Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Güç kötü ahlaklı birinin eline geçerse neler olur?..

Asıl adı Aristokles ancak...

Dünya onu Platon olarak tanıyor...

M.Ö. 427-347 yılları arasında Atina’da yaşadı...



Devlet isimli eserinde anlattığı “Gyges’in Yüzüğü” isimli öykü:

Ahlâkın, adalet ve güçle olan ilişkisini anlatır...



Güç; kötü ahlâklı, adalet duygusu körelmiş birinin (Birilerinin) eline geçerse:

Ne olur?..



Platon öyküde bu soruyu sorar...

Cevabını ise okura bırakır...



Lord Acton olarak bilinen tarihçi John Dalberg-Acton:

“Güç yozlaştırır, mutlak güç mutlak yozlaştırır” demişti.

Acton bu cümleyi büyük ihtimalle 1902 yılından önce kurdu...

Zira; 10 Ocak 1834’te doğan Acton, 19 Haziran 1902’de öldü...



1892-1973 yılları arasında yaşayan ünlü İngiliz filolojist ve Oxford Üniversitesi profesörü J. R. R. Tolkien:

Dünyanın en çok satan (150 milyon) ikinci kitabı olarak bilinen The Lord of The Rings (Yüzüklerin Efendisi) isimli epik fantezi türündeki romanını:

1937-1949 yılları arasında yazdı...



Tolkien’in bu muhteşem eseri:

Platon’un Gyges’in Yüzüğü isimli öyküsünden esinlenerek yazıp yazmadığını net bilemem...

Ama...

“Hiç etkilenmemiştir” kesin yargısında bulunanlara da:

“O kadar da değil” derim...



Yine Tolkien’in, Lord Acton’un güçle ilgili özlü sözünden habersiz olduğu kanaatinde de değilim...



Bugün sizlerle...

Pek çoğunuzun bildiği...

Bazılarınızın ise benden öğreneceği o ders nitelikli öyküyü paylaşacağım...

O halde başlıyorum...

GYGES’İN YÜZÜĞÜ


Gyges, Lidya kralının hizmetinde bir çobandır.

Günün birinde:

Bir kasırga veya deprem yüzünden yer çatlar...

Ve...

Hayvanların otladığı yerde derin bir yarık açılır...

Bu yarığın içine inen çoban Gyges, orada:

İçi oyuk, üstü delik deşik, tunçtan bir at bulur...

Eğilip atın içine bakar...

İnsan boyundan büyük, parmağında altın bir yüzük olan insan ölüsü görür...

Bu yüzüğü alıp yukarı çıkar...



Çobanlar her ay sonunda Kral’a hesap vermek için toplanırlarmış...

Çoban Gyges toplantıya, avucunun içinde tuttuğu bu yüzükle gelir...

Otururken...

Avucunun içinde tuttuğu yüzüğün taşını farkına varmadan saat yönünde çevirir...

Bunu yapar yapmaz...

Diğer çobanların şaşkın bağırışlarını ve...

Adını seslenerek nereye gittiğini sorduklarını işitir...



Görünmez olduğunu fark eder...

Avucunun içindeki yüzüğün taşıyla oynarken (Saatin tersi yönde çevirir) yine görünür olur...

Böylece Gyges:

Yüzüğün tılsımını keşfeder...



Yüzüğün taşını içeri çevirince görünmez oluyor, düzeltince görünüyor....

Bunun üzerine görünmez olarak saraya girer...

Sarayda kraliçeyi baştan çıkartır...

Kraliçe’nin de yardımıyla Kral’ı öldürüp yerine geçer... (Devlet, 359).

MERAL AKŞENER HAKSIZ MI?..


Erdoğan artık gündemi tayin edemiyor...

Gündem yaratanlar:

Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener...

Bu iki Genel Başkan’ın peşine takılanlar ise:

AKP ve MHP Genel Başkanları...



Kılıçdaroğlu’nun meşru siyaseti...

Ve...

Demokrasilerde Parlamentonun değerini anlatan açıklamasından sonra bir TV kanalında konuşan Akşener:

Totaliter rejime gidişin yolunu açan tek kişi yönetimini eleştirdi...



“Cumhurbaşkanlığına kesinlikle aday değilim, başbakan olacağım” diyerek de Parlamenter sisteme dönüş yapılacağını ilân etti...



İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener kendisinden başka hiçbir ismi anmadı ama...

Söyledikleri:

Benim o görüşüme pek de uzak değil...



Bütün mesele:

Akşener’in ilk aşamada başbakanlık yerine:

Meclis Başkanlığına rıza gösterip göstermeyeceği...



Ne alâka mı?..

Bir başka yazıda anlattım...

UZLAŞABİLECEKLERİNİ GÖSTERMELİLER...


Canlarım...

Bir yıl kadar önce çektiğim bir videoda şöyle demiştim:

İlhan Kesici: Cumhurbaşkanı...

Kemal Kılıçdaroğlu: Başbakan...

Meral Akşener: Meclis Başkanı...

Selâhattin Demirtaş: Başbakan Yardımcısı Devlet Bakanı...

Ahmet Davutoğlu: Başbakan Yardımcısı Devlet Bakanı...

Ali Babacan: Başbakan Yardımcısı Devlet Bakanı...

Temel Karamollaoğlu: Başbakan Yardımcısı Devlet Bakanı...

Gültekin Uysal: Başbakan Yardımcısı Devlet Bakanı...



Adı geçenlerden bir kişi hariç hiçbiri aramadı beni...

Çünkü ben bunları “kişisel görüşüm” olarak söylemiştim...

Ve haliyle, önemsenmedi...



Ama...

Bunları kişisel görüşüm değil de:

Partilerin içinden birinden duyduğum bir bilgi olarak paylaşsaydım...

Ortalık daha o zaman ayağa kalkardı...



Neyse...

Ve bence...

Muhalefet partilerinin liderleri artık:

İktidar olmaya mahkûm olduklarını...

Hemen her konuda...

İhtiras yapmadan:

Uzlaşabileceklerini göstermeliler...

NEDEN İLHAN KESİCİ?..


CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici; “Erdoğan Tipi Başkanlık Rejimi” kurulmadan önce yapılan anayasa değişikliği çalışmaları için şöyle demişti:

“Cumhurbaşkanı her şeyin başı olacak, onun dışında kimse soğanın başı bile olamayacak...”.



Bu hatırlatmayı yapan Kesici...

Hemen akabinde...

Ve her zaman olduğu gibi...

Alegorik bir espri ile son noktayı koymuştu:

“Bu kadar yetki, evliyayı bile azdırır...”.



Mezkûr videomda İlhan Kesici’yi neden cumhurbaşkanı olarak gösterdiğime gelince...

Onu da söyleyeyim:



Hem:

Temsil kabiliyeti en yüksek...

En deneyimli...

Muhafazakâr, milliyetçi, liberal, demokrat, alt ve orta gelir guruplarının, elitlerin v.b. her kesimden seçmenin saygı duyabileceği biri olduğu...



Ve hem de:

Mevcut rejim kurulmadan önce en haklı...

En doğru eleştiriyi yaparak bir bakıma:

Kendisini de bağladığı için...

İHRACAT REKORU...


Hürriyet gazetesinde yayımlanan bir haberin başlığı şöyle idi:

“Tüm zamanların ihracat rekoru...”.



Parasal değer üzerinden mutlaka doğru bir haber...

Ancak...

Asıl bilinmesi gereken şu...

Aylık 20 milyar dolar ihracatı:

Kaç birim ürün satarak elde ettik?..



O başlığı atan kardeşlerime soruyorum:

100 yumurta satıp 100 liralık hasılat elde eden biri...

120 yumurta satıp 101 lira gelir elde edince:

“Rekor” kırmış olur mu?..



Bu sevgili ve sevimli meslektaşlarım mutlaka iyi niyetli...

Ama...

Bu tür haberi ince eleyip sık dokumadan...

Ve hem de:

“Abartarak” verdiklerinde: “İktidar yalakası” olarak anılıyorlar...