Korkusuz
Ümit Zileli

İstirham ediyorum bizleri alık yerine koymayın!..

Artık dayanamıyorum; söylemek, rahatlamak istiyorum:

-Sevgili büyüklerimiz, bizi lütfen daha fazla alık, enayi, idrak yoksunu yerine koymayın!

Yıllardır, sürekli olarak aynı oyunu oynuyor, sonra zaten en baştan aklınızda olan, hesaplamalarını bile yaptığınız rakamı “şak” diye masaya koyuyorsunuz, kabul ettiriyorsunuz, olmazsa hakem marifetiyle yediriyorsunuz, sonra da “Bak ne güzel çözdük” edasıyla bir de en altta ezim ezim ezilen yurttaştan alkış bekliyorsunuz!

-Biraz insaf lütfen!..

İşçi, memur, emekli hiç farketmiyor; önceleri biteviye toplantılar sonunda sıfıra sıfır elde var sıfır haline gelinince, zirvedeki büyüğümüz lütfedip bir rakam atardı ortaya, işlem tamamlanırdı... Baktılar bu işlem kabak tadı vermeye başladı, acilen yeni bir formül olarak “hakem müessesesi” yaratıldı, “aynı tas, aynı hamam oyun” aynen sürdürüldü!..

Bakınız, Ağustos ayında Çalışma Bakanlığı ile Türk-İş arasında kamu işçilerine zam görüşmeleri yapılıyordu. Sonunda anlaşma sağlandı, aynen şöyle:

-Ücreti 3 bin 500 TL’nin altında olan işçiye 150 TL iyileştirme, tüm işçilere yüzde 8+yüzde 4, 2020 için ise yüzde 3+yüzde 3 ve enflasyon farkı oranında zam verildi...

Peki Türk-İş ne istiyordu? Ona da bakalım:

-En düşük ücretin 3 bin 500 Tl olması, tüm kamu işçilerine seyyanen brüt 300 TL zam, ilk altı ay yüzde 15, ikinci, üçüncü ve dördüncü altı aylarda ise enflasyon ve artı 3 puan zam...

Ne oldu peki? İktidar ne istediyse o oldu! Nasıl olduğunu ise açık kalan mikrofonlar sayesinde öğrendik! Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, yanında bulunan çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a aynen şöyle dedi, tabii eliyle mikrofonu kapatarak:

-Uzasa işi karıştıracağız. En azından kapattım böyle!..

İşçi başkanı ile bakan hanımın şahane kumpası!


Neydi peki kapatılan?

İktidarın, Türk-İş’in istediğinin çok altında, adeta sadaka verircesine yaptığı zam oranının kamu işçilerine giydirilmesiydi!.. Halinden pek hoşnut olduğu göze çarpan işçinin en yüksek kattaki temsilcisi Atalay, bir de bakan hanımefendiye akıl verdi.

-Tarım Bakanlığı geçici işçilerinin sorunlarını da çözeceğiz de bakalım!..

Bakan önce mırın kırın etti ancak sonunda aynı cümleyi mikrofonda tekrarladı, iyi mi! Böylece “zam görüşmesi oyunu” sona ermiş oldu, 200 bin kamu işçisinin emeği, beklentisi un ufak edilerek tabii!

-Bu beyefendi Türk-İş Kongresi’nde yine başkan seçildi, iyi mi!..

Memur zammında da yine aynı senaryo geçerliydi, Bakanlık memura da 2019 için 4+4 2021 yılı için de 3+3 verdi. İktidara yakınlığı ile bilinen Memur-Sen bile “Yok artık” dedi ancak bakanlık bir kuruş bile yukarı çıkmadı, konu Hakem Kurulu’nun önüne gitti. Sonuç ne oldu anımsıyor musunuz?

-İktidarın verdiği zam aynen kabul edildi!..

Yahu insan açık etmemek için üstüne 3 kuruş daha koyar! Ama olmazdı, hesaplar ona göre çoktan yapılmıştı!

-İşçinin ise zaten adı yoktu!..

Şimdi de “Asgari Ücret” komedyası!..


Şu sıralarda ise asgari ücret senaryosu sahneleniyor!..

İktidar, işveren ve işçi temsilcisi olarak da Türk-İş ikinci toplantısını da yaptı, henüz rakamla ilgili tık yok! Halbuki konu tam da o, asgari ücret!

Koca koca adamlar, bir masanın etrafında toplanıyor, saatlerce konuşuyor. Ama iş daha birinci toplantıda çözüldü! Mesela çalışma bakanı hanımefendi, daha açış konuşmasında en önemli meseleyi “istihdamı korumak ve geliştirmek” olarak açıkladı. Türkçesine gerek var mı bilmiyorum ama yapayım; bakan aynen şöyle diyordu:

-Aman ha fazla para diye tutturmayın, eldeki işten bile olabilirsiniz!..

Şu haliyle (2020 TL) zaten açlık sınırının epey altında kalan asgari ücretle ilgili olarak bakan böyle bir açılış yapınca işveren temsilcisi sıfatlı muhterem gayet açık bir şekilde aba altından sopa göstermeyi ihmal etmedi; günün gerçeklerine uygun bir artış olmadığı takdirde, bunun şirketleri olduğu gibi çalışanları da etkileyeceğini söyledi!

-Adam, daha ne söylesin ey ahali?..

Pekii, işçinin anlı şanlı temsilcisi Türk-İş’in tekrar başkan seçilen temsilcisi beyefendi ne yaptı? Daha ilk toplantı bile yapılmadan elini masaya vurup şöyle dedi:

-Bir kişinin yaşam kalitesi olan 2 bin 578 liranın bir kuruş altında bir teklif olursa masaya oturmayız!..

Görünürde şahane bir rakamdı, eskisinden yüzde 27 oranında fazlaydı mesela. Peki niçin beklemedin birader, bakalım işveren-iktidar ikilisi nasıl bir senaryo koyacaktı ortaya? Tüm uzmanların “En az 3 bin TL olmalı” dediği bir ortamda Türk-İş niçin böyle aceleci davrandı acaba? Yine hesaplar mı karışırdı yoksa?..

Ben şimdiden yazayım, yanılırsam özür dilemesini de bilirim:

-Diğer maaşlar için taban fiyat vazifesi gören asgari ücrete en asgari zam yapılacaktır, nokta!..