Korkusuz

Korona-Korna

Korona-Korna
Daha önce yazmıştım:

Durum çok ciddi.

Batıdaki bilimsel tahminlere bakılırsa Korona’dan kurtulmak en iyimser beklentiyle yaz sonunu bulacak.

Böyle giderse dünyada 50 milyon kişi işsiz kalacak.

Türkiye’de durum pek farklı değil.

O zamana kadar Türkiye ve dünyanın hali ne olur bilinmez ama kazanan yine zengin ülkeler ve o ülkelerin zengin insanları ve kurumları olacak.

Her zaman olduğu gibi.

Arap Baharı sürecinde olduğu gibi.

Son on yılda bu coğrafyada en az üç milyon insan öldü ve bir o kadarı sakat kaldı.

Son on yılda bu coğrafyada savaşın dolaylı-dolaysız neden olduğu yıkımın maliyeti en az iki trilyon dolar.

Son on yılda bu coğrafyanın ülkeleri silahlanmaya en az 500 milyar dolar harcadı.

Son on yılda bu coğrafyada ve savaşın devam ettiği Irak, Suriye, Yemen, Libya, Afganistan gibi ülkelerde çocukların en az yüzde yirmisi okula gitmedi ve gitmiyor.

Yirmi yıl sonra bu ülkelerde insanların yüzde 20-30’u cahil kalacak.

Son on yılda yoksulluk, cehalet ve dini bağnazlık en az beş kat arttı.

Her şey İslamcıları iktidara taşımak içindi.

İktidara gelemediler ama her şeyi yakıp yaktılar.

IŞİD, NUSRA ve benzeri tipler canlı örneklerdir.

Böyle bir durum elbette uluslararası güçlere ve onların beslediği iktidarlara yarar.

Şimdi olduğu gibi.

Kimlerin Korona konusunda vurdum duymaz olduğu ortada.

Çağdaş toplumlarda herkes bilimin gereğini yerine getirirken bizim gibi ülkelerde insanlar durumun ne denli ciddi olduğunu bile kavramıyor.

Virüs ortalarda yokmuş gibi herkes sokaklarda, alışverişlerde ve pazarlarda.

Bir pazara bin kişinin gittiğini düşünün o bin kişiden yüz kişi aynı domatesleri elliyor sonra da birileri o domatesleri eve götürüp yiyiyor.

Kim ne kadar hijyen koşullarına uyuyor bilinmez ama bu iş çok ciddi.

Umarım aşı ya da ilaçlar bulunur da insanlık bu beladan en kısa sürede kurtulur.

Kurtulur ama yine de savaşlara devam eder.

Batılı ülkeler yine de silah satmayı sürdürür.

Batılı ülkelerin desteklediği emperyalist çok uluslu tekeller yine de bizi sömürmeye devam eder.

Batının desteklediği dikta ve faşist iktidarlar halklarını daha fazla perişan eder.

O iktidarlar iş başında kaldığı sürece batının işi çok kolay.

Kolay olduğu için bizimle dalga geçiyorlar.

Virüs’le ilgili tüm komplo teorilerini bir yana bırakarak ABD başta olmak üzere Batının İran’a yönelik davranışı ortada.

ABD ve AB ülkeleri tüm çağırılara rağmen İran’a yönelik ambargoyu sürdürüyorlar.

Bırakın araç ve gereçleri ilaç bile vermiyorlar.

Koronavirüsü onları da perişan ediyor ama insani duyguları yok olduğu için hiçbir şeyi umursamıyorlar.

Gayet normal.

Ivır zıvır konular için toplanan İslam İşbirliği Örgütü liderlerinin şimdi dünyadan haberleri yok.

Arap ülkeleri liderleri benzer durumda.

Böylesi ciddi bir konuda bile işbirliği konularını görüşmek için bir araya gelemeyen liderler acaba neyi bekliyorlar?

Elbette bu lafın gelişi bir soru çünkü yanıtını hepiniz bilirsiniz.

Halklarını sevmeyen liderlerin halklarını bir beladan kurtarmak için harekete geçeceğini düşünmek abesle iştigaldir.

Hepsi de din iman adına konuşur.

Çoğunun din ve imanla ilgisi yok.

Din ve iman onlar için bir araçtır:

Yoksul ve cahil insanları kandırmak için.

Çoğu zaman da başarıyorlar.

Onlar başardığı sürece bu coğrafyanın ülke ve halkları sefaletten kurtulamaz.

Bahane hiç önemli değil...

Bazen BOP bazen de Arap Baharı.

Şimdi de Korona.

Bazıları da korna sanıyor.

İstediğiniz kadar basın işe yaramaz.

İsteyen de çalabilir!