Korkusuz

Fondötenli siyaset FETÖ ile mücadele edebilir mi?..

Fondötenli siyaset FETÖ ile mücadele edebilir mi?..
Önce yazılı açıklamalar… Ardından partisinin istişare toplantısında yaptığı sert değerlendirmeler… Ve önceki gün, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin partisini takip eden muhabir arkadaşlara yaptığı açıklamalar…

Devlet Bahçeli’den arka arkaya gelen bu seri ataklarda ağırlıklı nokta; FETÖ ile mücadele ve siyasi ayak…

Başkent Ankara’da ne olup bittiğini anlayabilmek adına iç siyasetin penceresini biraz daha aralamak lazım:

- Cumhur İttifakı partilerinin anketlere yansıyan oy erimesi…

- Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kamuoyu desteğini her geçen gün yitirmesi ve daha fazla sorgulanır, eleştirilir hale gelmesi…

- Abdullah Gül himayeli Ali Babacan’ın partisinin kuruluşunun gecikmesi…

- AKP’nin kongre süreci…

- CHP’nin yaklaşan büyük kurultayı…

- Yeni ittifaklar senaryoları…

Yargıda tahliye savaşı” olarak gazete manşetlerine yansıyan 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen eski Korgeneral Metin İyidil’e beraat kararı verilmesi ardından yeniden tutuklanması…

Komplo senaryoları ile hiç işim olmaz!.. Siyasetin ayak izlerini çok iyi takip ederim. O izlere bakarken sadece görünürde neler olup bittiği, neler konuşulduğu ile yetinmem, ısrarla kapı arkalarını da çok kurcalarım.

Tekrar edeyim; Devlet Bahçeli’nin gayet sert üslupla yaptığı son açıklamaları iktidar içindeki güç mücadelesinin bir iz düşümü olarak değerlendiriyorum. Hâlâ bu görüşümde niye mi ısrarcıyım?.. Arz edeyim efendim!..

Devlet Bahçeli’nin muhabir arkadaşlarla yediği akşam yemeğinde yaptığı açıklamaların CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelttiği sert eleştiriler olarak değerlendirmiyorum. Haber sütunlarında çok ayrıntılı olarak okumuşsunuzdur ama ne demiş Bahçeli;

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2017’de yaptığı “AKP’de 120-180 arasında ByLock kullanan vekil var” açıklamasını hatırlatarak  “O ByLock’çuları İstanbul Başsavcılığı’na götür ver. Eğer vermiyorsan hakkında suç duyurusunda bulunacağız, gel tıpış tıpış ayaklarınla bunların isimlerini ver” demiş…

Şimdi çıkın sokaktaki simitçiye sorun “Sence en çok ByLock’çu hangi partide vardır” diye… Size ne cevap verir acaba?.. Bahçeli, görüntü olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu kullanıyor ama esas tehdit ettiği yer çok açık değil mi?..

Devam etmiş Bahçeli;

“15 Temmuz’un arkasında bir Yurtta Sulh Konseyi var. Konsey kavramını ele aldığınızda bu bir tek kişi anlamına gelmez. Bunların içerisinde darbeyi yapan askerler olduğu gibi darbecilerle hareket eden siviller, bürokratlar olabilir.

- Darbe başarılı hale gelirse de ülkeyi yönetecek bir yönetim kadrosunun bulunması lazım. Ben diyorum ki, siyasi ayak kim ise çıkarılsın. Herkes diyor ki, partilerde kim var? Herkes kimi biliyorsa söylesin… Ben kimsenin adını vermiyorum. Bizdekileri biliyordum, ‘Hadi güle güle’ dedim. Böyle bir konseyin askeri kanadı belli, Silivri ve Sincan’da. Peki siyasi kanadı nerede? Bunları ‘bulun’ diyoruz. Bulamıyorlarsa bize yetki versinler biz buluruz bunları.

- Şu an müebbet cezası almış Silivri ve Sincan Cezaevi’nde bulunanlar eğer başarılı olsaydı ne olurdu? Hükümeti kimle kuracaklardı, cumhurbaşkanları, başbakanları kim olacaktı? Yurtta Sulh Konseyi’nin unsurları kimler olacaktı? Bunlar hangi partide varsa ortaya çıkartın diyoruz.

- FETÖ’nün uzantısı siyasi ayağı bunlar olsa gerek diyoruz. Yoksa şunlar şunlar vardı bunları açıklayınız gibi ifadeler var. Biz nereden açıklayacağız, polis miyiz? Siyasi ayağı öğrenebilmek için CHP’nin içinde varsa çıkartın, MHP’nin içinde varsa çıkartın, bürokraside varsa çıkartın. Bazılarını ABD görevlendirmiş adı bağımsız. Yoksa CHP’nin kuracağı komisyonun üç üyesiyle bu iş olmaz.

- Ama bu 15 Temmuz’un ruhuna inmiş, onlarla geçmişte münasebetleri olan insanlar Yurtta Sulh Konseyi’ni benden çok daha fazla tanıyor olsa gerektir. Ama istismardan vazgeçin! Çorbacıyla tatlıcıyla artık uğraşmayın. Bunlarla uğraşın.”

Hem geçmişten bugüne söyledikleriyle ve yaptıklarıyla hem de sadece şu son  değerlendirmeye dikkatle baktığınızda kendi içinde çok çelişkiler yakalayacağınız bir açıklamalar bütünü!..

AKP sözcülerinden Mahir Ünal’da demişti; “Biz içimizdeki FETÖ’cüleri temizledik” diye. Bahçeli’de diyor aynısını… Madem içinizdekileri biliyorsunuz neden önce siz açıklamıyorsunuz?.. Bilip de açıklamamak bir suç duyurusu sebebi ise siz de aynı suçun içine düşmüş olmuyor musunuz?.. Ha bir de!.. “Biz nereden açıklayacağız, polis miyiz?“ deyin sonra da “Peki siyasi kanadı nerede? Bunları ‘bulun’ diyoruz. Bulamıyorlarsa bize yetki versinler biz buluruz bunları” diye çıkışın. Bu nasıl bir kafa?..  Bir öyle bir böyle konuşacaksın… Olur ya, sana o istediğin polis, savcı görevi verilirse “Güle güle” dediklerine dokunabilecek misin?.. Ya, en yakınında hâlâ varsalar!..

Eski CİA’cı Graham Fuller’in AKP ‘nin kuruluşu ile ilgili, kitabında yazıp sonra da defalarca söylediği, “Biz bu arkadaşlarla çalışmaya karar verdik. Fetullah Gülen’i de yanlarına ekledik” sözlerini hatırlatıp devam edelim;

Son günlerde Ankara’da siyasi kulislerde çok ilginç dedikodular konuşuluyor. İddia o ki; Ali Babacan’ın partisinin levhasını asmasıyla birlikte FETÖ operasyonları başlayabilir.

Türkiye’ye de uzun süredir yaşanalar yüzünden hukuk devleti ile ilgili endişeler gittikçe derinleşiyor. O flu alan gittikçe büyüyor!.. Malum güç dengeleri, FETÖ ile hak ettiği gerçekçi bir mücadelenin yapılmasına izin verir mi?.. Çok ümitli değilim!..

Görüntü; FETÖ üzerinden güç ve iktidara sahip olma mücadelesi veriliyor. Ucube rejimin değişip, güçlendirilmiş parlamenter rejime dönülmesine izin vermek istemeyen güçler aslında Tayyip Erdoğan’ı tehdit ediyor…

Bugünlerde MHP kulislerinde, Cumhur İttifakı ile ilgili rahatsızlıklar ana başlığı altında çok şeyler konuşulur hale geldi. “Devlet Bahçeli’nin her an masayı devirebileceği” bile iddia ediliyor. İç siyasette şantajla, tehditle devam eden görüntü çok rahatsız edici boyutlara ulaştı!.. Çok sıcak ve çok enteresan geçecek bu şubat ayı… Öyle görünüyor... Çok fondötenli siyaset Türkiye’ye zarar veriyor!..