Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Her minbere çıkan iyi bir Müslüman olabilir mi?..

İslam’da kurban geleneğinin Hz. İbrahim’den geldiği kabul edilir...

Yaşanmış olduğu kabul edildiği için olayı, (Ya da öyküyü) bildiğinizi sanıyorum...

O nedenle uzun uzun anlatmayacağım...

Bayramın ilk gününü, Bektaşi fıkraları ile, az sonra okuyacağınız bir “Kurban Bayramı” fıkrasına ayırdım...



Bir Kurban Bayramı sabahı...

Cami tıklım tıklım dolu...

İmam minberde vaaz veriyor...

O sırada iri yarı genç bir adam elinde bıçakla içeri girip haykırıyor:

“İçinizde iyi bir Müslüman var mı?..”

Hiç kimsede tık yok...

Hiç kimse “İyi bir Müslüman” olduğunu söyleyemiyor yani...

Yaşlı bir amca oturduğu yerden sesleniyor:

“Ben varım evladım, iyi bir Müslüman sayarım kendimi...”.

Genç adam elinde bıçakla yaşlı amcanın yanına gidiyor...

Kolundan tutup amcayı kaldırıyor ve götürüyor...

Camiden çıkınca da amcaya teşekkür ediyor...

“Usulüne göre kurban kesecek hiç kimse bulamadım amca, senden ricam al şu bıçağı da benim kurbanımı mundar etmeden kesiver...” .

Yaşlı amca kurbanlık koçun gözlerini bağladıktan ve kurban duasını da okuduktan sonra vuruyor bıçağı hayvanın boynuna...

Biraz sonra yoruluyor...

“Evladım benden bu kadar... Sen en iyisi mi gidiver camiye de daha genç ve güçlü birini bul...”.

Genç adam, ucundan kan damlayan bıçakla yeniden camiye gidiyor...

“Daha başka iyi bir Müslüman var mı içinizde?...”.

Bütün başlar o anda minberde hutbe okumakta olan İmam’a dönüyor...

İmam, gözlerini devirmiş kendisine bakan cemaati azarlıyor:

“Ne bakıyorsunuz öyle yahu?.. İki rekat namaz kıldırdım diye iyi Müslüman mı oldum yani?..”.



Herkese iyi bayramlar...

Umarım küsler barışır...

Umarım, siyasi düşünceleri farklı diye birbirlerine düşman olmuş yakın akrabalar ve eski arkadaşlar kucaklaşır...

ÜÇ AYLAR BİN AYDAN HAYIRLI MI?..


Bektaşi kökenli olduğumuz için midir nedir evimizde Bektaşilik üzerine çok espriler yapılır, fıkralar anlatılırdı...

Bunlardan hiç unutmadığım birkaç tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum ama...

Önce, İslam kültürü içinde çok önemli yer tutan ve “Üç Aylar” olarak bilinen “Recep, Şaban ve Ramazan” aylarından kısaca söz edeyim...



İslam inancına göre üç aylar bin aydan daha hayırlıdır...

Eğer bir Müslüman üç aylarda oruç tutarsa, bin ay oruç tutmuş kadar sevap kazanır...

Rahmetli babaanneciğim ve Allah sağlıklı ömürler versin anneciğim üç ayların ilk ikisi olan Recep ve Şaban aylarında da oruç tutarlardı...



Halen, daha önce hiç duymadığımız, kendinin de anlatmadığı Bektaşi fıkraları anlatır anneciğim...

Sorduğumuzda da “Çocukluğumda babamdan dinlemiştim aklımda kalmış” der gülümseyerek...

Çocuk yaşlarımda dinlediğim fıkralardan birkaçını geçen sabah kahvaltıda bir kez daha anlattı...

İncilay’ın çok hoşuna gitti...

“Bunları okurlarınla ve izleyicilerinle paylaşsana” dedi...

Emir büyük yerden olunca bana emri yerine getirmek düştü...

HOPTİRİ BAYRAM...


Bektaşi’ye “Üç aylar nedir anlatsana” demişler...

“Recep, Şaban” demiş, kısaca duraklamış...

Sonra devam etmiş:

“Hoptiri Bayram...”.



Aynı Bektaşi’ye sormuşlar:

“İçki içer misin?..”

“Akşamdaaaannnn akşamaaaa” demiş uzatarak...

“Namaz kılar mısın?..”

“Bayramdan bayrama... Bayramdan bayrama” diye söylenmiş hızlı hızlı...

Bİ GÜN EKSİK TUTMUŞ...


Ramazan’ın son iftar sofrasında herkese, kaç gün oruç tuttuğu soruluyormuş...

Kimileri üç ayların her gününde oruç tuttuğunu, kimileri ise sadece Ramazan ayında oruçlu olduğunu söylemiş...

Sıra, masadaki “En yaşlı” amcaya geldiğinde “Allah günahlarımı affetsin ama ben sadece bi gün tutabildim” demiş...

Hemen yanında oturan Bektaşi’ye sormuşlar:

“Kaç gün oruç tuttun erenler?..”

Yanındaki yaşlı amcayı göstermiş:

“Pîrimden bi gün eksik...”...

Bİ GİDERSE GERİ GELEMEZ...


Sıcak bir Ramazan günü...

Bektaşi dedesi güneşin altında orak biçiyor...

İçi yanmış sıcaktan...

Hemen ağaç altına yürüyüp testiyi almış, başına dikmiş...

Lıkır lıkır lıkır...

O sırada yanından geçen softa görmüş Bektaşi’yi?..

“Bre zındık” demiş... “Bu mübarek günde utanmaz mısın ki dikmişsin testiyi kafaya su içersin?”...

Bektaşi, sol elinin tersiyle ağzının kenarlarından süzülen suyu sildikten sonra gülümsemiş:

“Bre softa” diye seslenmiş... “Ramazan bu yıl gider önümüzdeki yıl yine gelir ama... Bu fakir bi giderse bi daha hiç gelemez...”...