Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Korona virüs erken bitecek o zaman....

Microsoft’un kurucusu Bill Gates’i tanıyorsunuz...

Bugüne kadar öngörülerinde yanılmamış olmasıyla tanınıyor...

Dünyanın en zengin ikinci kişisi olmasını da o sağlam ve yanılmaz öngörülerine borçlu zaten...



Gates’e göre en fazla ölüm gelişmiş ülkelerde yaşanacak...

Ve...

Bu ülkeler büyük ekonomik sıkıntılarla boğuşacaklar...

Arz talep dengesinin eski haline gelmesi çok uzun zaman alacak....

Hayatın normale dönmesi 2021 sonbaharını bulacak...

Aşıya gelince...

Geliştirilip kullanıma sunulması en az bir yıl sürecek...



En fazla ölümün gelişmiş ülkelerde yaşanacağı konusunda Gates ile hemfikirim...

Uzun zamandır yazıyorum, söylüyorum...

Ancak benim penceremden bir de olayın kültürel yönü var...

Nasıl mı?..

O halde lütfen okumaya devam edin...



Gelişmiş ülke insanları steril yaşıyorlar...

Virüslerle tanışıklıkları yok.

İnsani gelişmişliğini tamamlayamamış ülkelerin insanları ise genelde çocukluğundan itibaren çamurlarla çöplerin içinde büyüyor.

Her tür virüse karşı bağışıklık kazanmış zaten...



Bakın...

Afrika haritası (En gelişmiş Güney Afrika Birliği hariç) tertemiz...

Suriyeli mültecilerin kamplarında hiç virüs yok...

Yunanistan sınırına yığdığımız mülteciler arasında da yok...



Neden?..

Çünkü onlar da pislik içinde yaşıyor...

Virüs ciğerlerine dolmaya kalksa; girdiğine de gireceğine de pişman oluyor...

Ya hemen kaçıyor...

Ya da hemen ölüyor...



Buradan yola çıkarak ben de bir komplo teorisi yumurtlayayım:

“Az gelişmiş ülkeler, gelişmiş ülkeleri ateşli silahlarla yenemeyeceklerini anlayınca biyolojik silah olan mikropla savaşa yöneldiler... Kısa zamanda bir milyara yakın gelişmiş ülke insanı ölecek.”...



Sonra ne olacak peki?..

Sonra, hep birlikte Ortaçağ’ı yaşayacağız...

Kader işte n’apçan?...

İSTİFA EDİN VE GİDİN SEKRETER OLUN...


AKP Genel Başkanı cuma günü konuştu ve dedi ki:

“Görünmez düşmana karşı zor bir savaş yürütüyoruz... Sosyo-ekonomik bir krizle karşı karşıyayız” Ama...

Sokağa çıkma yasağından hiç söz etmedi...



Sonra ne oldu?..

Gece yarısına yakın, Süleyman Bey çıktı ve şöyle dedi:

“İşin başından itibaren Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla gerçekleşen bir süreç yönetimi ortada...”

Ve hemen takiben de 30 büyükşehir ve Zonguldak’ta iki günlük sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini duyurdu...



Açıklama, yasağın başlayacağı vakitten birkaç saat önce duyuruldu...

Halk fırınlara ve marketlere hücum etti...

Oysa...

Darbeci generaller bile sokağa çıkma yasağını 24 saat önceden açıklarlardı...



Hem bu, “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla?..” lâfı da nereden çıktı?..

Bir ay öncesine kadar Dışişleri ve Savunma bakanlarının hemen her gün kurdukları bu cümle...

Son bir aydır içişleri ve sağlık bakanlarının ağızlarına pelesenk oldu...



Efendiler...

Siz Türkiye Cumhuriyeti bakanısınız...

Sizin inisiyatifiniz olmalı...

Siz sadece Cumhurbaşkanlığından gelen talimatları dosyalayıp kamuoyuyla paylaşacaksanız eğer, o koltukta ne işiniz var?..

İstifa edin ve gidin Cumhurbaşkanlığı sekreteri olarak görev yapın...



Ey güzel insanlar!..

Eğer bir ülkede bakanlar, alınan her kararı “Sayın Cumhurbaşkanımın talimatları” diye başlayarak açıklıyorlarsa...

Bilin ki o bakanlar, düşünme ve çözüm üretme özürlüdür...

O halde alın bunları görevden ve 23 Nisan’da şakacıktan birkaç dakikalığına bakanlık oynasınlar....

BİZ NE YAPALIM?..


Hüsmen psikoloğa gitmiş.

“Sorun ne?” diye sormuş doktor.

“Derdim büyük be ya.... Nası anlatsam bilmem ki... Er gece acayip bi eelenceyle başlıyo rüyam... Ep aynı arkadaşlar... Şamata, rakı, piinir, küfte er şey süper...”...

“İyi ya işte... Her şey süperse neden şikâyet ediyorsun?..”...

“Er şey süper ama doktor bey; er rüyanın sonunda esaabı ep ben ödüyom be yaaa...”...



Hüsmen Hüsmen kendine gel ve haline şükret hemşerim...

Sen hiç olmazsa hesabı rüyanda ödüyorsun...

Ya biz ne yapalım?..

Biz hesabı hakikatten de ödüyoruz ya...

YASAKÇI DOKTOR ÖLÜNCE...


Neyzen Tevfik yine içkiyi bıraktığı ya da doktor zoruyla ara verdiği dönemlerinden birinde Saraçhanebaşında koltuğunun altında bir şişe rakıyla görülür.

Sorarlar Neyzen’e:

“Yahu Tevfik sen hani içkiyi bırakmıştın?”

“Evet ama” der Üstat, “bana içkiyi yasaklayan doktor öldü.”...



Canlarım benim...

Otoriteye, baskıya, despotizme karşı zoraki gösterilen sevgi ve saygı, göstermeliktir...

Otorite yok olunca sevgi ve saygı da biter...



Kendinizi sevdirmek istiyorsanız bunu tatlı dil, güler yüz ve hüsnü kabulle yapın...

Aksi halde...

Gözden kaybolduğunuz an sevgisiz ve saygısız kalırsınız...