Korkusuz

Gerçek gündem

Gerçek gündem
Yeni Başkan Joe Biden’ın Beyaz Saray’a yerleşmesine bir hafta kaldı. O güne dek, Trump ve yandaşları ne yapar bilinmez ama sonuçta bu iş bitecek gibi ve herkes Biden’lı günlere hazırlıklara başlayacak.

Başta Türkiye, yani Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Bu da normal, çünkü Biden’ın Erdoğan’a yönelik olumsuz söylem ve tutumunu bilenler Ankara-Washington hattında en azından şimdilik olumlu bir başlangıç beklemiyor.

Başkan Biden da bunun ilk sinyalini verdi.

Başkan; Türkiye karşıtlığı ve PYD/YPG’ye olan desteğiyle bilinen Brett McGurk’u Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörlüğü’ne atadı.

Ekim 2015’te Başkan Obama tarafından Uluslararası IŞİD’le Mücadele Koalisyonu’nun Özel Temsilciliği’ne atanan McGurk, Başkan Trump’ın “Suriye’den askerimizi çekiyoruz” açıklamasından sonra Aralık 2018’de görevinden istifa etmişti.

Üç yıllık görevi sırasında PYD/YPG ile yoğun ve kapsamlı ilişki kuran ve onlara sınırsız askeri ve mali destek sağlayan McGurk için Bakan Çavuşoğlu Kasım 2017’de “PKK ve YPG’ye net bir şekilde destek vermektedir. Bu kişinin değişmesinde de fayda vardır” demişti.

McGurk ise Washington Post gazetesindeki bir makalesinde

“Türkiye’nin, Suriye konusunda ve IŞİD’e karşı mücadelede güvenilir bir partner olmadığını” yazmıştı.

Özetle Ankara ile McGurk arasında karşılıklı güven neredeyse hiç yok yani sıfır.

‘Sıfır güven’li başkaları da olmuştu ama Ankara her zaman olup bitenleri unutmayı tercih etmiştir.

Örneğin 4 Temmuz 2003’te, Türk askerinin kafasına çuval geçiren generaller.

David Petraeus ve Raymond Odierno.

Her ikisi daha sonra önemli görevlere getirilmiş ve Ankara’yı ziyaret ettiklerinde en üst düzeyde karşılanmışlardı.

Odierno ise Ocak 2015’te Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu sırada dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar’a

“Suriye konusundaki tutumu ve Türkiye ile ABD askeri kuvvetlerinin iş birliğine katkılarından dolayı” madalya takmıştı.

Başka!

Trump’ın Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik tehdit, şantaj ve hakaret dolu mektup ve tweetleri.

Biden’ın da Ekim 2014 ve Aralık 2019’da benzer içerikli söylemleri bulunmaktadır.

Söylemlerin eyleme dönüşüp dönüşmeyeceği bilinmez ama McGurk kesin Ankara’yı rahatsız edecektir.

Üstelik yalnızca Fırat’ın doğusunda değil Türkiye’nin bulunduğu her yerde. Yani tüm Suriye’de, Irak’ta ve Libya’ya kadar uzanan tüm coğrafyada. 

Yani Kıbrıs’ı da içine alan Doğu Akdeniz’de.

Burası da Başkan Biden’ın özellikle ilgi göstereceği alan.

Biden tutum değiştirmezse, Ankara’nın işi giderek zorlaşacak.

McGurk, Ankara’nın başına bela olabilir.

Özellikle Fırat’ın doğusunda.

Yani McGurk’un onlarca kez gidip gezdiği ve PYD/YPG/SDG lider ve komutanlarıyla oturup yemek yediği yerde.

Bu konularla ilgili Türk medyasında çok sayıda haber ve görsel bulunmaktadır.

McGurk; Ankara’nın Suriye’deki müttefiklerine yani İdlib dahil Fırat’ın batısı ve doğusunda bulunan İslamcı gruplara hiç güvenmemektedir.

En az Astana ve Soçi’de Ankara’nın ‘dostu’ İran ve Rusya kadar.

Durun daha bitmedi.

Herkes McGurk’ı konuşurken, Biden bu kez CIA’nin başına William Burns’ı atadı. Obama döneminde Dışişleri Bakan Yardımcısı olan Burns, Ürdün ve Rusya’da büyükelçilik yapmış ve Rusça, Fransızca ve Arapça bilmektedir.

Burns; özellikle Yakındoğu, Rusya ve Türkiye’nin yakından ilgilendiği alanların uzmanı. Obama döneminde İran’la nükleer anlaşmanın gizli görüşmelerini yürüten Burns, 3 Ocak 2020’de İran Devrim Muhafızları’nın elit Kudüs Gücü’nün komutanı Kasım Süleymani’nin Trump’ın emriyle öldürülmesini eleştirmiş ve bunun ABD için orta vadede sanıldığından daha olumsuz sonuçları beraberinde getireceğini yazmıştı. Aynı Burns, Ağustos 2020’de Atlantic dergisinde yazdığı bir makalede, Suudi Arabistan Veliahtı Muhammed ve Cumhurbaşkanı Erdoğan için ‘otoriter liderler’ demişti.

Özetle Ankara yakında kendini “Hattı müdafaa değil sathı müdafaa” konumunda bulacaktır.

Irak’tan ABD, Almanya, Mısır, BAE, Mısır, Suudi Arabistan, Rusya ve daha birçok ülkenin ilgilendiği Libya’ya uzanan tüm coğrafyada.

Olağanüstü bir durum gelişmez ve Biden ‘u dönüşü’ yapmazsa 2021 Ankara yani Erdoğan için ‘ilginç’ ve bir o kadar ‘zor’ bir yıl olacaktır.

Şakası da yok!