Korkusuz
Ümit Zileli

Kadınların cehennemi olan ülke!..

Hangi ülke olduğunu hemen bildiniz tabii; elbette Türkiye’den söz ediyorum!

Hemen her Allah’ın günü bir ya da birkaçı öldürülen, öldürülmezse ölümüne darp edilen, asla kaçacak bir yer bulamayan, şikayetlerini adeta duvarlara anlatan, cehennem azabını öldürülene dek bu dünyada çeken, sonunda ya bir sokak ortasında, ya sığındığı bir akraba evinde ya da bir belediye otobüsünde kıstırılan kadınların ülkesi!

Mesela daha öncekli gün Bursa’da Orhan D. adındaki koca, kıskançlık nedeniyle eşi Melek D.’yi tam 9 yerinden bıçakladı... 27 yaşındaki kadıncağız hastanede yoğun bakımda yaşam savaşı veriyor. Saldırgan koca ise komsuların ihbarıyla eve gelen güvenlik ekipleri tarafından tutuklandı.

Hemen ertesi gün, bu kez Antalya’da caddenin ortasında, bir magandanın bir kadıncağıza uyguladığı dakikalar süren şiddet sosyal medyada yayınlandı... O herifin kadına uyguladığı şiddet sırasında, bir Allah’ın kulu bile kafasını çevirip bakmadı iyi mi! Hadi bakmıyorsunuz, birinizin bile polis ihbar hattına telefon etmek gelmedi mi aklınıza?.. Peki, bir tane güvenlik görevlisi de mi yoktu o çevrede diye soracaksınız; yoktu, olsaydı müdahale ederdi muhtemelen!

Açın her sabah günlük gazetelerin üçüncü sayfalarını, kadınların yaşadığı kabusu, karabasanı gün be gün izleyin! Kadınlar bu sayfaya her gün ya darp, ya tecavüz ya da ölüm yoluyla konuk oluyor eyy ahali! Biraz daha ilginç, biraz daha dehşet varsa birinci sayfalara transfer oluyor!

-Ahali de seyrediyor!

“Duyun sesimi ölmek istemiyorum!”


Bir de ölümünü bekleyen kadınlar var!

Şikayet edip mahkemeden uzaklaştırma bile çıkartıp yine de öldürülen kadınlar var! İşte onlardan biri Gökçen O., son çare olarak sosyal medyadan çığlık çığlığa yardım çağrısında bulundu:

-Ölmek istemiyorum, ne olur duyun sesimi!..

Gökçen O. gencecik bir kadın, küçücük bir de kız annesi... Amcası Fuat O. tarafından defalarca taciz ve tehdide uğrayan genç kadının kayınvalidesi de geçen nisan ayında vurularak ölümden döndü! Vuran şahsın amcası tarafından yönlendirildiğini defalarca anlatmasına rağmen değişen bir şey olmadı!

Son olarak, Gökçen’e cinsel organını göstererek iğrenç şekilde tacizde bulunan bu herif, genç kadının şikayeti üzerine karakolda ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı, iyi mi! Kadıncağız mahkemeye başvurup koruma kararı almasına rağmen tecavüz ve ölümle tehditler aynı şekilde sürüp gitti. Gökçen O. sürekli olarak aynı iç parçalayan ifadeleri kullanıyor, yardım istiyor:

-Öldürüleceğim diyorum... Kayınvalidem vuruldu, belki ölebilirdi ama ben öleceğim diyorum!

Bir de biz soralım; bu kadıncağız öldürülürse ne olacak? O herifi yakalasanız da bu “adalet” mi olacak?.. Türk adaletinin ölümden önce yapabileceği hiç mi bir şey yok!..

Gazeteciliğin yüz akı!


Yine bir eksildik...

Sevgili ağabeyim, en ağır dönemlerin yılmaz gazetecisi Erbil Tuşalp’i de yitirdik. Son yıllarda yakasını bırakmayan KOAH hastalığı nedeniyle Karaburun’da inzivaya çekilmişti ama bu gündemi takip etmesini engellemiyordu tabii... Yine yazıyla, kitapla uğraşıyordu bildiğim kadarıyla...

Ancak, ölüm ne yazık ki randevusuz geliyor; son KOAH atağı üzerine kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi... Bizler, onun yaptıklarının, eleştirilerinin, yolsuzluk, hırsızlık, siyasi çürümüşlük karşısında nasıl dimdik durduğunun canlı tanıklarıyız. Gazeteciliğin yüz aklarından biriydi... Cumhuriyetin yurtsever emekçilerinden biriydi...

-Ruhu şad olsun, ışıklar içinde yatsın...