Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Gaflet, dalâlet ve hatta hıyanet içinde olanlar

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen:

Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.

Bu temel:

Senin, en kıymetli hazinendir.

İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.

Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen:

Vazifeye atılmak için;

içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!

Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir.

İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

Cebren ve hile ile aziz vatanın:

Bütün kaleleri zaptedilmiş...

Bütün tersanelerine girilmiş...

Bütün orduları dağıtılmış ve........

Memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere...

Memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar...

Gaflet...

Ve dalâlet...

Ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.

Hattâ...

Bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.

Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı!

İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!

Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Mustafa Kemal Atatürk

20 Ekim 1927

NEDEN BU KADAR UMUTLUYUM?


 

Tarih: 19 Mayıs 1919

Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının Samsun’a vardıkları gün...

Ve sonra da sırasıyla; Amasya, Erzurum ve Sivas kongreleri...



Tarih: 22 Eylül 1919...

Mustafa Kemal Paşa Sivas’ta...

Amerikan hükümetinin Anadolu ve Kafkasya raportörü General Harbord da orada...

Amerikalı General, Mustafa Kemal Paşa ile görüşmek ister...

Talebi kabul edilir...



Atatürk NUTUK’ta uzun bir görüşme olduğuna dikkat çeker...

Amerikalı raportör, Mustafa Kemal Paşa’ya sorar:

“Millet tasarlanıp yapılabilecek her türlü teşebbüs ve fedakarlığa başvurduktan sonra da başarı sağlanamazsa ne yapacaksın?”...



Mustafa Kemal Paşa verdiği cevabı NUTUK’da aynen şöyle paylaşıyor:

“Bir millet varlığını ve istiklâlini kurtarabilmek için düşünülebilen her türlü teşebbüs ve fedakârlığı yaptıktan sonra başarıya ulaşır. ‘Ya başaramazsa’ demek o milletin ölmüş olduğu hükmüne varmak demektir. Öyleyse millet yaşadıkça ve fedakârca teşebbüslerine devam ettikçe başarısızlık da söz konusu olamaz”...



Bana “Neden bu kadar umutlusun?” diye soranlara büyük önderimizin bu cümlelerini hatırlatırım...

KORKUSUZLUK SENiN KARAKTERiNDiR...



Atatürk
Gençliğe Hitabe’sinde :

Ülkenin bir gün beka sorunu yaşayabileceğine dikkat çekiyor...

Beka sorununu yaratacak olan siyasilerin kimler olabileceğini tarif ediyor...



Şükürler olsun ki...

Türkiye o gün bugündür “Beka sorunu” yaşamadı...

Yaşamıyor...

Yaşamayacak...



Peki...

Ya seçim önceleri kimi siyasetçilerin “Beka sorunumuz” var diye çırpınışları nedendi?..



Onlar...

Halkı korkutarak yönetmeye alışmış olanlar...

Ve...

Yine onlar...

Bu güzel ulusun milli marşının “Korkma!” diye başladığını unutmuş olanlar...



Korkma arkadaşım sakın korkma...

Sana korkmak yakışmaz...

Çünkü korkusuzluk senin karakterindir...

Çünkü...

Her şey çok güzel olacak...


BiR GECE ANSIZIN...


 

Sahi ya...

1982 anayasasında, T.C.’nin “Demokratik laik sosyal bir hukuk devleti” olduğu yazıyordu değil mi?..

O madde orada halâ duruyor mu?..



Hayır yani...

Her türlü operasyonu “bir gece ansızın” yapanlar...

Bir gece ansızın...

O maddeyi kaldırmış da olabilirler...

Hani...

Ortada “Demokratik laik sosyal bir hukuk devleti” yok gibi de...