Korkusuz
Ümit Zileli

Korona sonrası yeni “Hitler”ler ürer mi?!.

Dün yazdığım “Korona sonrası yeni ‘Göbels’ler ürer mi?” başlıklı yazımdan sonra, değer verdiğim bir dostum aradı, virüs sonrası dönemde “otoriter-faşist” düzenler üzerine epey konuştuk...

O da, dünyayı saracak bir “yeni faşizm” dalgasından endişe edenlerdendi. Henüz virüs yokken Avrupa’da gelişen hatta iktidara uzanan, iktidarı ele geçiren “Neo-Nazi” ideolojisini şiar edinen parti ve liderleri örnek gösterdi... Avusturya’da yıllarca önce iktidara gelen “Kaiser” örneğini verdi...

Günümüzün Avrupa’sında, Macaristan Devlet Başkanı Victor Orban’ın “Diktatörlüğe geçiş adımlarından” söz etti. Hatta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, Orban’ı yerden yere vuran konuşmasını anımsattı...

Sonra benim yazımı işaret edip, şöyle ddi:

-Göbels ve onun gibiler, diktatörlerin ardındaki gaddar faşistlerdi. Tüm güçlerini diktatörden alıp, her türlü zorbalığı onun adına yapan ikinci, üçüncü adamlardı. Onları anlatmak için Göbels’i seçmek çok iyi bir fikir. Peki ya diktatörler? İnsanlığı ateşe atan büyük zorbalar? Onlara da bir örnek yok mu?!.

Olmaz olur mu, vardı tabii! Madem Göbels’i anlatmıştım, o halde dünyayı kana ve ateşe boğan, yaklaşık 70 milyon insanın ölümünden sorumlu Adolf Hitler, en cazip diktatör örneği olarak anlatılabilirdi!..

İşte Hitler huzurunuzda...

Bir diktatörün portresi!..


O aslında hep ressam olmak istedi...

Ama iyi bir ressam değildi; posta kartlarından kopyaladığı manzara resimlerini turistlere satmaktan öteye gidemedi! İki kez başvurduğu Viyana Güzel Sanatlar Akademisi tarafından “ressamlığa uygun olmadığı” gerekçesi ve yeteneklerini mimarlık alanında denemesi tavsiyesiyle reddedildi... Keşke onu kabul etseydi Viyana Akademisi; dünyayı büyük bir felaketten kurtarırdı!..

Anavatanı Avusturya, “askerliğe elverişli olmadığı” için onu çürüğe çıkardı. Ama o kendini hep daha yakın hissettiği Almanya saflarında savaşmak için Bavyera ordusuna gönüllü olarak yazıldı... Dünya Savaşı’nda , önce 1917’de “2. Derece Demir Haç”, hemen ardından 1918’de “1. Derece Demir Haç” olmak üzere iki yüksek düzey madalya ile onurlandırıldı.

-Bu madalyalar Almanya tarihinde bir onbaşıya ilk ve son kez verilmişti!..

Hayatı hep yoksulluğun dibini görerek ve yaşayarak geçmişti. Bu yüzden askerlikten ayrılmak istemedi. Ancak Yahudi düşmanlığıyla tanışıp, bu fikre adeta aşık olup, yolu bir biçimde Alman İşçi Partisi ile buluşacaktı. 1919’da üye olduğu partinin 1920’de adını değiştirecek derecede etkili bir üyesi olmuştu. 1920 Şubatında partinin adı değiştirildi.

-Nasyonel Sosyalist Alman İşçi Partisi!..

1921’de partinin liderlik koltuğuna oturdu. Taraftarları giderek artıyordu ve onlara kısaca NAZİ deniyordu. 1923 yılında çok beğendiği faşist lider Mussolini’nin ‘Roma Yürüyüşünü’ taklit ederek Münih’teki Bavyera Hükümetini devirmek istedi, ancak başarılı olamadı. Birahane Darbesi olarak adlandırılan bu eylemi nedeniyle yargılandı ve beş yıl hapis cezasına çarptırıldı!.. Hapishanede, ileride her Alman yurttaşının okuması zorunlu olacak o ünlü kitabını yazdı:

-Mein Kampf- Kavgam!..

Dünyayı felakete sürükleyen onbaşı!


Hapisten çıktığında o artık, kitleleri ardından sürükleyen bir lider olarak tanınmaya başlamıştı..

1929 Dünya Ekonomik Bunalımı en çok ona yaradı. 1930 seçimlerinde yüzde 18 oyla Sosyal Demokrat Parti’den sonra ikinci sıraya yerleşti. 1932 yılında Alman vatandaşı oldu, 1933 seçimlerinde yüzde 37 oyla birinci parti oldu ve Cumhurbaşkanı Hindenburg tarafından Başbakanlığa atandı. Ancak çoğunluk elinde değildi. Yalnızca 2 ay sonra bir kez daha genel seçime gidildi ve yüzde 44’le iktidarı aldı. 27 Şubat 1933’te Reichtag’da (parlamento) çıkan yangını bahane ederek Cumhurbaşkanı’na “anayasanın kişi hak ve özgürlükleriyle ilgili maddelerini  ortadan kaldıran” bir kararname imzalattı. Bu kararnameye dayanarak NAZİ Partisi dışındaki tüm partileri kapattı...

Seçimlerin hemen ertesinde ise parlamentonun tüm yetkilerini dört yıl süreyle hükümete devreden “Yetki Kanunu”nu Reichtag’ın etrafını SA kıtalarıyla çevirterek zorla kabul ettirdi. Artık tek adamdı. 1934’te Hindenburg’un ölümüyle Cumhurbaşkanlığını da üstlendi. Yapılan Referandum’da her iki görevi de üstlenmesine evet oranı yüzde 89.93 olmuştu!.. Artık Almanya’yı Yahudilerden, komünistlerden ve sosyalistlerden istediği gibi temizleyebilir, o çok istediği savaşı çıkarabilir ve Alman imparatorluğunu yaratabilirdi. Adı bile konmuştu:

-3. Reich İmparatorluğu!

Hepsini de gerçekleştirdi. Bu amaç 65 milyon ölüye, 6 milyon Yahudi’nin gaz odalarında katledilmesine neden oldu... Sonunda koca bir ulusu da bitirerek yenildi ve intihar etti...

-Adı Adolf Hitler’di!..