Korkusuz

Holodomor

Holodomor
Stalin 1927’de Sovyetler’deki iktidarını tam olarak perçinlemişti.

Lenin’in ölümünden sonra lider kim olacak tartışmalarında tüm rakiplerini elemine etmişti.

Bir süre kollektif yürütülen idare Stalin’in rakiplerini elemesiyle tek adamlığa döndü.

★★★

Stalin’in Sovyetlerin başına geçmesiyle birlikte...

Toprakta özel mülkiyet tasfiye edilip yerine Kolhoz’lar ve Sovyozlar yerleştirmeye başlandı.

Kolhozlar; bir tür kollektif tarım birliğiydi.

Topraklar bu birliğindi.

Köylü ise o toprağı neredeyse bedelsiz olarak Kolhoz’dan kiralıyordu.

Ekip biçiyordu.

Ürettiği ürünün değerine ve adedine göre köylüye bir ödeme yapılıyordu.

Sovhozlar ise ürünlerin satıldığı yerdi.

Yani bir nevi Kolhozlar üretim kooperatifi...

Sovhozlar ise satış kooperatifiydi.

★★★

Kolhozlar seçimle iş başına gelen bir köylü tarafından yönetiliyordu.

Üretim planlaması gene Kolhozlar tarafından yapılacaktı.

Hangi bölgede hangi tarımsal üründen ne kadar ekilecek Kolhoz yönetimi karar veriyordu.

Böylelikle ne bir gram israf olacak...

Ne de tarlada çürüyen mahsul kalacaktı.

Tıkır tıkır işleyen bir sistem öngörülmüştü.

En azından kağıt üzerinde böyleydi.

★★★

Taaaki Ukrayna köylüsüne gelene kadar.

Stalin 1932’de yaklaşan savaşın kokusunu almaya başlamıştı. Almanya’da Nazi Partisi’nin hızlı yükselişi ve savaş söylemleri kopacak fırtınanın habercisiydi.

Bu sadece askeri planlamayı değil aynı zaman gıda planlamasını da gerektiriyordu.

Stalin de onu yaptı.

Kolhozlar tam da bu iş içindi.

Ne kadar buğday lazım ne kadar şeker lazım tek tek hesaplanabilecekti.

Savaş öncesi Kolhozlara hız verilecekti.

Tüm bölgelere Kolhoz emri gitti...

Planlı üretim... Planlı kalkınma...

★★★

Ama Ukrayna Köylüsü bu dayatmayı kabul etmedi.

Ne pahasına olursa olsun topraklarını Kolhoz’a devretmeyeceklerdi.

Kararlıydılar.

★★★

Stalin’in kelime karşılığı çeliktir.

O da kararında çelik gibi direndi.

“Kabul edecekler”

İnatlaşma giderek büyüdü.

Ukrayna köylüleri ne yaptılar biliyor musunuz?

Üretmeyeceğiz dediler.

Evet...

Topraklarından el çektiler...

Ne tahıl ne meyve ne de sebze...

Hiçbir şey üretmeyeceklerdi.

Yetinmediler...

Kolhozları yağmalamaya ve çoğu yerde de ateşe vermeye başladılar...

Anti-Kolhoz hareketini başlattılar...

Stalin’in geri adım atmasını beklediler.

★★★

Ama Stalin oralı bile değildi...

‘Asla dönüş yok’ dedi.

Bir kez bu kuralı deldirdiği zaman ülkeyi  yönetemeyeceğini biliyordu.

Ama iş korkunç bir restleşmeye gitti.

Ukrayna köylüsü vazgeçmedi.

Tarlasını ekmedi.

Stalin ise bu başkaldırıyı kırmaya kararlıydı.

Bölgenin giriş çıkışlarını kapattı.

Başka bölgelerden gelecek gıda ürünlerini de engelledi.

Ukrayna köylüsü inadından vazgeçmedi.

‘Ukrayna inadı’ lafı kuzey ülkelerinde kullanılan bir tabirdir.

O günden kalmadır.

★★★

Bakın... O inatlaşmayı daha net anlatabilmek için şu örneği vereyim.

Sovyetler... 1932 ve 1933’de yurt dışına 3.5 milyon ton tahıl ihraç etmişti.

Ama Ukrayna’ya çöp verilmedi.

Köylüler de geri adım atmadılar.

Ukrayna’da kıtık baş gösterdi.

Ölümler duyulmaya başladı.

Basına uygulanan sansürü Avusturyalı bir fotoğrafçı delmeyi başardı. Fotoğraflar açlıktan ölen insanları belgeliyordu.

★★★

Peki ne kadar insan öldü?

İşte tarihin en büyük tartışmalı konularından biri de budur.

Ukraynalılar 10 milyon insan öldüğünü iddia ediyorlar.

Rus kaynakları ise bu sayının abartıdan da öte olduğunu uydurma olduğunu söylüyorlar.

Bu arada bu yaşanan drama ‘Holodomor’ adı verildi.

Ukrayna dilinde ‘açlıktan öldürmek’ demekti.

Yıllar sonra bazı ülkeler Holdomor’u soykırım olarak tanısa da Rusya sert bir dille bunu reddetmeyi sürdürüyor.

Bunun asla bir soykırım olarak kabul edilemeyeceğini söylüyorlar.

Sovyet arşivleri tam olarak açılmadığı için de tarihçiler ölüm sayısında net konuşamıyorlar.

★★★

Yani uzun lafın kısası...

Ukrayna köylüsü inadından ölümü göze almış bir halktır.

Sovyetler Birliği’nin mirasçısı Ruslar ise gözü kara bir geleneğe sahiptir.

Karadeniz’deki hırlaşmayı bir de bu tarihsel pencereden okuyun derim.