Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Halkı ve özgür dünyayı ikna etmeliler

Yandaki kutucuk içinde okuduklarınızı, Amin Maalouf’un “Uygarlıkların Batışı” isimli kitabının 39. sayfasından alıntıladım...

Nasır yerine “Erdoğan”, Mısır yerine “Türkiye”, Arap yerine “Türk” yazın hiç kimse yadırgamaz...

Bu gerçeğe de dayanarak, vicdan sahibi danışmanları ya da içlerinden birini, bu satırları AKP Genel Başkanı’na okuyup analizini yapmaya davet ediyorum...



YouTube kanalımda 1.5 yıldır bıkmadan usanmadan söylüyorum...

Türkiye’nin en kolay çözülecek sorunu ekonomik durgunluk ve işsizliktir...

Türkiye’nin en büyük ve ayaklarımıza pranga olan sorunu ise eksik ve özürlü demokrasidir...

Hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı ilkelerinin kaldırılıp çöpe atılma akıl dışılığıdır...

Ve...

Dış politikada sürekli tekrarlanan Osmanlı zihniyetidir...



Böyle olmasına sebep ise Amin Maalouf’un Nasır için yazdıklarıyla aynıdır...

Bu nedenle, Türkiye’yi yönetenler bilgilerini, deneyimlerini ve hatta en önemlisi, ideolojilerini güncellemeliler...

Artık ümmetçiliğin ya da milliyetçiliğin hiçbirimizin önceliği olmadığına halkı ve özgür dünyayı ikna etmeliler.



17 adası işgal edildiği halde sesini çıkarmayan bir ülkenin ordusunu, Libya’da ya da Suriye’de (İdlib) savaştırması; o ülkenin Nasır kafasıyla yönetildiğinin kanıtıdır...

İşte o Nasır kafası, Mısır’ı 1967 savaşlarına sokmuş ve İsrail karşısında 6 günde perişan olarak ateşkesi istemek zorunda kalmıştır...



Benden hatırlatması...

İsteyen bu yazdıklarıma öfkelenir...

İsteyen ders alır....

Nasır sürekli olarak Müslüman Kardeşler’den daha milliyetçi, milliyetçilerden ise daha radikal olduğunu gösterme ihtiyacı duyuyordu.

Mısır’ın tartışmasız lideri ve Arap kalabalıkların idolü olduktan sonra bile “kendinden daha Nasır” birisi tarafından geride bırakılabileceği fikrinden dehşete kapılıyordu.

Bir gün yumuşamakla suçlanacak endişesiyle istemediği bir savaşa sürüklendi ve bu savaşın hem kendisi hem de ona inanan ulus için ölümcül sonuçları oldu...

İŞ BULMA DUASI...


Sultan Uçar, 7 Şubat tarihli köşesinde anlatmıştı...

Okuyunca çok gülmüştüm...

Sultan’ın “kara mizah” haberi mealen şöyle idi...



İlayda Şamilgil isimli bir kızımız sıvılarda su oranını mıknatısla ölçen projesini TÜBİTAK’a gönderir...

Proje TÜBİTAK tarafından değerlendirmeye bile alınmaz...

İlayda, aynı proje İtalya’ya gönderir...

70 ülkeden 5000 fizikçi ile yarışan proje dünya birincisi olur...



Şimdi lütfen sıkı durun...

Aynı TÜBİTAK...

İmam hatip liseli Levent Akbaba’nın ayet okunduğunda 31 santim, okunmadığında ise sadece 13 santim büyüyen fasulye buluşunu ödüllendirir...



Atatürk Türkiye’sinin ne hale getirildiğinin binlerce örneğinden sadece biridir bu...

Ve bakın...

Bu da bir başkası...



Arama motoru Google’da her gün binlerce vatandaş “iş bulma duası” araması yapıyor...

İş bulma duası aramaları son beş yılda 2017’nin şubat ayında zirve yapmış.

YouTube’da en fazla izlenen iş bulma duası 4.9 milyon kez görüntülenmiş.

Yani...

Vatandaş Google’de “kısmet açma duası”, “evlilik duası” veya “aşık etme duası” aradığı kadar “iş bulma duası” aramalarına da ilgi gösteriyor...

Canlarım benim...

Bir millet düşünün...

Kendisini yarattığına inandığı Allah’a, oy vererek seçtiği hükümetten ve hükümetin atadığı partililer tarafından yönetilen İŞKUR’dan daha fazla güveniyor...

Bu millet seçiyor...

Bu milletin seçtikleri, ülkeyi yönetiyor...

Olan, bu iktidarı seçmeyen milyonlarca akıl ve vicdan sahibi yurttaşa oluyor...

BENİM CEVABIM ŞÖYLE...


Tabii ki ben ülkemin cumhurbaşkanının “yalan söylediği” iddialarına katılmam...

Ülkemin cumhurbaşkanının “yalan” söylediğini düşünmek bile istemem...

Çünkü...

Asıl itibar kaybını yaşayan halkım ve ülkem olur...

“Cumhurbaşkanı” nihayet seçilmiş bir politikacıdır...

Bugün var, yarın yoktur ama...

Bu halk, bu devlet sonsuza kadar ayakta kalacaktır, kalmalıdır...

Amaaaaa...

Bu, düne kadar en sıkı ve samimi(!) müttefikimiz olduğuna inandırıldığımız Rusya yetkililerinin açıklamalarını görmezden gelmemi gerektirmez...



Buyurun o halde...

17 adasını işgalden kurtaramayan, Yunanistan’ın askeri gücünden çekinen Türkiye, aylardır İdlib’deki Suriyeli selefi Müslümanları kurtarmaya çalışıyor...

Bölgeye asker yığıyor...

Son günlerde 15 şehit verdik...

Gerekçemiz neydi?..

“Rus ve Esad güçleri İdlib’de sivilleri katlediyor... Bir milyon Suriyeli canlarını kurtarmak için Türkiye sınırına ilerliyor”...



Rusya ordusunda görevli General Juravlev bir açıklama yaptı ve şöyle dedi:

“İdlib’in doğusunda yaşanan çatışmalar nedeniyle Suriye-Türkiye sınırına gitmek isteyen yüz binlerce sığınmacı olduğu bilgisi gerçeği yansıtmıyor. İdlib gerilimi azaltma bölgesindeki yaklaşık bir milyon sığınmacının sınıra gideceğine dair açıklamaları doğrulayan hiçbir fotoğraf, video veya başka bir belge bulunmuyor...”...



Açıkçası adam “Türkler yalan söylüyor” dedi...

Bu durumda dünya kamuoyu kime inanır?...

Bizimkilere mi, Ruslara mı?..