Korkusuz

“Hilafeti ver Cumhuriyet’i al” takası mı?..

“Hilafeti ver Cumhuriyet’i al” takası mı?..
Tesadüf mü?.. Değil!..

Sıradan günlük siyasi polemik mi?.. Hiç değil!..

İhvan kafası ile yürüdükleri bu yolda, 2023 projelerindeki ana hedefe ulaşabilmek için kaldırım taşlarını ustaca döşemeye devam ediyorlar.

Anayasaya aykırılığı kabak gibi ortada duran bir işlemi tereddüt bile etmeden gerçekleştirdiler. Önce, eski gömlekli ziyaretler falan filan... Alt yapıyı hazırladılar. Sonra pat bir gece kararnamesi... Meclis’in yasa ile onayladığı İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiler... Hemen ardından ilgili yandaşların düğmesine bastılar... “Hilafet isterük” diye yeri göğü inlettiler...

Nefes bile almadan yola devam...

TBMM Başkanı Mustafa Şentop çıktı sahneye;

“Cumhurbaşkanı, İstanbul Sözleşmesi’nden kararname ile çekildiği gibi Montrö’den de diğer uluslararası anlaşmalardan da çekilebilir.”

Sonra... Yine bir cuma namazı çıkışı... Tayyip Erdoğan dedi ki;

“Bu Meclis’in alacağı bir karar değil. Muhalefet bilmiyor. Cumhurbaşkanlığı’nın attığı adım yasaldır, yolumuza devam edeceğiz.

Bu uluslararası anlaşmaların altında mı üstünde mi diye konuşmak, havayı bulandırmaktan başka bir şey değil. 3 ay içinde de bununla ilgili kararımızı açıklayıp buradan çıkmış olacağız. Bu Meclis’le ilgili bir şey değil. Kimse ne önünü ne arkasını karıştırmasın, çıkma kararını verdik, bunu bildirdik, bu iş böylece bitti.”

Kestirip attı!.. Bizim anlı şanlı anayasacılar yine lal oldu!..

19 yıldır böyle...  Önce fragmanını gösteriyorlar... Sonra birkaç prova... Sonra tam gaz icraat...

★ ★ ★

Pudra şekerli tatlı tariflerine merak saldığınız bugünlerde, eş zamanlı yürüyen/yürütülen gelişmeleri ıskalamış olabilirsiniz...

AB Liderler Zirvesi’nde (25-26 Mart) yaptırımlar Haziran’a ertelendi. Zirveden bir hafta önce, Reuters Haber Ajansı, ABD Başkanı Joe Biden’ın AB liderlerine, “Erdoğan yönetimi daha fazla taviz vermeye hazır hale geldi, yaptırımları şimdilik gündeme almayın” mesajı ilettiğine ilişkin bir haberi tüm dünyaya geçti. Avrupalı ve ABD’li diplomatlar, ABD Başkanı Joe Biden’ın yeni yönetiminin Brüksel’i, NATO müttefiki ve AB aday ülkesi olan Türkiye’nin uzlaşmaya daha istekli göründüğü bir zamanda yaptırım uygulamamaya çağırdığını söyledi. AB liderleri de Biden’ın talimatlarına uydu, yaptırım kararı almadılar ve yaptırımları Haziran zirvesine ertelediler. . Türkiye’yi küçük düşüren bu habere ne Dışişleri ne de iktidar sözcülerinden bir tepki ya da yalanlama geldi!

★ ★ ★

Kamuoyu, pudra şekeri komasına girdiği şu günlerde, “Neden İstanbul Sözleşmesi’nin ardından Montrö tartışması “diye sorgulayamıyor!..

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak; haftalık değerlendirme raporunda, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın hamlelerini ‘Türkiye’nin uluslararası alandaki bazı kazanımlarından, haklarından taviz verme hazırlıklarını içeren bir planın test adımı’ olarak vurguladı.

Erdoğan Toprak, şu soruları gündeme taşıdı;

-Bu adımla, milletin nabzını ölçme, tepkileri test ederek, bir sonraki çekilme kararlarının, uluslararası anlaşmalardan, kazanımlardan daha fazla taviz verme hazırlıklarının provasını mı yaptı? Erdoğan, başka hangi anlaşmalardan Türkiye’yi şahsi imzasıyla çekmenin hazırlığındadır?

-Nisan ayında başlayacak Kıbrıs müzakereleri öncesinde, İngiltere’nin hazırladığı planda Cenevre ve Zürih anlaşmalarıyla Türkiye’nin elde ettiği Kıbrıs’taki garantörlük hakkından vazgeçmesi de bu çekilme planları arasında yer almakta mıdır?

- Lozan anlaşmasıyla Türkiye’nin kazanılmış hakkı olan Ege’deki Yunan adalarının silahlandırılamayacağı ilkesinden de Cumhurbaşkanı imzasıyla vazgeçmek bu planlar arasında mıdır?

- Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi’nden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden de Türkiye’nin CB imzasıyla çekilmesi yapılan planlamada yer almakta mıdır?

- Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) çalışanların, işçilerin, işsizlerin, insanca çalışma koşullarını, haklarını, sendikalaşma ve örgütlenme özgürlüklerini içeren ILO sözleşmelerinden Cumhurbaşkanı imzasıyla çekilmek de bu karanlık planlar ve senaryolar arasında mıdır?

★ ★ ★

CHP’li Erdoğan Toprak alınmasın ama ben daha ayakları yere basan bir soruyu gündeme taşıyım;

- Halifelik ve hilafet ilanı karşılığında ilk olarak Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni pazarlık masasına yatırarak takasa mı giriliyor?..

Bu soruyu, deneyimli hukukçu, Yargıtay eski Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na sordum. Aldığım yanıt;

“-Hilafet de Montrö de Cumhuriyet’in kırmızı çizgileri olan, değiştirilemez nitelikteki Anayasa’nın ilk dört maddesi içinde kalan, bu nedenle iktidarın bu konuda adım atamayacağı alanlardır.-

Anayasanın değiştirilemez hükümleri demek, bu kapsam içindeki konularda mevcut yasama organı yani TBMM’nin, mevcut yürütme organı yani Cumhurbaşkanı’nın asla yetkili olmadığı, aykırı iş ve işlemler yapamayacağı alanlar demektir.

-Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Cumhuriyet’in kırmızı çizgilerindendir.

Türkiye’nin egemenlik yetkisi ile doğrudan ilgilidir. Bu durum Anayasa’nın değiştirilemez nitelikteki başlangıç hükmü ve 2’nci maddesi kapsamında kalmaktadır. Bu hükümleri değiştirmekte yasama yetkisini kullanan TBMM ve yürütme yetkisini kullanan Cumhurbaşkanı’nın yetkisinin dışındadır.

-AKP hükümetlerinin geçmişte önce bir tartışma yaratıp daha sonra adım adım ilerlediklerini görünce, burada da yaratılan tartışmayı masum bir tartışma olarak nitelemek söz konusu değil.

Bu sözleşmenin feshedileceği konusu, sözleşmeye taraf ülkeler arasında yeni bir gündem maddesi konusu haline getirilmekte, buna zemin hazırlanmaktadır.”

Ömer Faruk Eminağaoğlu da kusura bakmasın!..

Ortada Anayasa mı kaldı!..

Ortada Anayasa’yı, hukuk devletini sonuna kadar savunan, ona tam olarak uyan kaç kişi ve kurum kaldı!..

Mülkün temeli dinamitlenip çökertileli yıllar oldu!..

Güçler ayrılığı suyunu çekip pilav oldu!..

Mezar taşına gidip de bir zahmet bakıverin;

“D:29.10.1923 -Ö:16.04.2017 Ruhuna Fatiha” yazıyor !..

★ ★ ★

Ulu Tanrı,  tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar.  Mekanları cennet olsun.