Korkusuz
Ümit Zileli

İktidarı kaybetme korkusu bacayı sarmış!..

Biliyorsunuz iktidar cenahı son günlerde darbe ile yatıyor, darbe ile kalkıyor...

Diyanet İşleri Başkanı’nın hutbesi ile başlayıp, Ankara Barosu’nun bu hutbeye tepkisi, MHP liderinin baroya karşı sert açıklaması, CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel’in bu sert açıklamaya karşı çıkışı, ardından CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na yapılan “darbe çığırtkanlığı” suçlaması olayı iyice alevlendirmiş, bu kişilere karşı hakaretler, tehditler birbirini kovalamıştı...

Önümüze gelen araştırma sonuçlarından, anketlerden zaten biliyorduk; Cumhur İttifakı sürekli gerileme içindeydi; AKP’nin oyları yüzde 34-35 civarındaydı, MHP ise barajı bile geçemiyordu...

Kısacası iktidar ve ortağının bir korkusu olduğu ortadaydı, ancak bu “darbe korkusu” filan değildi; korkunun nedeni düpedüz iktidarın ellerinden kayıp gittiğini görmeleriydi, yeniden “mağdur” edebiyatına sarılmalarının ana nedeni buydu!

Ortada fol yok yumurta yokken, “tek adam” rejimi olanca sıkılığıyla sürerken, her şey ama her şey AKP’li Cumhurbaşkanı’nın istek ve açıklamalarıyla hayata geçirilirken (baksanıza berberlerin çalışma saatleri bile onun tarafından duyuruluyor!) devletin tüm güç ve kontrolü Saray’ın elindeyken, darbeyi kim ve nasıl yapacaktı? Zabıta kuvvetleri mi?!

-İşte böyle traji-komik bir ortamda, dün bir haber düştü gündeme. 

Ah şu 50+1 olmasa memleketi ne güzel yönetirdik!..


Önce Yeniçağ gazetesi muhabiri Fatih Ergin’in haberine bakalım:

-AKP’nin dün gerçekleşen Merkez Yönetim Kurulu Toplantısı’nda, Cumhurbaşkanlığı seçim sisteminde değişiklik yapılmasının ele alındığı iddia edildi. Buna göre Cumhurbaşkanlığı seçiminin tek tura düşürülmesi ve yüzde 50+1 oy alma şartının kaldırılması hedefleniyor.

Ne güzel değil mi! Aslında iktidarın bu “hülyası” yeni değil; AKP’li eski bakan Faruk Çelik, 2019 Eylül ayında aynı yönde bir görüş ortaya atmış, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 50+1 zorunluluğunun yüzde 40+1’e düşürülmesini önermişti!

Bu, iktidar açısından şahane öneriye Saray’dan da destek gelmişti... Ancak ortada ufacık bir sorun vardı:

-Böyle bir değişiklik için önce anayasa değişikliği gerekiyordu!

Anayasayı değiştirecek oy oranına iktidar, küçük ortağını yanına alsa da ulaşamıyordu! Ufak tefek yoklamalar çekildi, muhalefetin kabul etmeyeceği anlaşılınca rafa kaldırıldı!

İstanbul seçimlerinde gayet yakından tanıdığınız AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, Yeniçağ’ın haberi üzerine hemen bir açıklama yaparak haberi yalanladı ve şöyle dedi:

-Bu haber, bütün dünyanın gıpta ile izlediği örnek bir liderlik sergileyen Sayın Cumhurbaşkanımıza artan teveccühü gölgeleme girişimidir, yalan haberdir..

Ancak bizler iktidar ileri gelenlerinin neredeyse her konuda söylediklerinin saatler, günler içinde 180 derece değiştiğine o kadar çok tanık olduk ki, muhterem milletvekilinin sözlerini biraz mesafeli karşılamak hakkımız zannımca!

Şimdi, böyle bir değişikliğe öylesine muhtaç durumdalar ki, ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlar; Cumhur İttifakı’nın toplam oyu yüzde 50+1’in semtine bile uğramıyor, ne yazık ki! Bırakın Cumhurbaşkanlığını, genel seçimlerde bile adeta “nal toplayacak” duruma geriliyorlar sürekli...

Bu nedenle, bir yandan “din” kartını sürekli gerilim seviyesinde tutmak, bir “darbe” karabasanı yaratmak, kutuplaşma yolunda son hızla ilerlemek, muhalefeti öcüleştirmek dışında pek bir seçenekleri kalmamış durumda!

-Ancak, görünen o ki, bu da artık eskisi gibi revaçta değil!

Anketler, muhalefet belediye başkanlarının her türlü baskı ve engellemeye karşın sürekli oylarını artırması, kamuoyu yoklamalarında Cumhur İttifakı’nın gittikçe daha hazin hale gelen oy oranı durumu, bu stratejinin de ters teptiğini gösteriyor!

-Bakalım şapkadan daha ne tür tavşanlar çıkacak!..

O 400 bin koruyucu sağlık kıyafeti ne olacak?


AKP’li Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı ve Sağlık Bakan’ının 57 ülkeye nasıl da büyük yardımlar yaptığımızı sürekli gündemde tuttuklarını biliyorsunuz...

O ülkelerden biri de İngiltere’ydi... Türkiye’den 400 bin koruyucu sağlık kıyafeti 22 Nisan’da İngiltere’ye askeri kargo uçağıyla teslim edilmişti... Sonrasında ne oldu dersiniz? İngiltere Sağlık Bakanlığı bu koruyucu kıyafetleri kendi standartlarına uygun bulmadı, iyi mi!..

The Guardian gazetesinin verdiği bilgiye göre, İngiliz sağlık sistemi standartlarına uygun bulunmayan 400 bin koruyu kıyafet şu anda Heathrow Havaalanı yakınlarında bekletiliyor ve İngiliz hükümeti geri ödeme talebiyle bu ekipmanı Türkiye’ye iade edecek!

Gelelim bizim ülkemize; Türkiye’de üretilen benzeri koruyucu kıyafetler Mart ayından beri bizim sağlıkçılarımız tarafından kullanılıyor! Burada iki soru çıkıyor ortaya:

1-İngiliz sağlık sistemi standartlarına uygun olmamak ne anlama geliyor?

2-Eğer virüse karşı gerekli korumayı sağlamıyorsa, o kıyafetler ne olacak?

Bir açıklama lütfen!