor...

Ancak bu haliyle infaz paketinin “tutuklularla ilgili hiçbir hüküm içermemesi” hukukçular tarafından “kabul edilemez” olarak değerlendiriliyor...

Avukat Başar Yaltı, bu durumu “büyük bir garabet” olarak nitelendiriyor ve “senden-benden” demeden 40 bin tutuklunun da pakete dahil edilmesi gerektiğini belirtiyor... Ancak tam da öyle oluyor, tutukluluk özellikle iktidara muhalif olanlar, gazeteciler için cezalandırma aracı olarak kullanılıyor!..

Bakın, bir başka hukukçu, Avukat Ezgi Demir, çok çarpıcı bir iddia ortaya attı:

-Hükümetin gazetecileri içerden çıkarma niyeti yok!..

Demir, hükümetin tutuklu gazetecileri içerde tutma iradesini şu örneklerle anlattı:

-Birincisi İnfaz Hakimliği’nin yetkileri genişletiliyor. İnfaz hakimleri, kimin koşullu salıverilip, kimin salıverilmeyeceğine, kimin denetimli serbestlikten yararlanıp yararlanamayacağına karar verecek. Yargılama faaliyetine en son Sulh Ceza Hakimliği diye bir kurum eklenmişti. Bilindiği üzere bu hakimlikler insanları tutuklamaya ve ifade özgürlüğünü kısıtlamaya eğilimli yerler!..

Avukat Demir, tam da bu nedenle bu hakimliklerin iktidarın iki dudağı arasına bakacağını, geçmiş örnekler bakarak ileri sürüyor...

Bir diğer önemli örnek ise 29 Mart 2020’de resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Yönetmelik.” Bu yönetmelik de Demir’e göre tutukluların, özellikle de siyasi tutukluların durumunu ağırlaştırıyor. Tutukluların avukatlarıyla görüşmeleri dahi kısıtlanabiliyor. Kısacası tutukluların fiilen dışarıyla bağlantıları kısıtlanıyor, kopartılıyor!..

Endişe verici örnek çok... Şu sıralar TBMM’de muhalefetle iktidar arasında uzlaşma görüşmeleri sürüyor. İktidarın ayak sürümesine karşın muhalefet çok daha adaletli, vicdanlı bir infaz paketi için çalışıyor... Ancak iktidarın geçmişine bakınca zorlu bir uğraş olacağı da kesin!

-Kalbimiz zindandaki arkadaşlarımızla...