Korkusuz

İsrail AKP’lileri sever

İsrail AKP’lileri sever
Ankara’nın İsrail ile ilişkileri tekrar gündemde.

Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün Cuma namazı çıkışında “İsrail’in Filistin topraklarına yönelik takındığı tavırları kabul etmemiz mümkün değil. Bu bizim ne adalet anlayışımıza ne de ülkelerin toprak bütünlüğüne yönelik yaklaşım noktasında bizim İsrail ile ayrıştığımız noktadır. Yoksa gönlümüz arzu eder ki onlarla da münasebetlerimizi daha iyi bir noktaya taşıyalım. İsrail ile istihbari noktada münasebetlerimiz zaten kesilmiş değil, devam ediyor. Burada en tepe noktadaki kişilerle bazı sıkıntılar yaşıyoruz” dedi.

İsrail ile ilişkiler halen kötü olduğuna göre Ankara MOSSAD ile neden, nasıl ve kime karşı bir ilişki içinde olabilir!

Demek ki oluyor!

Bu ilişki Azerbaycan’da başlamış olabilir.

Karabağ savaşında Türkiye ve İsrail’in Azerbeycan’a tam destek verdiğini herkes biliyor.

Tek tek mi yoksa birlikte ya da koordinasyon içinde mi bilinmez ama bundan güç alan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev Ankara ile Tel Aviv arasında arabuluculuğa soyunmuştu.

İsrail ve Batı medyasına göre Aliyev bu çabasında başarılı da oldu.

Belki de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son söylemini bu çerçevede değerlendirmek gerekir.

Üstelik bu söylem İsrail Başbakanı Netanyahu’nun önemli bir demecinden bir gün sonra geldi.

Arap yönetimlerinin İsrail ile barış anlaşmaları imzalamalarına değinen Netanyahu “Yakında başka ülkeler de İsrail ile normalleşmek isteyecektir” demişti.

Netanyahu “Arap” dememişti.

Bazı haberler bu ülkeler arasında Endonezya’nın da olabileceğinden söz ediyor.

Ya en yakın zamanda ya da 23 Mart’ta İsrail’de yapılacak erken seçimlerden sonra.

O zamana kadar da Başkan Biden Beyaz Saray’da yerleşmiş olacak.

Bir hafta sonra da AB liderlerinin “provakatif tutum ve davranışlarından vazgeçmesi için” Türkiye’ye tanıdığı süre bitmiş olacak.

AKP İsrail’le ilişkiler konusunda elini çabuk tutmaya niyetli görünüyor.

Tel Aviv’e büyükelçi olarak atanacağı söylenen Ufuk Ulutaş’la ilgili haberlere bu çerçevede bakılabilir.

Belki de bizdeki AKP kendine Fas’ın AKP’sini örnek alıyordur.

İsrail’le barış anlaşmasını Kral Hazretleri imzalayınca iktidardaki İslamcı Adalet ve Kalkınma Partisi lideri ve Başbakan Saadettin Osmanlı “Kral ne derse ve ne yaparsa doğrudur” dedi ve ondan beklenen tavrı sergiledi.

Zavallının(!) fazla da yapacağı bir şey yok çünkü tüm yetkiler kralda.

Kralın da bir çok danışmanı Yahudi.

İsrail’de Fas kökenli 700 bin Yahudi var ve bunlar aynı zamanda Fas vatandaşı.

Örneğin Trump’ın damadı Jared Kushner’le birlikte geçen hafta kralın ziyaretine giden İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Meir Bin Şebat.

Örneğin eski Savunma Bakanı Gadi Eizenkot.

Haberlere bakılırsa yakında baba ve annesinin doğduğu ülkeye geri dönecek ve yeni bir görev üstlenecek.

Geçen Mayıs’ta ABD yardımıyla Cezayir sınırına 40 kilometre uzaklıkta kurulan askeri üssü yönetecek.

Peki üssün görevi ne olacak?

Fas’ı çevreleyen ülkelerle deniz alanlarını gözetleyecek.

2011’de Arap Baharı başlangıcında Malatya Kürecik’te kurulan ve bölge ülkelerini gözetleyen üs gibi.

İsrail’le barış yapması karşılığında Trump geçen hafta Fas kralına 4 adet en gelişmiş İHA uçağı göndermişti.

2017 sonunda Kudüs’ü “İsrail ve dünya Yahudilerinin ebedi başkenti” ilan eden Trump Cezayir’le tartışmalı olan Batı Sahra bölgesi için “Fas’ındır” dedi.

Anlayacağınız ABD ve Ankara’nın Mayıs 2016’daki onayıyla gözlemci sıfatıyla NATO’ya katılan İsrail; Fas ve Çad’taki üslerle Mısır, Cezayir, Libya, Tunus, Sudan, Nijer, Mali ve o bölgenin tümünü kontrol etmek istiyor.

Haberlere bakılırsa Suriye ve Irak’tan kaçan binlerce IŞİD’çi şimdi artık bu bölgelerde cirit atıyormuş.

CIA ve MOSSAD işini bilir.

Onlar iş yapar Müslümanlar ve İslamcılar birbirini boğazlar.

Hem de kafa keserek.

Arap Baharı’nda Arap ülke ve halklarına demokrasi ve özgürlük gelecek dediler kazançlı çıkan İsrail oldu.

Tezgah dediğin hep devam etmeli!

Oyun içinde oyun olmalı.

Matruşka gibi!