Korkusuz
Ümit Zileli

“İtidalli ılımlı” Taliban kardeşlerimiz!..

AKP’li Cumhurbaşkanı, önceki akşam iktidara yakın bir TV kanalında, yine iktidara yakın gazetecilerin sorularını yanıtladı...

Öncelikli konu tabii ki Afganistan’dı; Cumhurbaşkanı gayet açık ve net biçimde şöyle dedi:

-Taliban yöneticilerinin yaptığı itidalli ve ılımlı açıklamaları bizler de memnuniyetle karşılıyoruz.

Yönetimde kim olursa olsun iyi ve kötü gününde Afganistan’ın yanında yer almak hem ahde vefanın hem de kardeşliğimizin gereğidir.

Taliban’ın Türkiye’ye yaklaşımı dikkatlidir ve hassastır. Askerlerimizi orada asla yabancı bir güç olarak görmedik. Afgan halkının huzuru, bu ülkede yaşayan Türk soydaşlarımızın selameti ve ülkemizin çıkarlarının korunması noktasında her türlü iş birliğine hazırız.



Gayet açık, değil mi? Dikkatli, hassas, itidalli, ılımlı; hani görmesek, bilmesek “kardeşimmm” diye sarılacağız! Bu “kardeşlerimizden” Taliban sözcüsü Vayadullah Haşimi, Afganistan’ın yeni rejimini de gayet ılımlı bir şekilde şöyle açıkladı:                                                                   -Demokratik sistem olmayacak; tartışmaya açık değil. Afganistan’da şeriat uygulanacak! 

Ehh, zaten Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, yönetimde kim olursa olsun Afganistan’ın yanında yer almanın hem ahde vefa hem kardeşliğimizin gereği olduğunu açıkladı bile! “kardeşimiz” Haşimi, kadınların gelecekteki durumuna da şöyle açıklık getirdi: -Kızların okula gitmesine izin verilip verilmeyeceğine ulema karar verecek. Başörtüsü mü, burka mı, peçe mi giyeceğine de ulema karar verecek! Bu gidişle, yakın gelecekte Türkiye’nin hangi sularda gezineceğini de en yetkili ağızdan öğrenmiş olduk!

Kardeşlerimizin ilk eylemleri!


Ilımlı, itidalli Taliban kardeşlerimizin, başkent Kabil’i de ele geçirdikten sonraki birkaç gün içinde neler yaptığına da bir göz atalım:

-Mesela “düşman” sınıfına soktukları yaklaşık 15-20 kişiden oluşan Afgan vatandaşını zorla dizüstüne çökertip tek tek kafalarına birer kurşun sıktılar. Bu da yetmedi, diğer “kardeşlerimiz” de ellerindeki otomatik silahlarla zaten ölmüş olan “düşmanların” vücutlarını kalbura çevirdiler. Tabii zafer naralarıyla!..

-Örneğin yol kenarında saçları dahil, baştan aşağı kapalı, yalnızca yüzü görünen bir yaşlıca afgan kadını durdurup burka giymediği için sorguladılar. Bu “kardeşlerin” elebaşı olanı bir söylev çekti, ardından yanındaki “kardeş” kadıncağızı kafasının arkasından vurarak infaz etti!..

-Bir başka “kardeş” grup bir evin kapısını zorla açtırıp evin sahibesi kadıncağızdan kendilerine yemek yapmasını istedi. Kadın evde bir şey olmadığını söyleyince el bombasıyla parçalanarak öldürüldü, hem de 4 çocuğunun gözleri önünde!..

Tabii, bu daha başlangıç! Hele “kardeşlerimizin” lunaparklarda filan sürdürdüğü imaj çalışmaları bitsin, kim bilir daha neler göreceğiz!

Birilerinin şapkasını önüne koyup iyice düşünmesi lazım; artık ortada Afganistan diye bir ülke kalmadı! Ortaçağın bile gerisinde kalmış, vahşi, gaddar bir güruhun elinde can çekişen bir ahali ve aşiretler koalisyonu var! Bakın eski Washington Büyükelçisi Namık Tan ne diyor:

-Taliban davet etse dahi askerlerimizin Kabil’den derhal geri çekilmesi gerekir... Fazla içli dışlı olunursa Taliban etkisi Türkiye’yi değiştirir!..

İnfaz!


Temmuz başında Yargıtay, 28 Şubat Davası diye bilinen davada 14 emekli generale müebbet hapis kararını onamıştı...

Başından sonuna FETÖ kumpasçılarının açık izleri görülen, şimdilerde bir kısmı kaçak, bir kısmı hapiste savcı ve yargıçların sahte delil ve belgeler üzerinden yürüttüğü davada daha sonra yeni yargıç ve savcılarla yürütülen mahkeme heyeti de görevden alınmış yerine yeni kişiler getirilmişti. Sonuçta verilen müebbet hapis kararı Yargıtay tarafından da kabul görmüş ve generallerin hapse girme sürecinde geri sayım başlamıştı...

Önceki gün itibarıyla o infaz süreci de başlatıldı. Generallerin Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları başvuru sonucunun beklenmesi talebi de reddedildi. O generallerin isim ve görevlerine bakalım:

-Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Ahmet Çörekçi, Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, Jandarma  eski Genel Komutanı Fevzi Türkeri, MGK Genel Sekreteri İlhan Kılıç ile emekli generaller Aydan Erol, Cevat Temel Özkaynak, Çetin Saner, Hakkı Kılınç, İdris Koralp, Kenan Deniz, Vural Avar ve Yıldırım Türker.

Yargıtay kararından sonra hukukçu Turgut Kazan tarihe geçmesi gereken bir açıklama yapmış ve aynen şöyle demişti:

-Yargıtay da aynen yargı gibi tek adam rejimine teslim olmuştur. O rejimin siyasal arayışlarına uygun bir karardır... Kararın kısa özeti adeta Milli Güvenlik Kurulu’nun yasal yaklaşımını da bir şekilde darbe girişimi olarak tanımlayan bir anlayışın, ifade özgürlüğü, siyaset özgürlüğü konularında koşulların daha da ağırlaşacağı bir sürecin de başlangıcı olacaktır diye düşünüyorum.

Tam da öyle olmuyor mu?!..