Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Kadrolu seçmen kasası: FAKFUKFON...

Merhum Turgut Özal, başbakan olduğunda:

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu’nu kurdu...

Halkın:

FAKFUKFON adını verdiği bu fonun kuruluş amacı:

Siyasi değildi...

[caption id="attachment_320646" align="alignnone" width="600"] Turgut Özal-Semra Özal[/caption]



Özal merhum...

Anayasamızın:

“Sosyal Devlet” emrini:

Yerine getirmişti...



Ondan sonra gelen başbakanlar da fonu...

Devletin valileri ve emniyet müdürlerinin iş birliğiyle...

Ve asla...

Bu yüksek bürokratlara müdahale etmeden kullandılar...

Ta ki Erdoğan başbakan oluncaya kadar...



Erdoğan başbakan olduktan sonra...

Fon yönetimi illerden alındı...

Önce başbakanlığa...

Referandumdan sonra da cumhurbaşkanlığına bağlandı...



Ve Fon, yaklaşık 17 yıldır:

“Kadrolu AKP seçmeni” yaratma amacıyla kullanılıyor...



Kuruluşundan itibaren sadece yardıma muhtaç kişiler için kullanılan fon...

Erdoğan’ın eline geçtikten sonra:

Partizan bir para kasası olarak istismar edildi, ediliyor...

BUNUN HESABI SORULMALI...


Yıllardır:

Erdoğan’ın seçim kazanmasının temel sebebinin:

O kadrolu seçmenler olduğunu haykırıyorum...

Ama...

Muhalefet partileri bu konuda açıklama yapmaya korkuyorlar...



Bugün Çarşamba...

Sanırım Kemal Bey haftalık grup konuşmasını yapacaktır...

Umarım: Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu’nda (FAKFUKFON) biriken paraların hesabını sorar...

DEFTERİ DÜRÜLECEK Mİ NE?..


Yeniçerinin biri; İspanya’dan kabul edilen Musevi mültecilerden birini öfkeyle dövüyordu...

Vicdan sahibi bir yaşlı Müslüman yetişti zavallı Musevi’nin imdadına...

Ve aralarına girip sordu:

“Yahu neden dövüyorsun adamı?..”.

“Bunlar İsa peygamberi öldürmüşler...”.

“İyi de kardeşim o 1500 yıl evveldi...”.”

“Olsun, ben şimdi öğrendim...”.

[caption id="attachment_320649" align="alignnone" width="600"] Süleyman Soylu-Sedat Peker[/caption]



SÖZCÜ’den bir haber:

İstanbul Emniyeti, 16 aylık çalışma sonucunda, 4.9 tonluk kokainin sahibi olduğu iddia edilen M.K. ile 14 kişiyi gözaltına aldı.



Üç ihtimal var:

- İstanbul Emniyeti olayı yeni öğrendi...

- Sedat Peker’in belgeli haberleri gündeme alınacak...

- Saray, Süleyman Soylu’nun defterini dürme sırasının geldiğine karar verdi...

HER GÜNÜN ACISI...


Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Enes Kara, ailesinin zoruyla kaldığı cemaat yurdunda yaşadıklarını anlattığı bir video çektikten sonra yaşamına son verdi.

Kara, çektiği videoda:

“İçinde bulunduğum durumdan tüm yaşama hevesimi, sevincimi kaybettim” dedi...

[caption id="attachment_320650" align="alignnone" width="600"] Enes Kara[/caption]



“Cemaat Yurdu...”.

Bu “cemaat”, “radikal İslamcı” bir cemaat elbette...

Ve...

Merhum Enes:

“Müslüman değil...”.



Buna rağmen ailesi (Oğullarını belki Müslüman olmaya zorlamak belki de ekonomik zorluklardan dolayı) Enes’i o yurda gönderiyor...

Ve canlarım...

Radikal İslâm bir kez daha gerçek yüzünü gösteriyor...



Aylardır anlatmak istediğim işte bu tehlike...

Yani...

Rejim tehlikesi...



Enes, sistemin değil...

Rejimi değiştirmek isteyenlerin kurbanıdır...



Umarım...

Devlet bürokrasisi aklını başına devşirir...

Temenni ederim...

İŞ İŞTEN GEÇTİ...


Dikkatimi çekti...

“Samimi Demokrat Müslümanlar” olarak tanımladığım kimi Millî Görüş yazarları...

4-5 yaşındaki çocukların Kuran kurslarına gönderilmesini eleştiren CHP’lileri:

Korkutmaya...

Bu kurslara muhalefet etmekten caydırmaya çabalıyorlar...



İçlerinde...

Kılıçdaroğlu’nu uyaran:

“Bu tür açıklamalara izin vermeyin” diyenler bile var...



Tabii ki CHP’liler her türlü inanca saygı göstermeli...

Tamam ama...

Yobazlık inanç mıdır?..



Yoksa...

Her türlü amaca ulaşmak için kullanılan bir tür çağdışı araç mıdır?..



“Samimi Müslüman Demokrat” görünümlü Millî Görüşçüler...

Lütfen!..



Sizden (Saadet Partisi’nden) kopup AKP’yi kuranlar da ilk başlarda:

“Samimi Müslüman Demokrat” havası basmışlardı...

Ama...

Hiç de demokrat olmadıklarını anladığımızda:

İş işten geçti...

ANLAYAN İÇİN YETMİŞTİR...


Ali Naili Erdem, (Allah sağlıklı ve huzurlu nice yıllar nasip etsin. Âmin...) Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin efsane Milli Eğitim Bakanlarındandır...

Almanya’nın efsane ve sosyal demokrat başbakanlarından Willy Brandt’a:

“O kadar yıkımdan ve acıdan (2. Dünya Savaşı) sonra nasıl oldu da bu kadar çabuk toparlanabildiniz?..” diye sordu...

Aldığı cevap (Mealen) şöyle oldu:



Fabrikalar kurarak halkımızın karnını doyurduk...

Hastaneler kurarak sağlıklı olmasını sağladık...

Okullar açtık kafasını bilgiyle, iyi vatandaş olma anlayışıyla doldurduk...

Opera binaları açtık ruhları doyurduk...”.

[caption id="attachment_320651" align="alignnone" width="600"] Ali Naili Erdem[/caption]



Daha uzun yorumu da var...

Ama...

Sanırım...

Aklımda kaldığı kadarıyla anlatmam bile:

Anlayan için yetmiştir...

DÜNÜN TİVİTİ:


“Nefes alınabilecek özgür bir dünyaya açılan tüm kapıların gençlerimizin üzerine kapatılmasının bedeli ağır oluyor.

Bazen aile, bazen içinde bulunduğu mahalle, bazen hapseden sosyal yapı, bazen hayallerini öldüren siyaset tarzı.

Asıl olan bireyin özgür seçimi ve bunun korunmasıdır.”



Mustafa Yeneroğlu

DEVA Parti Milletvekili ve Genel Başkan yardımcısı.