Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Güle güle güzel kardeşim, güle güle...

Dün, yazılarımı gazeteye gönderdikten sonra öğrendim onu kaybettiğimizi...

Kısacık bir taziye notu yazmayı ise:

Doğru bulmadım...

Çünkü...





Türkiye’mizin ender yetiştirdiği filozof sanatçılardan biriydi...

Ülkemizin:

Düşünen insanıydı yani...

Düşünen...

Ve...

Düşündüklerini söyleyen...

Kamuoyuyla paylaşan...

“Muktedirdir, yalakalık yaparsam bana iş verir” diye...

Aklının ucundan bile geçirmeyen...

İnsanlara güvenebilmek için kırmızı çizgisinin: “Atatürk’e saygı ve sevgi” olduğunu haykıran bir sanatçı...



Tabii ki İlhan İrem’den söz ediyorum...

Eşi Hansu İrem’in, Uğur Dündar’a telefonda söylediği gibi:

“Melek oldu...”.



Bakın ne diyordu şarkılarından birinde:

“Sensizliğin acısını

Sen nereden bileceksin?

Sen hiç sensiz kalmadın ki

Mevsimleri saymadın ki...”



Başınız sağ olsun Hansu Hanım...

Başımız sağ olsun...

İlhan’sızlığın acısını...

En çok siz duyacaksınız...

Siz yaşayacaksınız...

Allah sabır versin...



Bir başka şarkısında ise...

Şöyle diyordu:

“Konuşamıyorum

Konuşursam

Gözyaşlarım:

Beni boğacak

Biliyorum

Duyuyorum

Görüyorum

Konuşamıyorum...”



Oysa...

Hiç susmadı...

Hep konuştu...

Hep paylaştı düşüncelerini...

Endişelerini...



Güle güle güzel kardeşim...

Güle güle...

Gözleri kapalı


FED faizleri 75 baz puan arttırdı...

O zaten beklenen bir artıştı...



Önümüzdeki ay yapılacak FED guvernörler toplantısında...

100 baz puan faiz artışı daha:

Gelir mi?..



Gelebilir...

Ama...

O da fiyat artışlarını bir anda aşağı çekmez...



Çünkü canlarım...

Fiyat artışlarını faizleri yükselterek durdurmaya çalışmak:

Ateşi benzinle söndürmek gibidir...

Türkiye bunu 30 yıl denedi:

Olmadı...

Kısa bir süre oldu...

Durdu piyasalar...

Ama...

Sonunda yine patladı:

Fiyatlar...



Neden?..

Çünkü...

İktidarlar...

Arz-Talep yasasının sadece:

“Talep/para miktarı” yönünü gördüler...

Arz yönüne ise...

Gözlerini kapadılar...

Ey iktidar sahipleri


Canlarım...

Kimilerinizin “ukalâ” diyeceklerinizi bildiğim halde...

Kendi düşüncemi bir kez daha paylaşayım:



MB yarın faizleri 70 puan (7000 baz) arttırsın...

Bir süre fiyat artışları durur...

Ancak...

Piyasalar da durur...



Oysa canlarım...

Merkez Bankası’nın görevi sadece:

“Fiyat artışlarını önlemek” değil ki...

Banka’nın aslî sorumluluğu:

“Fiyat istikrarını sağlamak...”.

İcraatla kabahatin kardeş olduğunu kabullenip...

Ehemini mühimine tercih etmektir...



Ehem olan nedir?..

Öncelikle:

Mevcut üretim kapasitesini arttıracak tedbirleri almak...

İstihdamı...

Ve haliyle:

Üretimi arttırmaktır...



Tabii ki:

“Art ey üretim” demekle üretim artmaz...

Ama...

“Düş ey faiz” deyince de:

Yatırımlar artmaz...



Ey iktidar sahipleri!..

Ya bırakın...

Her şeyi:

Piyasa halletsin...

Ya da...

Müdahale edecekseniz eğer...

Damardan edin...

Vahşetin sorumluları


Henüz Freud ortada yokken...

Bir Afrikalı ihtiyar şöyle dedi:

“Köyü tarafından sevilmeyen çocuk, sonunda o sevgi sıcaklığını hissetmek için köyünü yakar...“.



Oysa

Canlarım...

Bugün ülkeleri ve hatta dünyayı yakanlar:

Zamanında ihtiyaçları olan sevgiyi alamayan:

Çocuklardır...



Oysa

O çocukların geçmişleri incelendiğinde görülecektir ki:

Anne ya da babaları:

“Disiplin” adı altında:

Şiddet. Baskı.

Ve hatta...

İşkence uygulamış...

Çocuğa unutamayacağı acılar çektirmişlerdir...



Dünyanın içinde bulunduğu vahşet ortamının yaratıcıları...

Bir gün...

Ülkelerini yönetme fırsatı yakalayan:

İşte o...

Hiç büyümemiş:

Çocuklardır...

Kin ve nefret mi? Sevgi mi?


Kırklareli Atatürk Lisesi’nden arkadaşım Tansel Timur, Kırklareli Liseliler/65/69 ortak hesapta paylaştı...

Daha önce hiç okumadığım, duymadığım harika bir Tahir Bulut şiiriydi...

Ben de sizlerle paylaşmak istedim...

Lütfen okur musunuz?..





“İncinsen de incitme” diyen:

Mevlana’sı,



“Yaradılanı sev, yaradandan ötürü” diyen:

Yunus’u,



“Dili, dini, rengi ne olursa olsun iyiler iyidir” diyen:

Hacı Bektaş Veli’si,



“Ne mutlu eğri zamanda doğru yerde durabilene” diyen:

Pir Sultan Abdal’ı,



“Beni hor görme gardaşım, sen altınsın da ben tunç muyum?” diyen:

Veysel’i,



“Kötü insanların türküleri yoktur” diyen:

Neşet Ertaş’ı,



“Bütün aşklardan yücedir, insanın insanı sevmesi” diyen:

Mahsuni’si,



“Sana düşman

bana düşman,

düşünen insana düşman,                

vatan ki

bu insanların evidir, sevgilim

onlar vatana düşman” diyen:

Nazım’ı,



“Çiçek gibi insanların kalbini kırdınız, bahçeleriniz bahar görmesin” diyen:  

Ahmed Arif’i,



“Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir barıştır” diyen:

Yaşar Kemal’i

var bu toprakların...



Yani bu kadim topraklarda

kin ve nefret yeşermez.

Her şeye rağmen sevgi yeşerecektir...

Şiddetin cazibesi


Canlarım...

Sadece bizim insanlarımız değil...

Başka az gelişmiş ülke medyaları da...

Halklarının:

“Özellikle kan ve şiddet varsa izleyicin artar” diye düşündüklerine inanarak:

Yapıyorlar işlerini...



Çünkü...

Medyalar...

Ortamın kızışmasından para kazanıyor...



Çünkü...

Sakin ortamların izleyicisi yok...

Reyting almıyor...



Her gün bu dünyada milyonlarca insan eceliyle ölüyor...

Ama...

Haber olmuyor...

Ve fakat...

Şiddet sonucu öldürülmüş insanların sayısı ne kadar az olursa olsun...

Bu tür ölümlerin yayınlanması...

Akşam haberlerinde insanları:

Ekran karşısına çekiyor...

Anladınız mı


Dört üniversite öğrencisi...

Geceyi ders çalışarak geçirdiler...

Ama...

Sabah uyanamayınca...

Matematik sınavına yetişemediler...

Yine de okula gittiler...

“Arabamızın lastiği patladı, yetişemedik” dediler...

Hoca inanmadı tabii...

Fakat...

Öğrencilerin yalvarmaları o kadar sahiciydi ki...

Dayanamadı...

Onlara üç gün sonra...

Ve sadece onlar için yapacağı sınava hazırlanıp gelmelerini istedi...

Sınav günü...

Dört öğrenci...

Kocaman bir salonun dört ayrı köşesine oturtuldu...

100 üzerinden 50 puan alan her öğrenci sınavı geçmiş kabul edilecekti...

10’ar puanlık 4 tane ve çok basit matematik sorusunu kolayca çözdü öğrenciler...

Beşinci soru şöyleydi:

“Hangi lastik patladı?”



Bir soru da benden:

Dört cevabın dördünün de aynı olma ihtimali:

Yüzde kaç?..



Ey iktidar!..

İlk yapılacak seçimleri...

İşte bu nedenle kaybedeceksiniz...

Aynı soruya...

Aynı cevabı veremediğiniz için...

Dünün tweeti


Dr.Cigdemgoek

@CigdemGoek

Güney Avrupa kuraklıkla uğraşıyor. Şu anda İtalya‘dayız, suyun kullanımı kısıtlı ve evlere de az miktarda veriliyor. Araba yıkamak, süs havuzları vs. gibi kişisel hijyen ve içme suyu dışı kullanımlar yasak. Küresel ısınma ne yazık ki hepimizi etkileyecek. Kaçış yok.