Korkusuz

İroni nedir bilir misiniz?..

İroni nedir bilir misiniz?..
ABD Başkanı Trump, seçimle geldim ama seçimle gitmem diyerek, fanatik taraftarlarını da kışkırtınca Amerikalılar bugüne kadar hiç aşina olmadıkları olaylarla yüz yüze geldiler. Bizdekilere de gün doğdu!. Geçmiş olsun mesajı atanları mı sorarsınız, demokrasi ve hukuka davet edenleri mi sorarsınız... Putperest yandaşlar, -herhalde hepsi Kandil gecesi doğmuş veya öyle inanıyorlar- Trump yanlısı hıyar sürüsünün Kongre binasını basmasını tapınaklarının selameti için fırsata çevirme gayreti içindeler. Nasıl bir fırsat?.. Biden’a şirin gözükebilme fırsatı... Yapıştıkları Trump’ı anında sattılar!.. Aradıkları yolu bulduklarını düşünüyorlar... Demokrasi havarisi kesildiler!.. Türkiye’deki kirli seçimleri, referandumları ve hatta yenilenen İstanbul seçimini unutmuş gibiler...

★★★

Neredeyse roller değişildi, Amerika oldu Türkiye, Türkiye oldu Amerika !..

Gerçekten öyle mi oldu dersiniz? Buna cevap verebilmek için önce Amerika’da 6 Ocak’ta ne oldu sorusuna cevap arayalım, olayları çıkaranlar kimlerdi bir onlara bakalım;

Amerika bir seçim yaptı. Seçim sistemi 1800’lerden kalma. Şimdi teknoloji ile birleştiremiyorlar, sistemi de değiştiremiyorlar. (O tarafı bizi ilgilendirmiyor.) Sonuçta, Amerika’nın aklı selim tarafı dahil tüm dünyanın parmaklarını çapraz yaparak (cross your fingers) Biden’ın kazanmasını umduğu bir seçimdi. Umulan oldu. Ancak,  Biden’ın seçimine ilişkin bir prosedür yerine getirilecek iken, Meclis Binası önünde toplanan binlerce fanatik canlı yayında içeri hücum etti. Açıkçası ucuz atlatıldı. 4 ölü 11 yaralı. Hücum edenlerin çoğunluğu siyahi olsaydı, Amerikan polisinin bu kadar nazik olacağından da emin değilim!..

Tam burada, kim bu insanlar diye sormak gerekiyor? Meclis Binası’nı basan bu haydutları Amerikan televizyonları da analiz etti. Onların anlattıklarına göre ortaya çıkan gruplar:

- Ayrılıkçı Konfederasyon fanatikleri (Yerli ve Milli gruplar),

- Evangelistler (Din elden gidiyor diyenler)

- Neo Naziler (2021 yılında hâlâ. Şaka gibi)

- Komplocu fanatikler (Amerika’yı gizli Müslümanlar yönetiyor diyenler)

- Proud Boys (Gururlu Çocuklar diye bilinen Trump Çetesi)

Size de tanıdık gelmiyor mu bunların bazıları?.. Gerek kıyafetleri, gerek söylemleri, gerek tezleri, gerekse tarzları..

Fakat, Amerikan televizyonları bu gruplardan ziyade diğer ülkelerin mesajlarına daha çok odaklandı. Örneğin, NBC News kanalı özel haberinde çok ilginç ve bizi çok ilgilendiren çirkin bazı değerlendirmeler yapıldı. Yorum katmamak için aynen aktarıyorum:

“... İroniye bakar mısınız. İşte size bir açıklama. Türk Hükümet sözcüsünden. Bu hükümet ki bilirsiniz, bir diktatör tarafından yönetiliyor, insanların hapse atıldığı, gazetecilerin ve demokrasi göstericilerinin hapse atıldığı bir ülke.

Twitter mesajında diyor ki; Amerika’daki gelişmeleri endişeyle takip ediyor ve tarafları sakin olmaya davet ediyoruz. Bu sorunların her zaman hukuk ve demokrasi içinde çözüleceğine inanıyoruz. Türkiye olarak biz her zaman hukukun ve demokrasinin yanında olduk ve herkese de öneriyoruz.

...

Ve şimdi de, ABD’nin başkentinde bu ülkelerin benzer tutumunu görüyoruz.”

Düştüğümüz durum, imajımız bu işte!

Mesajlarla demokrasi dağıttığımız Amerika’nın Başkan Yardımcısı en azından “yetkim olmayan bir işlem yapamam” diyerek başkana karşı çıkabildi, kabinedeki görevliler istifa edebildi, medya çıkarı olmadığı halde ve korkusuzca başkanın kışkırtmalarına karşı durabildi.

Bizim ülkede öyle mi hiç? Her işe “Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” başlarız biz !.

★★★

“Amerika’da demokrasiye ne oluyor” dan Türkiye’nin gerçeklerine dönelim... Bir okur mektubu;

“Sayın Ahmet Takan,

Emekli işçiyim. Maaşından küçük-küçük tasarruf yapmaya çalışanlardanım. Yaptığım tasarrufların enflasyon karşısında ezilmesini doğaldır ki istemem. Tasarruf yapabildiğim aylarda, yeniden ve yeniden vadeli hesap açtırmaktansa, LİKİT FON alarak, paramı enflasyon karşısında korumaya çalıştım. Sayın Hükümet Yetkilileri:  ‘Türk Varlıklarına Güvenin. Türk Lirasına Güvenin. Kaybetmezsiniz, Kazanırsınız ‘ demişlerdi.

LİKİT FONLAR - Türk Tahvillerine - Bonolarına güvenmek anlamına gelmiyor mu?

Yaptığım tasarruflar, son 2.5 yılda:

Dolar karşısında % 50 civarında değer kaybetti (Dolar, Türk Lirası’nın 2 katına çıktı).

Gerçek enflasyon karşısında % 50 civarında değer kaybetti (Gıda  ve Temizlik Malzemeleri fiyatları %100 - hatta üzerinde arttı.  Bu fiyat artışlarına çok sayıda örnek verebilirim).

TÜİK’in açıkladığı enflasyon karşısında bile %10’dan fazla değer kaybetti.

Bütün bu kayıplar yetmiyormuş gibi, paraya ihtiyacımız olduğunda LİKİT FONU  satmak istediğimizde: STOPAJadıyla %10 kesinti yapılıyor.  Yeni yürürlüğe giren uygulamada: LİKİT FONU bugünlerde satın alırsak, STOPAJ kesilmeyecekmiş (Daha önce satın alınanları kapsamıyormuş).

Benim gibi, küçük tasarruf sahipleri - Hükümet Yetkilileri’nin sözlerine güvenerek -   dolara değil de Türk Lirası’na yatırım yaptıysa: doların ve enflasyonun bizi ezmesine müsaade edilmemesi gerekirdi.

Böyle bir ortamda, 1-2-3 ay ve daha uzun süreli LİKİT FON’da kalanlardan STOPAJ  kesmenin aksine, Sayın Hükümet Yetkilileri bizlere  EKSTRA LİKİT FON vererek  desteklemeli (Türk Lirası’na  Güvenerek  Yatırım Yaptığımız İçin).

Verdikleri sözü tutmaları gerekiyor...

Yerlilikten, millilikten söz ediyorlarsa bunu yapmaları gerekiyor... Yerli ve Milli  Paramız’ın değerini korumaları gerekiyor... Doların 2.5 yıl önceki değeri 4.00 TL  civarındaydı. Unutmayalım...

Emekli aylıklarımızda, dolar ve Gerçek  Enflasyon  Karşısındaki ÖNEMLİ DEĞER  KAYBI başka bir yazının mı konusu olmalı, bilmiyorum...

Naci Serdar

Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı / Emekli İşçi”

★★★

Ulu Tanrı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.