Korkusuz
Ümit Zileli

İktidarın amacı “dikensiz gül bahçesi” yaratmak mı?!.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili soruşturma büyük tepki yarattı...

Gerekçe pek zavallıcaydı doğrusu; İmamoğlu bir “Devlet Projesi” olan Kanal İstanbul’a karşı çıkmış, bunu yaparken de kamu kaynaklarını kullanmıştı!.. İyi de ne yapacaktı, İstanbul’un seçilmiş Belediye Başkanı halkına “felaket” olarak nitelediği bu projeyi nasıl anlatacaktı? Herkesin aklına takılan bu soruya İçişleri Bakanı Süleyman Soylu şöyle açıklık getirdi:

-İmamoğlu Kanal İstanbul’u savunsaydı bile kamu kaynaklarını kullandığı için yine soruşturma açılırdı!..

Bilmiyorum bu açıklama sizleri tatmin etti mi? Açıkçası beni hiç mi hiç etmedi! Bırakın beni etmemesini, iktidarı yürekten destekleyen ana akım medya yandaşlarını bile etmedi! Mesela bir zamanların “Amiral Gemisi” Hürriyet’in başındaki arkadaş, bu soruşturma için şöyle yazdı:

-Tezi acayip tartışmalı, anayasal yorumu müthiş sorunlu, gerekçesi ise süper kuvvetsiz olan bir incelemedir!

Tamamen katıldığım bir yorum... Ancak bir sonraki yorumu daha da dikkat çekici:

-İmamoğlu yönetimine birkaç afişle yapmaları mümkün olmayan propagandanın bin katını yapmaları için enfes bir imkan sunmuştur.

Doğru söze ne demeli!

Gözü kara bir kumpas kurulur mu?!.


O halde iktidar ne yapmak istiyor?..

Kanal İstanbul projesinin İstanbul halkının büyük çoğunluğu tarafından istenmediği sır değil! Zaten CHP, bu gerçeği bildiği için “Buyrun halk oylamasına gidelim” açıklamasıyla “Hodri meydan” dedi bile!

Diğer taraftan, büyük rant  getirecek Kanal İstanbul güzergahında başta Katar Emiri’nin annesi olmak üzere, Suudi zenginleri de dahil, arsaların neredeyse tamamının iktidar yanlılarına satıldığı haberlerini de hatırlarsınız herhalde!

Kısacası, kendisinden ve yandaşlarından başka her kesimin karşı çıktığı, çok büyük maliyeti olacak bu projeye “Devlet Projesi” diyecek denli saplantılı hale gelen iktidarın “Eli mi mecbur?” sorusu geliyor akıllara!

Eh, “Vehbi’nin kerrakesi” böyleyse, bu projeyi hayata geçirmek için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne elindeki büyük imkanlar nedeniyle “olmazsa olmaz” ihtiyaç olduğu da ortada; ancak İBB Başkanı İmamoğlu’nun en başından beri Kanal İstanbul’a “büyük felaket getirir” gerekçesiyle karşı olduğu da ortada! Üstelik “Devlet Projesi” olmadığını da söylüyor!

Bu şartlar altında bu soruşturmanın İmamoğlu’nu görevden almak için “kılıf” olarak kullanılmak istendiği fısıltıları kulaktan kulağa yayılıyor kulislerde!

Kamu kaynakları konusunda ne kadar “hassas” olduğu ortada olan iktidar, bu yolla İmamoğlu’ndan kurtulduktan sonrası ise kolay; öyle “Kayyım” filan da gerekmiyor! Nasıl olsa Cumhur İttifakı Büyükşehir Belediye Meclisi’nde çoğunlukta! Bir seçim yapılır, AKP’li başkan o koltuğa oturur!

Doğruysa gerçekten “gözü kara” bir plan! Ancak gerçekleşebilir mi? Bana göre hayır! İstanbul seçimlerini anımsayın; ilkinde 13 bin civarında olan fark, yenilenen seçimde İmamoğlu’nun 806 bin fark atmasına vesile olmuştu! Bu kez tüm Türkiye’yi sallayacak bir depreme neden olur; Cumhur İttifakı’nın oy oranı ne olur peki?

-Zannımca iktidarı rüyasında bile göremeyecek bir seviyede olur!

Köşe yazarının namusu!..


Daha önce de bir çok kez değindim...

Hangi safta olursa olsun, hangi ideolojiyi benimserse benimsesin, bir köşe yazarı her şeyden önce namuslu olmalıdır, yalana asla tevessül etmemelidir, okuyucusunu göz göre göre aldatmamalıdır, yanlış bir şey yazmışsa üstelik özür dileyerek düzeltmelidir...

-Tabii, bu özellikler gerçek gazeteciler, köşe yazarları için geçerlidir!

Kısacası kalem, yazarın tepe tepe kullanacağı “babasının malı” değildir! Maalesef günümüzde pek çok “yazar”, “gazeteci” bu özelliklerden çok çok uzakta görünüyor... Işıkçılar cemaatinin yayın organı Türkiye gazetesi yazarı Ahmet Şimşirgil’in sosyal medyada büyük tepki çeken videosu, bu duruma en güzel örneklerden biri olarak öne çıktı.

Bu muhterem, dinci çevrelerde zaman zaman dile getirilen “İnönü, Çanakkale ve Bursa’daki bazı camileri genelev yaptı” şeklindeki iğrenç iddiasını bir kez daha ortaya attı... Sorsanız “Hani belge” diye büyük olasılıkla “rivayet” diyecekti!

Halbuki, yakın geçmişte akademisyen kılıklı bir yobaz da aynı iddiayı ortaya atmış, cevabını da almıştı; CHP Eski Milletvekili Ceyhun İrgil, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne resmi bir yazı yazarak “genelev yapılan camilerin” hangileri olduğunu sormuştu. Gelen yanıt gayet net ve açıktı:

-Bu iddialar hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır!

Tıynet, aynı tıynet; yalancı, madrabaz, namus düşkünü bir sürü!..