Korkusuz
Ümit Zileli

Günyüzü görmeyen iki milyon evladımız!

İç karartıcı bir başlık değil mi?

Ama tamamıyla doğru! Üstelik yalnızca günyüzü görmemek de değil; iş cinayetlerine kurban gitmeleri, psikolojilerinin intihara varacak derecede örselenmiş olması da cabası...

-Onlar, çocuk işçiler!

Önce dünyaya bakalım... Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun verdiği son bilgilere göre dünyada açlık, yoksulluk, “zorla çalıştırma” gibi nedenlerle tam 160 milyon çocuk, hem de en tehlikeli mesleklerde işbaşı yapıyor...

ILO, bu işgücü barbarlığını ortadan kaldırmak için, 2002’de 12 Haziran gününü Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü ilan etmişti. Sonrasında birçok ülkede çocuklara dair yasal düzenlemeler yapıldı...

Peki, Türkiye de ne oldu derseniz, tam tersi oldu! Bu iktidar, Çıraklık Yasası’yla çocuk işçiliği teşvik etmeye başladı. “Mesleki eğitim” adı altında çocukların ağır sanayi başta olmak üzere birçok alanda çalışmasının önü açıldı.

Birgün gazetesinin dün manşetinden verdiği habere göre, çocuklar okula gitmesi, oyun oynaması gereken yaşlarda çalıştırılıyor... Çalıştırılıyor, çünkü hem o çocuklar hem de aileleri büyük bir yoksulluğun altında eziliyor; ailelerin çocuklarını okula göndermesi bile bir lüks, bir eziyet olmaya çoktan başladı bile!

O çocuklar, sabahın köründen akşamın karanlığına dek üç kuruş paraya en ağır işlerde çalışıyorlar...

-Günyüzü görmüyorlar başlığını da bu yüzden koydum!

Ölen ölür kalan sağlar sömürülmeye devam!


Gelelim, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) 2022’de yayınladığı vahim ötesi rapora...

İSİG raporuna göre, Türkiye’de en az 2 milyon çocuk işçinin bulunduğu, bu sayının yaz aylarında 5 milyona yaklaştığı bilgisine yer verildi. İSİG’in verilerine göre çocukların yüzde 30,8’i tarım, yüzde 23,7’si sanayi, yüzde 45,5’i hizmet sektöründe, geri kalan yüzbinlerce çocuk ise sokakta, küçük ve orta ölçekli işletmelerde, ağır ve tehlikeli işlerde biteviye sömürülüyor! İşin çok daha vahim boyutuna bakalım:

-AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından 31 Mayıs 2023 tarihine kadar en az 868 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Verilere göre 2022 yılında 64 ve 2023 yılının ilk 5 ayında en az 11 çocuk iş cinayetine kurban gitti! Peki nasıl önlenecek bu “kurban verme” sistemi?

Önlenemeyecek! Çünkü, ülkenin çocuk işçilik ile mücadele edeceği yapısal bir politikası mevcut değil. Tersine bırakın önlemeyi artırır bir politika uygulanıyor, iyi mi! İSİG Meclisi’nden Gökhan Turan’a kulak verelim, bakın vahşetin temelini nasıl özetliyor:

-Ülkemizde çocukların sömürü düzeni her alanda maalesef kendini var ediyor. Özellikle 4+4+4 sistemine geçilmesi ve meslek liselerinin konumlandırılışı sonrası çocuk işçiliğinde büyük bir artış görebiliyoruz. Çocuklar tarım, sanayi, hizmet sektörlerinde çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu durum ise işveren açısından ucuz iş gücü, ebeveynler açısından eve giren ek gelir olduğu için maalesef yeteri kadar ses çıkartılamamış oluyor!

İşte işin püf noktası da bu: açlık ve yoksulluk...

TÜİK Masalları!


Haa, unutmadan, İSİG’in işçi çocuk rakamını “2 milyon, yazları 5 milyona çıkıyor” şeklinde raporlaştırırken, enflasyondan işsizliğe neredeyse tüm alanlarda “büyüklere masallar” anlatmakla ünlü TÜİK, işçi çocuk sayısını ne kadar verdi tahmin edin:

-720 bin!

Aradaki uçuruma bakar mısınız? TÜİK’in rakamları İSİG’in verdiğinin üçte birine bile ulaşmıyor. Yazları çalışan 5 milyon çocuk ise bu durumda Mars’ta çalışıyor olsa gerek! Evrensel kabul gören bir metinle devam edelim:

-Nedenleri ne olursa olsun çocukların erken yaşta çalıştırılmaları;  çocukların çocukluklarını yaşayamamalarına, eğitimden uzaklaşmalarına, fiziksel ve ruhsal gelişimlerinin olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır!

Altına imzamı atacağım bu metin, durumu gayet kibarca anlatmış; ben Türkçeye çevireyim:

-Küçücük yaşlarda en ağır işlerde çalıştırılan yoksul çocuklar, sonuçta okumayı, daha elverişli bir işte çalışmayı tamamen unutur... Tek yapabileceği işin, o an yaptığı iş olabileceğine inandırılır. Vahşi kapitalizmin, insanları gruplara ayırması, küçücük yaşta ailenin yoksulluğu nedeniyle çocuğun işe konulmasının ana nedeni de budur aslında...

Cem Karaca, o müthiş şarkısını da taa 70’li yıllarda bu nedenle yapmıştır zaten:

-İşçisin sen işçi kal!

Sosyal devleti teslim ettiğimiz kafa da tam bunun için seçilmiştir!