Korkusuz
Mustafa Kanarya

Futbol izlemeyi çok özlemişiz

Önceki akşam Manchester City ile Real Madrid arasında oynanan Şampiyonlar Ligi yarı final ilk maçını izleyenler futbola doydu. Gözlerimizin pası silindi resmen. İzlemeyen varsa skordan internetten bulup mutlaka izlesin. İngiliz ekibinin 4-3 kazandığı mücadelenin heyecanı, temposu bir an olsun düşmedi. Maç bittiğinde, hayatımızdan kaybolup giden 2 saate hayıflanmak yerine “İyi ki izlemişiz” dedirten bir karşılaşmaya tanıklık etmenin mutluluğunu yaşadık. Tabi doğal olarak kendimize şu soruyu sorduk: Bu adamlar futbol oynuyorsa, bizim Türkiye’de izlediğimiz ne?

İyi futbol, iyi futbolcularla oynanır. İyi teknik adamlar, futbola renk, güzellik ve farklılık katar. Dikkat ederseniz artık takımların yıldızları futbolculardan çok teknik adamlar. Hoca transferlerinde 10 milyonlarca Euro bonservis ödendiği bir dönem yaşıyoruz.

Biz hala, “Top bizde kalsın” veya “Skoru koruma çabası” cümleleri arasına sıkışan bir oyun izlemeye çalışıyoruz. Kazandığın sürece haklısın, bu nedenle 3 puan bizim olsun da nasıl olursa olsun. Elin oğlu, sağa, sola pası oyun kurmak için atıyor, bizimkiler oyun kuramadığı için mecburen yan pas yapıyor. Maçların koca 45 dakikasında rakip kaleye şut atamayan, adı ‘büyük’ olan şampiyonluk adaylarımız var bizim.

Türk futbolunun lokomotifleri Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’tır. Büyük ihtimalle üçü de yeni sezona yeni hocalarla başlayacak. Belki, “Top bizde kalsın” ezberini bozacak, tempolu oyun oynatacak cesur teknik adamlar getirirler de biz de kendi ligimizde futbol izlemeye başlarız.