HASTA DOKTOR!

Yani bağırsak ameliyatı yapıyordu.
Bu alanda Türkiye’nin en iyi 3 hocasından biri olarak gösteriliyordu.
Çapa’dan mezun, Çapa’dan ihtisaslıydı.
Şöhreti yurt dışına taşmıştı.
Hocaların hocası rahmetli Prof. Kaya Çilingiroğlu, onun için “büyük cerrah” demişti.
“Ama tek defosu Galatasaraylı olması” diye de takılırdı.
(Rahmetli Kaya hoca, Çapa Cerrahi’deki Trabzonspor hakimiyetini sağlayan hocalardan biriydi.)
★★★
Dursun Buğra Hoca, vizitlere her gün aynı dakikada girmesi, reçeteyi dolmakalemle yazması ve giyim kuşamına gösterdiği özen ile efsane olmuştu.
Kösele ayakkabılar... Her gün boyalı...
Erkek asistanlar günde iki kez sakal traşlı...
Ama elbette büyük şöhreti kolorektal cerrahi de yaptığı ‘şahane’ ameliyatlardı.
‘Şiir’ gibi ameliyatlar yaptığı kulaktan kulağa yayılmıştı.
★★★
Ama bu kez hayatının en zor ameliyatına girecekti.
Ameliyat masasına yatacak kişi ülkenin Başbakanıydı.
Üstelik belki de tarihimizin en netameli döneminden geçen bir başbakandı.
Dershane krizi patlamış ve birkaç yıl içinde kanlı bir terör örgütüne dönüşecek cemaat mensupları her tarafı sarmışlardı.
Dershane restleşmesinden sonra her gün yeni bir hamleyle cevap veriyorlardı.
Erdoğan’la dostluk günleri bitmiş onu devirmek için fırsat kolluyorlardı.
İşte böylesi bir ortamda Başbakan Erdoğan’ın sindirim sisteminde yaşanan problem hızlıca ameliyat kararını aldırmıştı.
Başbakanın yakın dostları ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ dahil pek çok hekim alarme oldu.
Peki ameliyatı kim yapacaktı?
Herkes tek isim önerdi.
Prof. Dr. Dursun Buğra!
★★★
Prof. Buğra, Çapa’dan eski bir hocasını aradı.
Heyecanını onunla paylaştı.
“Ya işler ters giderse hocam?”
Hocası “Hayır Dursun, vatandaşı nasıl ameliyat ediyorsan başbakanı da öyle edeceksin, dedi. Meraklanma her şey yolunda gidecek.”
Erdoğan eskiden tanıdığı ve güvendiği bir doktorun da ameliyatına girmesini ve refakat etmesini istedi.
Rize’den hemşerisi olan ve annesi Tenzile Hanım’ın da tedavisini yürüten Prof. Hasan Taşçı! Prof. Taşçı’nın da ameliyata refakat edecek olması Dursun Hoca’yı rahatlatmıştı.
Olası bir terslik durumunda olayın nasıl geliştiğine tanıklık edebilecekti.
★★★
Marmara Tıp Fakültesi Hastanesi’nin 5. katı kapatıldı. Özel güvenlik tedbirleri alındı. Hastanede kuş uçurtulmuyordu. Dursun Hoca ekibiyle bir toplantı yaptı.
Ameliyatın asistanlığını ise Doçent Emre Balık yapacaktı.
Emre ‘kimi ameliyat ediyoruz?’ diye hocasına soramadı.
Belli ki VIP bir hastaydı.
Cerrahideki hiyerarşik disiplin, askeriyeden bile fazladır.
Hele ki Çapa cerrahi ekolünden geliyorsanız.
Hocanız izin vermeden soru bile soramazsınız...
Emre de sormadı, yeşilleri giydi...
Yıkandı...
Ameliyat masasında yeşillerin altındaki VIP hastanın kim olduğunu bilmiyordu.
Hocası kısa bir breef verdi. Nasıl bir ameliyat yapacaklarını anlattı.
Başladılar...
★★★
‘Şiir’ gibi ameliyat oldu.
Aradan tam 9 yıl geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan o günden sonra sağlığına kavuştu.
Dursun Buğra Hoca ise o ameliyattan bu yana hiç konuşmadı.
Hatta birkaç küçük haber dışında ameliyatı onun yaptığını bilen de olmadı.
★★★
Hatta.
Erdoğan’ın “Osman Kavala denen kişinin karısı” diyerek yüklendiği Prof. Ayşe Buğra onun öz amcasının kızıydı.
Bir günden bir güne o konuya girmek, ricacı olmak aklına bile gelmedi.
Dursun Buğra Hoca, doktor - hasta ilişkisine sonuna sadık bir hocaydı.
İster sıradan vatandaş olsun isterse cumhurbaşkanı...
★★★
Önceki gün...
Cumhurbaşkanı’nın sağlığına ilişkin dedikodular arttığında.
Muhtemelen yurt dışında kaçak yaşayan...
Fetöcü bir doktor.
Aslında doktor demek haksızlık olur... İsminin başında dr. yazan bir doktorumsu...
Yurt dışından ayrıntılı teşhis koyuyordu twitterda...
Ameliyat olalı şu kadar olmuş... Şu kadar yaşamış... Başka organlara sıçraması olağanmış... Yakında ölmesi muhtemelmiş.
Rezilliğe bakar mısınız?
Kin ve nefret gözünü kör etmiş...
Ne meslek bırakmış ne de etik...
Sıralı twitler atıyor.
Ölsün diye dua ediyor.
★★★
Senin Dursun Buğra hoca gibi “büyük doktor” olmanı zaten beklemiyoruz.
Sen Hipokrat yeminine sadık sıradan bir doktor bile değilsin.
Çünkü...
Doktor olmak için önce “insan” olmak gerekir.