Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Hem Perinçek’e oy verme hem sistemine özen...

Dincilik, mezhepçilik ve ırkçılık...

İnsanlığın üç büyük felaketi...

Uluslararası uzlaşmazlığın temel sebeplerinde işte bu üç kurum kullanılır...



Ülkelerini yönetmekten aciz politikacılar zora düştüklerindeve dış düşmanlar yaratırlar...

Ekonomi berbat ise suçlu veya hatalı kendileri değil; dış güçlerdir...

Ve hemen din ve ırk devreye sokulur; hamasi nutuklar atılır...

Elde kutsal kitap mabetlere doğru yürüyüşler yapılır...

Toplu ibadetler ve dinsel ayinlerde görüntüler verilir...

Bu arada kaynak tükenmişse, gümrük vergileri yükseltilir...

Böylece...

Elin gavuruna (!) karşı yerli ve milli sanayiciyi korunur...

Oysa...

Yükseltilen gümrük vergileri içeride enflasyonu ve hayat pahalılığını arttırır...

Canı yanan, dar gelirli halk olur...



Canlarım benim...

Rekabeti ve Robert Malthus’un eskimeyen Karşılaştırmalı Maliyetler Teorisi’ni öğrenmeliyiz...

Bu ikisini öğrenemez, içeri kapanırsak, Kuzey Kore’den farkımız kalmaz...

Kuzey Kore sistemini seviyorsanız eğer...

Siz ey 55 milyon seçmen...

Perinçek’e sadece 110 bin oy vermeye utanmıyor musunuz?..

İKTİDAR = DEVLET Mİ?..


Amerika, Saddamik değil, demokratik bir Türkiye istiyor/du ve Amerika’ya her fırsatta hot zot edenlerin buna karşı duracak güçleri yok/tu.

O halde yol yakınken inattan vazgeçerek Türkiye’yi demokratikleştirmek ve dünyada saygın yerini almasını sağlamak gerekiyor/du. Bunun ilk şartı önce kendimiz, sonra savaştıklarımızla barışmak ve topyekûn bir silkinme sağlayarak yukarılara fırlamak/tı.

Enflasyon ancak böyle önlenir. Kalkınma ancak böyle sağlanır. Bağımsızlığa ulaşmanın yolu tam demokrat olmaktan geçiyor/du.



Az önce okuduklarınızı ben yazmadım...

Bu yazı, 5 Aralık 1997 tarihli Hürriyet’te yayımlandı...

İmza merhum Yavuz Gökmen’e ait...



Yavuz o yazıyı yazdığında devlet ve iktidar partileri (ANAP, DSP, CHP) silah zoruyla iktidardan düşürdükleri muhalefet partilerine (RP – DYP) siyaset yapmayı bile yasaklayacaklardı neredeyse...

Ve bugün...

O süreçte iktidarın ve devletin zulmü altında inleyen RP’nin torunu AKP, muhalefete karşı devletin gücünü kullanıyor ne yazık ki?..


SİZE NE KARDEŞİM...


Türkiye’nin “en pahalı” tatil beldesi Türkbükü’nde bir otel işletmecisi, 2 şezlong için günlük 1000, aylık ise 24 bin TL fiyat belirlemiş...

Böyle bir şey olur muymuş?..



Size ne kardeşim...

Fiyat kontrol komitesi zabiti misiniz siz?..

Parayı alan razı, parayı veren razı ise...

Ortada yasa dışı bir durum da yoksa (Ki yok)...

Size ne?..

Parayı ödeyen sizden çalıp da mı ödüyor o parayı?..



Talep varsa...

Fiyat, arzla talebin kesiştiği noktada oluşacaktır...

Talep yoksa...

Otel sahibi talep görünceye kadar fiyatı aşağı çekecektir...



Siz fiyata değil, fatura kesilip kesilmediğine bakın...

Otel sahibi vergisini ödüyorsa bu fiyatı alkışlayın...

Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır çünkü...

ALKIŞLAR ONUN İÇİN...


Neslihan Atagül Doğulu, yeni yayına başlayan online dergisi “Hadsiz” için, eşi Kadir Doğulu ile bir röportaj yapmış...

Çok hoşuma gitti...



Bir kadın kocasıyla, bir adam karısıyla söyleşi de yapabilmeli...

Ortak da olabilmeli (Ki başarılı örnekleri çok)...

Bir kurumda üst düzey yetkiliyse onu yardımcısı veya bir başka departmanda görevlendirebilmeli de...



Canlarım benim...

Görev verilen kadın ya da erkek başaramayacaksa zaten kaybeden görevlendiren olacaktır...

Kendisi başarmış bir kadın ya da erkek, eşinin başarısız olacağını bile bile neden çok değerli bir göreve tayin etsin?..

Neslihan kocasıyla yapacağı söyleşinin hem de ilk sayıda etkili olacağını düşünmese niçin kendini riske atsın?..



Alkışlar Neslihan Atagül Doğulu için...

ENFLASYON KÖTÜ...


Mayıs ayında da enflasyon tek haneye düşmedi...

Önümüzde enflasyonu (Bir süre için) tek haneye düşürebilecek 3 ay var... Sonrası yine yükseliş...



İşin can yakan tarafı ise ihracatın bir yıl öncesine göre yüzde 40 düştüğü bir ayda enflasyonun yükselmesi... İhracatın yüzde 40 düşmesi demek, yurt içinde mal ve hizmet arzının yüzde 40 artması demek... Bir yanda sokakların boş, mağazaların kapalı olması...

Diğer yanda yüzde 40 düşen ihracata rağmen enflasyonun hız kesmeyişi...



“İyi şeyler oluyor” demeyi çok istiyorum ama...

Diyemiyorum çünkü...

Çok kötü şeyler oluyor ülkemde...