Korkusuz

Hepsi aynı

Hepsi aynı
Tam olmamakla birlikte, 15 Temmuz’un 4. yıldönümünü de atlattığımıza göre artık gündelik işlerimize dönebiliriz.

Hem de ortaya karışık konulara.

Arap coğrafyasının her yerinde kendine göre ‘iş’ bulan AKP iktidarı, Balkanların da ‘işini’ bitirince artık rahatlıkla Kafkaslar’a bakabilir.

Orası da Osmanlı yadigarı!

Durduk yerde alevlenen Ermenistan-Azerbaycan kavgası işte böyle bir konu.

Ama bu kez hikaye farklı.

Nüfus bakımından Azerbaycan’ın üçte biri kadar olan Ermenistan 1991-1993 döneminde Azerbaycan’ın ortasında özerk konumda olan Karabağ bölgesini ve çevresindeki 7 Azeri kasabasını işgal etti.

Yani yaklaşık 30 yıl önce.

Ekim 1991’de Türki cumhuriyetlerin liderlerini Ankara’da ağırlayan rahmetli Özal “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar Türk-İslam sentezi” dedi ama Karabağ’ı kurtaramadı.

Türkiye, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Azerbaycan.

Kafkaslardaki Müslümanlarla yaklaşık 200 milyona karşı 3 milyon Ermeni.

Hiçbir şey yapamadılar.

Konu farklılığına rağmen biraz da Filistin hikayesine benziyor.

350 milyon Arap nüfusuna karşı 6 milyon İsrailli Yahudi.

Ermenistan’ın arkasında İsrail gibi Yahudi lobileri de yok.

Peki 1.7 milyar Müslüman ne işe yarıyor?

Onlar birbirini boğazlamakla meşgul.

Her yerde türlü türlü Müslümanlar birbirini eziyor, zulüm ediyor, sömürüyor, tecavüz ediyor, aşağılıyor, işkence yapıyor bazen de boğaz kesiyorlar.

Ilımlı, yumuşak ya da radikal fark etmez.

50 kadar Müslüman ülkenin ezici çoğunluğunda demokrasi, insan hakları ve özgürlükler yok ama diktatörler çok.

Başka!

Yoksulluk, cehalet ve bağnaz din sömürüsü herkesin ortak derdi.

Başka!

Kuru hamaset, yani palavra.

Vatan-millet, din-iman sonra da üstünlük taslama numarası.

Bu coğrafyanın hemen hemen tüm savaşlarını izledim.

Hatırlıyorum da sekiz yıl süren Irak-İran Savaşı’nda her iki cepheye gitmiştim.

İranlılar “Allah Allah” diye saldırırken, Iraklılar “Allah-ü Ekber” diye bağırıyordu.

Cennette yer kapmak için yarışıyor gibilerdi.

Sözde İslam Devleti’ni kurmak için dünyanın dört bir yanından Suriye’ye giden iki yüz bin kadar ruh hastasının kafa keserken ya da kadınlara tecavüz ederken yaptığı gibi.

Dönelim konumuza...

Karabağ savaşına giden ilk gazeteci bendim.

Birçok yerde Azeriler bırakıp kaçtığı için, Ermeniler neredeyse hiç savaşmadan her yeri ele geçirdi.

Azerilerin yanında hiç kimse yoktu ama Ermenilerin arkasında Hıristiyan dünyası vardı.

Şimdi de öyle.

Tanımı hiç önemli değil ama herkesin bilinç altında 1915 olayları var.

Türkiye’nin haklı olarak Azerbaycan’a arka çıkması bazıları tarafından bu bilinç altındaki hikayelere bağlantı kuruluyor.

Ama Türki cumhuriyetlerden çıt yok.

Kıbrıs konusunda da öyleler.

ABD’den korktukları için, hiçbiri KKTC’yi tanımıyor, ilişki kurmuyor ama çoğunun vatandaşı binlerce insan KKTC’de çalışıp para kazanıyor.

Eski Sovyetler Birliği’nin ülkeleri olarak hepsi hâlâ Rusya’dan çekinirler.

Azerbaycan gibi bazılarının İsrail ile de çok yoğun ilişkisi var.

Özellikle askeri ve istihbarat alanlarında.

Hedef İran.

Azeri birçok Yahudi iş insanı; Azerbaycan, İsrail ve Rusya vatandaşı.

Her üç ülkede çok etkililer.

Bazen de ABD’de.

Onun için “Paranın dini, imanı ve milliyeti yok” demişler.

Onun için dünyada ‘yolsuzluk’ diye bir söylem ve eylem var.

Yolsuzluğun bin bir çeşidi var.

Yolsuzluğun panzehri demokrasi, yani şeffaflık.

Konumuz olduğu için örneğin Azerbaycan’da yolsuzluk hikayelerinin sınırı yok.

Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, eşi Mihriban’ı kendine yardımcı olarak atamıştı.

Petrol zengini ülkede paraların nerelere gittiği belli değil.

Azerbaycan dostu birçok ülkede olduğu gibi!

Onun için Karabağ sorunu sittin (altmış) sene çözülmez.

Tıpkı Kıbrıs ve Filistin gibi.

Zavallı Müslüman halklar!

Palavralarla uyutuluyorlar, palavradan ölüyorlar.

Tek tesellileri cennet!

O da olmazsa yazık olacak.