Korkusuz

Havuç-Sopa ilişkisi

Havuç-Sopa ilişkisi
Önceki akşam Başkan Biden’ın Dışişleri Bakanı Antony Blinken’la ilk basın toplantısını izledim.

Öncelikli konu İran.

Blinken; Trump’ın çekildiği Nükleer Anlaşma’ya geri döneceklerini söyledi ama tipik bir Cowboy edasıyla: “Önce İran dönsün” dedi.

Dün Tahran’dan yanıt geldi:

“Önce siz çekildiğinize göre siz dönerseniz biz de döneriz” denildi.

Yani ABD dönerse İran kendiliğinden dönmüş olacak.

Bu numarasıyla Tahran’a yarım havuç gösteren Blinken “İran’la konuşmamız gereken başka bir çok konumuz var” diyerek  beyzbol sopasını göstermeyi ihmal etmedi.

Humeyni Devrimi’nden bu yana kırk yıldır Amerikan tehditleriyle yaşamaya alışmış İran’ın bu sopalardan korkmayacağını bilmesi gereken Blinken’in önümüzdeki dönemde çoğu zamanını bu işe ayıracağı kesin.

Çünkü İran bölgeyle ilgili tüm Amerikan denklemlerinin en önemli unsuru konumunda.

En az Türkiye kadar.

Türkiye’nin Suriye, Libya, Somali ve Katar’da askeri var İran’ın ise Suriye, Yemen ve Lübnan’da çok büyük etkinliği var.

Bu son üç ülke İsrail’in en çok korktuğu ülkeler çünkü Yemen Kızıl Deniz’in Güney girişini kontrol ediyor, Suriye ve Lübnan’da ise İsrail’in korkulu rüyası Hizbullah var.

Irak’ı da unutmayalım.

İran yüzbinlerce Şii militan üzerinden bu ülkede çok etkili, Türkiye ise PKK gerekçesiyle Kuzey’de askeri varlığını artırıyor.

Ankara’nın Barzani, Tahran’ın ise Talabani’ciler ile arası iyi.

Türkmenler’in yarışı Sünni, geri kalanları Şii.

Blinken bölge ile ilgili olası tüm plan ve projelerinde kesin bu verileri gözönünde bulunduracaktır.

Coğrafyanın en önemli iki ülkesi:

Sünni Türkiye ve komşusu Şii İran.

Batı’da Müslüman Kardeşler’in doğduğu Mısır var.

Hepsinin ortasında İsrail var.

İsrail medyasına göre basın toplantısından önce Blinken, İsrail Dışişleri Bakanı Gabi Ashkenazi’i aramış ve “Her koşulda yanınızdayız” demiş.

Dediği için Blinken; Trump’ın BAE’ya satma kararı aldığı F-45 uçakları anlaşmasını askıya aldıklarını açıkladı. Gaza gelmişken beş yıldır Yemen’e saldıran Suudi’lere de silah satışlarını askıya aldıklarını açıkladı ama İsrail’in Körfez ülkeleriyle imzaladığı barış anlaşmalarına tam destek verdi ve ülkesinin İsrail’in en büyük dostu olduğunu söyledi.

Döndü dolaştı işi İsrail’e bağladı.

İsrailli yetkililer ise son günlerde İran’ın atom bombası yapmasına izin vermeyeceklerini ve gerektiğinde nükleer tesislerini bombalayacaklarını söylüyorlar.

İranlılar da “Böyle bir şeye kalkışırsanız biz de İsrail’in bir çok kentini yerlebir ederiz” diyorlar.

Anlaşılan önümüzdeki dönemin en önemli konusu İsrail bağlamında İran ve bölgesel Kürt sorunu bağlamında Türkiye olacak.

Türkiye ve Erdoğan hakkında olumlu yaklaşım içinde olmadıkları bilinen Başkan Biden, Bakanı Blinken ve Ortadoğu ve Kuzey Afrika Temsilcisi McGurk yakında harekete geçerler.

Suriye üzerinden.

Daha açıkçası PYD/YPG konusunda.

Havuç-Sopa taktiğiyle.

İlk sinyal AB’den geldi.

“Ankara’dan gelen olumlu mesajlardan sonra Türkiye’ye yaptırım uygulamayı düşünmüyoruz” diyen AB’den sonra Biden, Ege ve Kıbrıs konusunda Erdoğan’la olumlu bir diyalog (havuç) başlatabilir ama karşılığında Suriye’de sertleşebilir (sopa).

Patronu Obama’nın “beyzbol sopası diplomasi”den hoşlandığı anlaşılan Biden, ABD’nin Fırat’ın doğusunda mevzi kazanması için Ankara’nın Fırat’ın batısında ve İdlib’te kalmasına göz yumabilir (havuç) hatta teşvik edebilir.

Biden bununla Ankara’nın Astana ve Soçi süreçlerinde dostu olan Rusya ve İran ile olan ilişkisini sarsmayı da hedefleyebilir.

Sonuçta Biden’ın en büyük düşmanı Rusya’dır ve Rusya’yı sıkıştırmak için Washington’un Ankara’ya ihtiyacı var.

Kafkaslar’da, Karadeniz’de, Orta Asya’da ve tabi ki İslam Coğrafyası’nın tümünde.

Yani BOP ülkelerinde.

Tam da ortasında İslamcı bir AKP’nin İslamlaştırmaya çalıştığı ülke Türkiye var.

Obama’nın ‘Beyzbol Sopası’ ve Trump’ın ‘Twitter ve Mektup’ sopalarından sonra yakında Biden’ın fantezilerini göreceğiz.

Neyse ki; şimdi havuç mevsimi!