Korkusuz

Korona kadar tehlikeli

Korona kadar tehlikeli
Moskova Anlaşması gereği Türkiye ve Rusya İdlib’teki teröristlere karşı ortak mücadele edecek.

Nusra ve benzeri grupları korumak için askerini İdlib’e gönderen ve bu yolda 59 şehit veren Türkiye bu mücadeleyi nasıl yapar bilinmez ama bölgedeki terör örgütleri her an karşı saldırıya geçebilir.

Bakalım Ankara o zaman nasıl davranacak?

Ya bildik tavrını sürdürerek İdlib ‘pilavını yeniden ısıtacak” ya da Rusya ile bir olup teröristleri temizleyerek

Suriye ile barışmanın kapısını aralayacak.

Böyle bir olasılık Ankara’nın Suriye politikasından vazgeçmesi ve PYD/YPG riskini bertaraf etmesi demektir.

Ama öncesinde “stratejik müttefik” ABD ile olan “flörtüne” nokta koyacak.

Ankara bir an önce kararını vermek zorundadır.

Neden mi?

Salı günü İstanbul’a gelecek olan Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Alman Başbakanı Merkel geçen hafta Erdoğan’ın baş düşmanı General Hafter’le Paris ve Berlin’de görüştüler.

Aynı günlerde Hafter yardımcısını Şam’a göndererek Esad’la görüştürdü.

Hemen peşinden Erdoğan’ın baş düşmanı Mısır Cumhurbaşkanı Sisi İstihbarat Başkanı Abbas Kamil’i Esad’a yolladı.

Sisi Libya’da Hafter’in en büyük destekleyicisi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 25 Aralık’ta ziyaret ettiği Libya’nın komşusu Tunus’un Cumhurbaşkanı Kays Said ve 26 Ocak’ta ziyaret ettiği diğer komşu Cezayir’in Cumhurbaşkanı Tebbun son günlerde Suriye’yi destekleyen çok önemli mesajlar veriyorlar.

Oysa o ziyaretler sonrasında yandaş medya bu iki ülkeyi Libya sorununda Türkiye’nin yanında göstermeye çalışmıştı.

Her zaman ve konuda olduğu gibi yalan söylemişti.

Tunus medyasına göre 2011 sonrasında binlerce Tunuslu militan Türkiye’ye gelmiş, savaşmak için Suriye’ye gitmiş sonra da Tunus’a geri dönerek terör eylemlerini gerçekleştirmişlerdi.

Bunlar arasında teröristlere “ seks hizmeti vermek” için giden kandırılmış Tunuslu genç kızlar da vardı.

Yine Arap medyasına göre 2011 sonrasında Libyalı militanlar Türkiye’ye gelmiş ve Suriye’ye girerek terörist gruplara katılmışlardı.

Şimdi ise Suriye’de savaşan ve farklı ülkelerin vatandaşı olan binlerce militan Türkiye üzerinden Libya’ya taşınıyor.

Hem de TSK’nın yardımıyla.

Bunların bazıları İtalya’ya oradan da Avrupa ülkelerine kaçıyormuş.

Libya’ya komşu Mısır, Tunus ve Cezayir tepki olarak kendi aralarında işbirliği yapıyorlar.

İtalya, Fransa ve Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkeleri Libya kaynaklı olası terör ve mülteci sorunundan çok tedirgin.

Rusya faktörünü de unutmamak gerekir çünkü Putin de General Hafter’i destekliyor.

Bölgeden gelen haberlere bakılırsa herkes Erdoğan’ı dolayısıyla Türkiye’yi sıkıştırmak için plan yapıyor.

2012’de Katar, Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan’ın çabalarıyla Arap Birliği Örgütü’nde üyeliği askıya alınan Suriye yakında örgüte geri dönüyor.

Katar’la Türkiye şimdi düşman kamplarda.

Haziran’da Cezayir’de toplanacak Arap Liderler Zirvesi’ne Esad da katılabilir.

Suriye’den sonra Libya’da da Ankara’nın işi çok zor.

İlle de kavga ve savaş denilecekse elbette olur ama maliyet giderek yükselecek.

Türkiye devlet ve halk olarak bu işin altından kalkamaz.

Hamasetin ülkeyi getirdiği durum ortada.

Davutoğlu’ndan sonra Babacan’ın eleştirilerine bakılırsa Erdoğan’ın işi çok zor.

Havalar ısınıyor.

Korona büyük sorun yaratmazsa Erdoğan için “Korona kadar tehlikeli” Babacan ve Davutoğlu artık sahalarda görünmeye başlarlar.

Kolonya değil yüzde yüz saf alkol bile işe yaramaz.

Özellikle Suriye konusunda Erdoğan’ı çok sıkıştıran CHP, HDP, İYİ Parti ve diğerleri harekete geçmenin hazırlıklarını yapıyorlardır.

2020 Erdoğan için zor bir yıl olacak.

Erdoğan ne yapar bilinmez ama 2012 öncesi politikalarına dönmezse bundan böyle çok daha sıkışacak.

Kurtulmanın tek yolu:

Demokrasi.

Demokrasi olursa içerde toplumsal barış dışarda herkesle dostluk.

Yani “Yurtta Sulh Cihanda Sulh”.

Kesinlikle başka bir çaresi yok, olamaz ve olmayacaktır.