Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Harika bir benzetme...

Demokrasi tarihimizin en özgürlükçü...

Kuvvetler Ayrılığı ilkesine bağlılıkta:

En samimi Meclis eski Başkanlarından Hüsamettin Cindoruk ile:

Bayramın ilk günü, çok eğlenceli bir telefon görüşmesi yaptık...



“Eğlenceli” diyorum zira...

Cindoruk eğlenceli bir politikacıdır...

Mizahı sever...

Ve...

Kırıp dökmeden:

Mizah yapar...

Bugünlük...

Telefon görüşmemizden sadece çok tuttuğum bir esprisini sizlerle paylaşmak istiyorum...



Sohbetimizin bir yerinde...

Bakın ne dedi:

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Büyük Millet Meclisi kurdu... Memleketin her yerinde meclis tarafından yapılmış ondan fazla kongre var...”.



Daha sonra...

2017 referandumu ile kabul edilen yeni sistemin abukluğunu anlatabilmek için şunları söyledi:

“Meclis yani Yasama Organı artık, bizzat kurduğu Devlet’in sahibi değil... Yani, kanun yapan değil, Cumhurbaşkanı’nın yürürlüğe soktuğu Kanun Hükmünde Kararnameleri onaylayan bir kurum haline geldi...”

Ve espriyi patlattı:

“Bu yeni model Etiyopya (Habeşistan) tipi başkanlık sistemi çünkü bu sistem dünyada sadece Etiyopya’da var...”.



Cindoruk’un bu benzetmesini çok tuttum...

Yazılarımda ve konuşmalarımda kullanma izni de aldım...

[caption id="attachment_366109" align="alignnone" width="600"] Cindoruk[/caption]



Hatırlayacaksınız...

Hemen her videomu:

“Enseyi karartmayın” diye bitiriyorum...

Bu umut verici kısacık cümleyi de:

Çetin Altan ustadan ödünç almıştım...

Çok tuttu...

Çünkü son günlerde çok fazla kullanılıyor...



Bundan sonra:

“Etiyopya Modeli Cumhurbaşkanlığı Sistemi” diyeceğim...

Muhaliflere de öneririm:

Sistemi eleştirebilecek en güzel tanım bu...

Neden


Çok ilginç...

“İkinci Reza Zarrab” olarak tanımlanan Sezgin Baran Korkmaz...

Tam da 15 Temmuz günü...

ABD tarafından:

Teslim alınacak...



Acaba...

Neden:

15 Temmuz?

Bunlar gazeteciyse...


Sedat Peker’in:

“Mesut Yılmaz, kumarhanede darp edildiğine ilişkin görüntüleri medyaya servis edilmesin diye araya akrabam Mehmet Cengiz’i soktu, iki taksitte 5 milyon dolar aldım, tahliye edildim... Ertuğrul Özkök de bu uzlaşmadan 100 bin dolar avanta aldı” dediği iddia edildi...

[caption id="attachment_366110" align="alignnone" width="600"] Peker[/caption]



Peki...

Peker, Ertuğrul’la ilgili böyle bir iddiada bulundu mu?..

Hayır...



Nitekim Peker:

“Hürriyet’te bir açıklamamın yayımlanmasını istedim ‘haber olarak değil, ilân olarak yayımlayabiliriz’ dediler ben de Hürriyet’e 100 bin dolar verdim” dediğini açıkladı...

Ama...



“Peker, Özkök’e 100 bin dolar verdi” şeklinde hayasızca haber yapanlar...

Sedat Peker’in:

“Ertuğrul Özkök’e de 100 bin dolar verdim’ demedim” açıklamasını yayımlamadılar...



Ve canlarım...

Bu ikiyüzlü yaratıklara...

Hem bazı kamuoyu...

Hem de kendileri:

“Gazeteci” diyor...



Bunlar gazeteciyse...

Gerçekten temiz ahlâklı gazeteciler: Birer peygamber olarak tanımlanmalı...

Karakter suikastları


Canlarım...

Başkalarının Ertuğrul Özkök için ne yazdıklarıyla hiç ilgilenmedim...

Ama...

Sevdiğim...

Değer verdiğim...

“Kardeş” gibi gördüğüm Fatih Altaylı da aynı iftirayı haber yapınca:

Üzüldüm...





Kabul canlarım...

Fatih:

Ertuğrul Özkök’ü çok eleştirdim, çok ağır yazılar yazdım hakkında ama Sedat Peker’in bahsettiği olayda adı geçen kişilerden prim aldığını hiç ama hiç zannetmiyorum” diye yazdı ama...

Cümlesini şöyle bitirdi:

“Ama Peker bunu da belgelerse.

Vah ki vah!”



Ve bir gün sonra...

Bu defa Fatih Altaylı aleyhinde bir iftira atıldı ortaya...

UBER’den para almış ve UBER’i koruyan iki yazı yazmıştı...



Peki...

Fatih, (Eğer yazdıysa ki yazmış da olabilir) iki yazı için UBER’den para almış olabilir mi?..

Asla...



Birincisi:

Ahlâkı öyle bir parayı almasına izin vermez...

İkincisi:

Fatih UBER’e:

“Gel şu ülkede hizmet ver de taksi plâkası baronlarının akılları başlarına gelsin” diyerek onlara para verecek kadar varlıklı biri...



Sözümün özü canlarım...

Ertuğrul Özkök:

Haber yapmak...

Ya da yapmamak için:

Haberin öznelerinden:

Para almaz...

Ama...

Bir o kadar eminim ki: Fatih de almaz...



Öyle çok üzülüyorum ki bu durumlara...

Çünkü...

Kendilerini:

“Gazeteci” olarak tanıtan pek çok ahlâk fukarası...

Bencil hesapları için:

Karakter suikastları yapıyor...

Şaka değil


Diyanet İşleri Başkanlığı yemekhanesinde ücretler personelin kademesine göre değişiyormuş...

İşçiler...

Müdürlerden daha pahalıya:

Yemek yiyormuş...



Bu haberi eğer T24’te okumasaydım...

“Şaka” der...

Güler geçerdim...



Yani...

Gülemedim çünkü...

Haber “şaka” değil...

Kanaatim o ki


AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen...

LDP Eski genel Başkanlarından Cem Toker’in Türkovac eleştirisine karşı hakaret etti...

Ve bakın ne dedi:

“Turkovac’ın etkili olabilmesi için kanın bozuk olmaması lazım...”.



Cem Toker, Şen’in bu hakaretine cevap verdi mi bilmiyorum...

Ama...

Bu sözü söyleyebilmek için...

“Kansız” olmak gerektiği:

Kanaatindeyim...

[caption id="attachment_366112" align="alignnone" width="600"] Toker[/caption]

Dünün tweeti


Uygur Kayahan

@Kayahanuygur

İslâm tarihi boyunca doktorluk mesleğini yapanlar genellikle gayrimüslimlerdi.

Hiçbir meslekleri olmayan, ticaret ve ganimet dışında bir şey bilmeyen yobaz halk bu insanları zımni görür ve kötü muamele ederdi.

Halk kültüründe doktor düşmanlığı buradan gelir.

Bu anlayış değişmeli.

Günün sözü


Kadın-erkek eşitliği, erkeklere nezaketsiz, düşüncesiz davranabilme hakkı vermemeli.

Nezaket, adap, incelik eşitliğin düşmanı değil bence...

Alin Ozinian