Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

İhtilâl tehlikesi var mı?..

Neden:

Ekonomik krizden daha çok...

Rejim değişikliğinden endişe ettiğim soruluyor...

Anlatayım...



Bir ülkede rejim sadece:

İhtilâllerle değiştirilebilir...

Oysa...

Türkiye’de ihtilâl tehlikesi görmüyorum...



Endişem ise:

Dünya tarihinde ilk defa bir ülkede rejimin:

“İhtilâl yapmadan değiştirilme tehlikesi” yaşıyor oluşundan kaynaklanıyor...



Zira...

Bir ülkede rejimin...

İhtilâl olmadan değiştirilebilmesi için:

Yargının:

Lehine rejim değişikliği yapılacak kişinin emrinde olması şart...



Yetmez...

Lehine rejim değişikliği yapılacak kişinin kararlarını...

Ülke anayasasının üzerinde görüyor olması da şart...



Yetmez...

Ülke bürokrasisinin...

Lehine rejim değişikliği yapılacak kişinin:

Emrinden dışarı çıkamayacak kadar:

Bağımlı olması da:

Şart...



O halde gelin:

Türkiye’ye bakalım...





Anayasaya göre...

Tahliye edilmeleri gerektiği halde...

Halen cezaevinde olan yurttaşlar var mı?..

Var...



Demek ki...

Cumhurbaşkanı’nın görüş ve kararları...

Anayasadan üstün...





İstanbul Sözleşmesi’nin iptali ancak meclis kararıyla mümkün iken...

Cumhurbaşkanı’nın tek imzasıyla iptal edildi mi?..

Edildi...

Ve...

Danıştay...

Anayasaya aykırılığı tartışılmayacak o imzayı:

Yasal buldu mu?..

Buldu...



Peki...

Anayasal bir demokraside...

Anayasaya bağlı kalacağına yemin ederek göreve başlamış bir cumhurbaşkanı...

Kendisini:

Bağlı olduğu anayasanın üzerinde bir otorite olarak görüyorsa...

Bir gece ansızın:

Anayasanın ilk üç maddesini:

“İptal ettim” diye bir KHK çıkarıp...

Resmî gazetede:

Yayımlayabilir mi?..



Efendim, efendim...

“Yok artık mı?” dediniz?..



İyi ama...

Bütün bunlar olmadı mı?..

Oldu?..

Anayasa mahkemesi...

Ve diğer...

Sivil – asker bürokrasi ne yapabildi?..

Hiçbir şey...

Sivil toplum örgütleri engel olabildi mi?..

Hayır...



Demek ki neymiş?..

Asıl tehlikede olan ekonomi değil...

Demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti imiş...

Yani: Rejimmiş...





Kimileriniz:

“Yahu dede ihtilâl olduysa...

Zaten 6 yıl önce oldu...

Şimdi yerine oturtuluyor...” diyebilirsiniz...

Hatta...



“Haklı” bile olabilirsiniz...

Ancak...

Ve her şeye rağmen...

Henüz rejimin tam olarak...

Değiştirilemediği kanaatindeyim...



Enseyi karartmayın...

Rejimin değişmesine izin vermeyeceğiz...

Korku, endişe ve umut...


Tarih boyunca...

Diğerlerinden farklı zekâ yapısına sahip...

Akıllı...

Ve...

Bir o kadar da “uyanık” olanlar...





Pek de:

Zeki ve akıllı olmayan insanların:

Korku...

Endişe...

Ve...

Umut duygularını sömürerek...

Onlara üstünlük sağladılar...



Servetlerini arttırdılar...

Ve tabii ki:

Egemen oldular...



Bu süreçte:

Her dinde var olan: Cennet ve cehennemi kullandılar...



Cehennem:

Endişe ve korku...

Cennet ise:

Umut idi...



Günümüzde eğitimli insanlar...

Korku ve endişeyle yönetilemedikleri gibi...

Umutsuzluk saçanları da sevmiyorlar...

Çünkü...



Umut etmenin:

“Yaşamak...”.

Korku ve endişenin ise:

Güdülmek...

Yönlendirilmek...

Ve...

Kullanılmak:

Olduğunu öğrendiler...

Konuk yazar...


Yahu sen ne menem bir insansın...

Evladına bile 10 TL harçlık verip on kere hesap soruyorsun...

Bedava bir kâğıt parçası ile birilerine koskoca ülkenin, yer altı ve yer üstü zenginliklerini teslim edip, savaş kararı almaya kadar uzanan geniş yetkiler veriyor ama bir gün:

Hesap sormuyorsun...

Görüyorum ki bu ülkeye 10 TL kadar değer vermiyorsun...

Ecdat emanetini ve ülke istikbalini zerre kadar önemsemiyorsun...

Söz konusu çıkarın olunca hak, hukuk, adalet, din, iman tanımıyor on takla atıyorsun...

Sonra da laf olsun diye de vatan, millet, ezan edebiyatı ile milliyetçi ve Müslüman taklidi yapıyorsun...

Muhalefet hep iktidara yüklense de vatanı önce sen satıyorsun...

Dr. Vecdet Öz

AP Genel Başkanı

Lütfen umut...


Steven Pinker:

“Doğamızın iyilik melekleri. Şiddet neden azaldı” adlı kitabında:

Amerika Birleşik Devletleri’nin gelmiş geçmiş en başarılı başkanlarından olduğu kabul edilen Abraham Lincoln’ün bir sözünü hatırlatıyor:

“Doğamızın iyilik melekleri bizi iş birliğine ve barışa yönlendiriyor...”.





Ve sonra da...

Kendi görüşünü paylaşıyor...

“Dünyada şiddetteki azalmayı açıklamanın yolu, kültürel ve maddi ortamımızda barışçıl güçlerimizi destekleyici nitelikteki değişikliklerin belirlenmesinden geçer...”.



Tabii ki kimileriniz kabul etmeyeceksiniz...

Ama...

Arşivler...

Steven Pinker’in haklı olduğunu gösteriyor...



Ünlü yazarla aynı görüşü paylaştığım için...

Yazılarımda ve videolarımda:

“Enseyi karartmayın, her şey güzel olacak” diyorum...



Lütfen umutlu olun...

Ve lütfen:

Enseyi karartmayın...

Her şey:

Çok güzel olacak...

Doğru bulmadım


Kılıçdaroğlu’nun sık sık “helalleşme” yolculuğu yapması konusundaki düşüncemi söyleyeyim...

Doğru bulmuyorum...

Tıpkı:

“Devri sabık yaratmayacağız” dediğinde de...

Doğru bulmadığımı söylediğim gibi...





Kemal Bey kim adına?..

Ve...

Kimlerle...

Ne hakla helalleşiyor?..



Partiden uzaklaşan CHP’lilerle helalleşecekse...

Buna hem hakkı var...

Hem de sorumluluğu var...

Ama...



Ülkeyi yönetenlerle...

Ve...

Ülkeyi yönetenlerin zarar verdikleri yurttaş ve kurumlarla helalleşmeye:

Hakkı da yok...

Yetkisi de yok...



Sözümün özü:

Kemal Bey’in Uludere/Kobani helalleşmesini:

Doğru bulmadım...

Ne güzel lâf ama


Türkiye Cumhuriyeti Devleti anayasal bir hukuk devleti...

Cumhurbaşkanı...

Göreve başlamadan önce...

Demokrasimizin kutsal mabedi Meclis kürsüsünde:

Anayasaya bağlılık yemini etti...

Ama...



Aynı cumhurbaşkanı...

Bu anayasal devletin kimi bakan ve başbakanlarını:

Meselâ...

Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ı...

Tıpkı bir padişah gibi:

“İrade-i şahane” ile atadı...



Pardon yani...

Bu benim iddiam ya da görüşüm değil...

Bunu bizzat “Cumhurbaşkanı” açıkladı.



Yani...

Demek istedi ki...

“Bu arkadaşlardan çok daha liyakatli vatandaşlar varken o makamlara ben değersiz ve liyakatsiz oldukları halde onları getirdim ama onlar benim kıymetimi anlamadılar...”.



Ne dedim yazıma başlarken...

“Türkiye Cumhuriyeti bir anayasal hukuk devleti...”.

Vay be...

Ne güzel lâf ama...

Gösterge


Türkiye’de en az üniversite mezunu olan ilçe: %3 ile Urfa’nın Harran ilçesi...

AKP’nin aldığı oy:

%97...



En fazla üniversite diplomasına sahip il:

%93 ile Tunceli...

AKP’nin aldığı oy:

%3...