Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

İngilizleri dinsiz bir Hintli yönetiyor...

Toplumların gelişmişliğini sağlayan en önemli faktörlerden biri:

Dillerinin zenginliği değil mi?..

Bir kelimenin ne anlattığı ise...

O toplumun karakterini tanımlamada:

Yardımcı olmaz mı?..



Meselâ:

Karizma...

Ve...

Yine meselâ:

Spekülasyon...



İngilizcede karizmanın tanımı şöyle:

“Bir bireye pek çok kişiyi etkileme ya da esin kaynağı olma imkânı veren özel bir kişisel nitelik veya güç...”.



TDK ise karizma için şunları yazıyor:

“Bir kimsenin kişiliği etrafında oluştuğu kabul edilen ve niteliği kolay açıklanamayan, hayranlık uyandıran etkileyici güç...”.



İngilizler için karizma:

Gözle görülür...

Somut etkileri olan bir şey...

Bir bakıma:

Kariyerin mütemmimi gibi...



Türkler için ise karizma:

“Algı... Sanma... Kabullenme...”.



İngilizlere göre spekülasyon:

“Günümüz piyasa koşullarının değerlendirilmesi sonucunda oluşan beklentiler dikkate alınarak ve risk üstlenilerek kazanç elde etme yoludur...”.



TDK’ye göre spekülasyon:

“Vurgun...”.

Spekülatör ise:

“Vurguncu...” demektir...



Haliyle...

İngilizlerin tarif ettiği karizmatik kişilik:

Sağlam karakterli...

Bilgili...

Deneyim sahibi...

Tahammül gücü yüksek...

Kavgayı değil barışı tercih eden bir organizatördür...



Türklere göre ise karizmatik kişilik:

Güzel konuşan...

Afili yürüyen...

Kodu mu oturtan...

Maganda erkek tipidir...



İngilizlere göre spekülasyon:

Şartlara göre tahminde bulunarak risk alabilmek...

Spekülatör de:

Geleceğe yönelik tahminlerine güvenerek risk alan kişi (Örneğin George Soros) demek...

[caption id="attachment_409461" align="alignnone" width="600"] Soros[/caption]



Türkler ise spekülasyonu:

“Vurgun...”.

Spekülatörü:

“Vurguncu” olarak görüyor...



İngilizler George Soros gibi kişilerle kavga etmezken...

Biz, Soros’la yemek yediği için bir kişiyi (Osman Kavala) yıllardır hapiste tutuyoruz...

[caption id="attachment_409463" align="alignnone" width="600"] Kavala[/caption]



İngilizler bizi yönetenlere...

Ve...

Ülkeyi yönetenleri seçenlere göre:

“Gâvur, pis, hain, sahtekâr...”.

Türkler ise bizi yönetenlere göre:

“En büyük, en şerefli ulus...”.



Ama...

Bu palavrayı yiyenlerin sayısı...

Yemeyenlerden fazla olduğu için:

Bizim kişi başına yıllık milli gelirimiz 8.500 dolar...

İngilizlerin:

55.000 dolar...

[caption id="attachment_409462" align="alignnone" width="600"] Sunak[/caption]



İngilizleri dinsiz bir Hintli yönetiyor...

Bizi ise...

İdeolojisi Siyasal İslâm olan bir:

Müslüman(!)...

Gerekçe bu


Cumhur İttifakı sözcüleri ve gazetecileri kesin delirmiş olmalı...

Çünkü...

Öyle saçma korkular üretiyorlar ki...

Gülemiyorum...

Ancak...

Bunlara inanacak seçmenlerimizin...

Ruh ve eğitim düzeylerine:

Acıyorum...



Meselâ...

“Erdoğan sever...”.

“Kemal savar” yazarlardan biri olan İbrahim Karagül diyor ki:

“Kılıçdaroğlu seçilirse; Suriye ve Irak’tan Türkiye’ye saldırı başlayacak. İran ve Ermenistan Azerbaycan’a saldıracak. Türk askeri Libya ve Suriye’den çıkarılacak. Türkiye Rusya ile açık savaşa girecek...”.



Bu akıl dışı korku sözcüklerine bakarak ben de bir palavra uydurayım dedim...

Bakın nasıl:



MSB, Bay Kemal’in CB seçilmesi halinde...

Mars’a 4 gidiş 4 geliş otobanının...

Hava Kuvvetleri jetleri tarafından bombalanarak imha edileceğini duyurdu:

Gerekçe:

Bay Kemal cumhurbaşkanı seçilirse:

Ülkeyi Marslılara işgal ettirecekmiş...

Eminim


[caption id="attachment_409464" align="alignnone" width="600"] Marshall[/caption]

ABD Yüksek Mahkemesi baş yargıçlarından John Marshall bir gün, hukuk kitaplarının olduğu kütüphanenin merdivenine çıktı...

Yaşı oldukça ilerlemiş ve halsizdi... Almak istediği kitap ise üst raflardaydı...

Diğer kitapların arasına sıkışmış kitabı almak için çekti...

Ne var ki...

Aynı anda sendeledi ve...

Bir anda kendini: Yerde buldu...

Bütün diğer kitaplar da o kitapla birlikte geldi...

Yerde yatan Marshall’ın kafasına düştü...

Emekli Baş Yargıç yattığı yerde gülümsedi:

“Yıllarca çiğnediğim kanun kitapları şimdi benden intikam alıyor...”.



Erdoğan ve ekibinin...

Yıllarca çiğnediği kanun kitaplarının da bir gün...

Onlardan intikam alacaklarından: Eminim...

Yok yaaa?..




Mustafa Varank:

“CHP uzaya çıkmamıza engel oluyor” dedi...

Nasıl yani?..

Lastikleriniz

patlasın diye...

Uzaya gitmek için inşa ettiğiniz dört şeritli yollarınıza:

Çivi mi döşüyor?..

Kokuştular


Sürekli karar değiştiren...

Dün reddettiğini bugün kabul eden...

Ertesi gün ise:

Yine reddeden bazı sözde siyasi liderlerin...

Nasıl da dejenere olduklarını:

Görüyor musunuz?..



Nasıl mı?..

Ay ışığı altındaki:

Palamut gibiler...

Parlıyorlar ama...

Aynı zamanda:

Kokuşmuşlar...

Yalanda sınır yok


Dedim ya...

Cumhur İttifakı yalanda sınır tanımıyor...

Bunlardan biri aynen şöyle yazıyor:



HDP’nin pazarlık konusu yaptığı Bakanlıklar:

1- Millî Savunma Bakanlığı

2- İçişleri Bakanlığı

3- Millî Eğitim Bakanlığı...

Bu palavralar bana da gönderiliyor...

Okuyunca cevap veriyorum...

Bu palavraya ben de...

Uydurduğum bir başka haberle(!) cevap verdim:

Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcılığı...

Millî Savunma Bakanlığı...

Ve... Millî Eğitim Bakanlığı:

HÜDAPAR’a verilecekmiş...

AKP yetişir mi?


İnce 3 günde 76.921 imza ancak toplayabildi...

Hafta sonu da 100 bini bulamamışsa...

Pazartesi günü:

AKP teşkilatları imdadına yetişir...



İyi güzel de...

100 bin imzayı zor bulabilecek olan İnce...

  1. tura kalmak için...


20 milyon oyu nasıl bulacak?..

Kime karşıyım?




AKP’den aldığı işlerle zenginleyen GENAR Araştırma Başkanı AKP’li İhsan Aktaş muhalefete yüklendi:

“Bunlar, düşmanı tir tir titreten Büyük Türkiye’ye karşılar...”.



“Bunlar” dediklerinin içinde kesinlikle ben de varım...

O halde...

Ben bu seçme saçmalığa cevap vereyim:

Ben...

Düşman karşısında tir tir titreyenlere:

Karşıyım...

At senatör olur mu?




37-41 yılları arasında 4 yıl tahtta kalan Caligula...

Sadece Roma’nın değil...

Dünyanın:

En Zalim...

En sapık imparatoru idi...



İmparatorluk hazinesinden zengin ettiği kendine yakın sözde iş adamlarının (Oligarkların) hepsini...

Daha sonra:

Ya hapse atmış...

Ya da aslanlara yem etmiş...

Ve onlardan kurtulunca:

Bütün servetlerine...

Hatta:

Eşlerine ve...

Kızlarına bile el koymuştu.



Caligula’nın en bilinen bir diğer özelliğiyse...

Altından yapraklar ile beslediği atını...

Saray’da...

Cibinlikli bir yatağı da olan özel odada yaşatması...

Ve aynı atı:

Senatör yapmasıydı...



Caligula’nın bu iğrenç görevlendirmesi...

Bir Saray’da...

Sadakatin liyakate tercih edilmiş olmasının:

En somut örneğidir...

Nihayet


Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı Kurum dedi ki:

“Yeni bir şehircilik destanı yazacağız”.



Nihayet...

Erdoğan’ın sekreterlerinden biri...

Bugüne kadar yazdıklarının...

“Masal” olduğunu itiraf etti...