Korkusuz

Kılıçdaroğlu’nun Planı

Kılıçdaroğlu’nun Planı
Adnan Menderes’in oğlu merhum Aydın Menderes’le pek çok kereler röportaj yapmıştım.

Bunlardan birinde sormuştum.

“Aydın Bey merkez sağ yeniden toparlanabilir mi? Babanızın bıraktığı posta kim talip olur?”

Aydın Menderes hiç beklemediğim bir cevap vermişti.

“Gürkan Bey, babamın oturduğu post çoktan doldu. Tayyip Bey artık oranın sahibi.”

★★★

Aydın Bey’in ne denli haklı olduğunu geçtiğimiz 19 yılda gördük.

Aslında Erdoğan’ın en büyük başarısı, kendi mahallesinde yeni dükkan (!) açılmasına izin vermemesi oldu.

Yani sağ tabana hitap eden siyasi parti!

Açmaya niyet edeni de kendi bünyesine katmayı bildi.

Önce Süleyman Soylu’nun başında olduğu Demokrat Partiyi...

Sonra Numan Kurtulmuş’un liderliğindeki HAS Parti’yi içine çekmeyi becerdi.

Şimdi hiç kompleks yapmadan Saadet Parti’siyle görüşüyor.

Onu da bünyesine katması an meselesi.

Erdoğan şunu iyi biliyor...

Sağ deniz uçsuz bucaksızdır.

İstediğiniz gibi yıllarca kulaç atabilirsiniz.

Önemli olan...

Denize sizden başka giren olmasın.

★★★

Kimler o denizin tadını çıkarmadı ki?

Süleyman Bey’in yüzde 52,9’u...

Menderes’in  57,6 sı...

Özal’ın 45,1’i...

Hep Türkiye’nin değişmeyen sosyolojik dengesinin ürünüydü.

İktidarı ‘bol kepçe’ tadında yaşadılar.

★★★

CHP başta olmak üzere tüm sol partiler ise...

Ikına sıkına ucundan ilişiverdikleri iktidar koltuğunu...

Kimi zaman koalisyon hesaplarına feda ettiler...

Kimi zaman da envayi çeşit ayak oyunu ve komployla terk etmek zorunda kaldılar.

SHP dahil CHP’nin iktidar yıllarını toplasanız 10 yıl etmiyor.

★★★

İşte...

Kılıçdaroğlu’nu birkaç seçimdir karşı mahalleye yönelten denklem bu.

Ne olursa olsun mutlaka ‘öbür mahalleden’ oy almak zorunda olduğunu biliyor.

Tabi kendi mahallesini de kırmadan.

Nasıl mümkün olacaksa artık... Bilemiyorum.

★★★

Saadet Partisi’nin Millet İttifakı’ndan kopacağını düşünmüyor.

Deva ve Gelecek’in de Millet’le birlikte hareket edeceğini hesap ediyor.

‘Zulüm görenin yanındayız’ açıklamasıyla HDP’ye ilk kez açıktan gül uzatıyor.

Bunun da karşılıksız kalmayacağını öngörüyor.

★★★

İşte bu sebeple...

Merkez sağı da ihmal etmiyor.

Siyasetin eski isimleriyle yaptığı toplantıları sıklaştırdı.

Son toplantısına katılım epey yüksek oldu.

Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu ve Başdanışmanı Kenan Nuhut’un koordinasyonunda yaptığı toplantıya tanıdık isimler katıldı.

Eski Bakanlar Cengiz Altınkaya’dan Esat Kıratlıoğlu’na Beyhan Aslan’dan Sadık Avundukluoğlu’na kadar...

Merkez Sağ’ın eski ama etkili isimleri Kemal Bey’e tam destek sundular.

Hatta Kıratlıoğlu ‘Kılıçdaroğlu ve CHP’yi destekliyorum. Türkiye bu kötü gidişten ancak CHP ile kurtulur. Herkese söylüyorum. Oyunuzu CHP’ye verin’ dedi.

★★★

Eski Türkiye’yi hatırlayanlar için ilginç bir tablo.

Siyasi ömürlerini CHP ile mücadeleye adamış isimler... Şimdi CHP’den başka seçenek kalmadığını söylüyorlar.

Merkez sağın eski isimlerinin desteği önemli...

Ama Kemal Bey’e yetecek mi?

Pek sanmıyorum!

Çünkü seçmen çok evrildi.

Hem ideolojik hem de sosyolojik olarak...

★★★

Geçen yazımda söylemiştim.

Millet ittifakının ‘bir araya gelme’ problemi var diye.

Çok benzemez ‘bileşenler’ gitgide artıyor. Ama nasıl bir araya gelecekler?

Kılıçdaroğlu’nun en zor işlerinden biri de bu ittifakı bir arada tutmak.

O yüzden kendisini muhalefetin birleştirici ismi olarak görüyor.

Çünkü... İttifakı bir arada tutan, seçimi de alır diye düşünüyor...

Haklı olabilir mi?

Belki...

★★★

Bu yüzden siz...

Kılıçdaroğlu’nun son günlerdeki temaslarını...

Ve...

‘Zulüm gören HDP’ çıkışını bu açıdan bir daha düşünün derim.

Ve geçen yazımdaki detayı da atlamayın.

Not edin lütfen...

Kemal Bey, 2023’de Cumhurbaşkanı adayı olmayı ciddi ciddi düşünüyor.

104 Amiral Bilmecesi


Amirallerin gözaltısı sürüyor.

Ama iş giderek daha büyük bir bilmeceye dönüşüyor.

Önceki gece yayındaydım. Ama sonradan internetten izledim.

Halk Tv’de Gökmen Karadağ’ın programına emekli Amiral Semih Çetin bağlandı.

Semih amiral imza atmayan komutanlardan.

Neden atmadığını da o programda açıkladı.

★★★

Ama başka ilginç bir detay daha verdi.

Bana gelen metinde “Yüce Türk Milletine” ibaresi yoktu. Sadece “Kamuoyuna” başlığı vardı dedi.

Hoppalaaa...

Bir de tarih olarak 6 Nisan demesin mi?

Oysa bildiri 4 nisan gece yarısı yayınlanmıştı?

★★★

O zaman biri ya da birileri...

İyi niyetle hazırlanmış bir metni kriminalize etmeye çalışmışlardı.

Çok ilginç...

Bir de yayına sonradan katılan Zihni Çakır’da bildirinin kendisine geldiğini ve bunu AKP’li bir bakanla paylaştığını söylemesin mi?

Peki kim o bakan?

“İsmi ben de kalsın” dedi.

★★★

Bu iş giderek gizemli bir hal alıyor. Bakalım Pazartesi çözülecek mi?