Korkusuz
Ümit Zileli

İşçi-emekli paşalar gibi yaşıyor ama farkında değil!

AKP’li Cumhurbaşkanı, Saray’da konuk ettiği işçilere hitaben yaptığı konuşmada nasıl da nurlu ufuklara koştuğumuzu, refahın nasıl da erişilmez seviyelere ulaştığını anlatmak için şöyle dedi

-İktidar dönemimizde milli gelirimiz TL olarak yaklaşık 11 kat yükselirken, asgari ücretin 16 kata yakın artması bunun en somut örneklerinden. Aynı fevkalade yükselişi emekli maaşlarında da görmek mümkün. 27 kat artan emekli maaşları vardır...

Şahane değil mi? Maalesef değil! Birazdan alım gücü meselesine değineceğim; ancak, öncelikle DİSK-AR’ın yaptığı araştırma sonucunu görelim:

-AKP’li yıllarda kişi başına milli gelir 12.1 kat artarken, ortalama emekli aylığı 9.4 kat, ortalama memur maaşı 8.7 kat, ortalama memur emekli aylığı 7.1 kat, kamu işçisi ücreti 6.9 kat arttı...

Rakamların arasında uçurum var. Ancak, varsayalım ki AKP Genel Başkanı’nın verdiği rakamlar doğru... Peki ya alım gücü? Ondan hiç bahsetmedi! Fazla uzatmadan uzmanların verdiği rakamları paylaşayım:

-Bir emekli, 2002’de emekli maaşı ile sekiz (rakamla 8) çeyrek altın alabiliyordu. Bugün iki çeyrek altın dahi alamıyor! Asgari ücret ise açlık sınırının altında!

Bu algı yönetimi, bu iktidarın tüm bu süreçte kullandığı en önemli kandırmaca! Bundan yaklaşık üç yıl önce, bu kez kırmızı et üzerinden yaptıkları algı metodunu paylaşmak istiyorum. Göreceksiniz değişen hiçbir şey yok, durum daha da vahim. Buyrun okuyun:

Fazla et tüketme vatandaş kurdeşen olursun!


Geçenlerde et ithalatı tartışmaları sürerken AKP’li Cumhurbaşkanı Meclis gurubunda yaptığı konuşmada kırmızı etin niçin pahalı olduğunu şöyle anlatmıştı:

-Et fiyatlarında yüksek seyrin nedeni, refah seviyemizin artmasıyla talepte yaşanan yükseliştir!..

Okuyunca “yok canım, haberde bir yanlışlık var herhalde” deyip, grup konuşmasını bulmuş dinlemiştim; vallahi de billahi de doğruydu!.. Birazdan Türkiye ve dünyada et tüketiminden oranlar vereceğim; ancak önce Tarım Bakanı sıfatlı muhteremden söz etmem gerek... Lideri böyle söyleyince bakanlığının uğraştığı işler aklına gelmiş olmalı ki, Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli, et konusunun çok speküle edildiğini söyleyerek yurttaşlardan şu istekte bulundu:

Vatandaşlarımız az et yesin, biz de ithal etmeyelim!..

E, tabii refah seviyesi yükselince “hurra” diye ete yüklenirsen kardeşim, ne yapsın en büyük Türk büyüklerimiz...

Diyeceğim ama dünyadaki et tüketim oranlarına bakınca, hıçkırık tutuyor söyleyemiyorum!..

Halk çok et yediği için ithal et ihtiyacı doğduğunu anlatan Bakan Bey, bu iddiasını doğrulamak için rakam da verdi:

-Yılda kişi başına 15 kilo kırmızı et!..

Adam çözümü gözümüze sokuyor; “Kırmızı ete bu kadar saldırma vatandaş, o zaman kendimize yeteriz” diyor ama nankör millet kasap önlerinde “kırmızı et” diye birbirini eziyor!..

Acaba öyle mi, yoksa birileri bizi salak yerine mi koyuyor?

Hadi gelin bi bakalım...

Suriye Libya bile çok önümüzde!..


Türkiye, yılda kişi başı15 kilo kırmızı et tüketimiyle refah seviyesini katladı, halk çok tüketiyor diyenler, ya sayı saymayı bilmiyor ya da bu milleti kandırıyor!..
Öncelikle, en az et tüketen ülkelere bakalım; görüntü içler acısı:

-Bangladeş 4 kg, Hindistan 4.4 Kg, Sri Lanka 6.3 kg, Mozambik 8.1 kg, Gambiya 8.1 kg, Tanzanya 9.6 kg, Pakistan 14.7 kg...
Gelişmiş ülkelere bakalım; aradaki uçurum utandırıcı boyutlarda:

-Çin 58.2 kg, Rusya 62.9 kg, Norveç 66 kg, Yunanistan 74.8 kg, Belçika 76.8 kg, İsveç 80.2 kg, İngiltere 84.2 kg, Hollanda 85.5 kg, Fransa 86.7 kg, Almanya 88.1 kg, İtalya 90.7 kg, Kanada 94.3 kg, ispanya 97 kg, Avusturya 102 kg, Bahamalar 109.5 kg, ABD 120.2 kg...
Türkiye’nin yıllık kişi başı et tüketimi ise son verilere göre 37.3 kg... Ancak bunun yalnızca 14.8 kilosu kırmızı et!.. Geriye kalan 22.5 kilosu ise kanatlı denilen tavuk, hindi gibi hayvanların eti!.. Diğer bir deyişle Türkiye Pakistan’ın binde 1 oranla önünde!.. Yıllardır savaş içinde kavrulan Suriye, emperyalist plan gereği paramparça edilen Libya bile bizim çook önümüzde!..
-İşte “Çok yiyorsunuz, az tüketin” denilen Türk halkının durumu bu!..

Koyun memesi, hindi boynu, inek ayağı!..


Bitmedi; yukarıdaki oranlar “yıllık kişi başı” oranları...

Diğer bir deyişle tüketilen et miktarı ülke nüfusuna bölünüyor, ortaya çıkan miktar kişi başı tüketilen et oluyor; tıpkı kişi başına düşen milli gelir gibi yani!..

Kazın ayağı ise bambaşka; Kimileri 60, 80, 100, 120 kiloları devirirken, halkın açlık ve yoksullukla kavrulan büyük çoğunluğu yılda 1 kilo eti bile görüyor mu bilemiyorum... O da Kurban bayramlarının yüzü suyu hürmetine tabii!.. Gidin tanıdığınız kasaplara, marketlerdeki et reyonlarına sorun bakalım:

-Kimsenin yüzüne bile bakmadığı sanılan koyun memesine, hindi boynuna, inek ayağına talepler ne durumda?!..

Gazete, televizyon haberlerinde okumadınız, izlemediyseniz, normalde 5-10 TL arasında satılan bu hayvan artıkları kapış kapış satılıyor!..

İnsanın en kutsal hakkı olan beslenme, barınma hakkı üzerinden siyaset yapamazsın birader, yaparsan birileri çıkar “Öyle değil, böyle” deyiverir...

-Altında kalır, mahcup olursun!..