Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Ferhan Şensoy'un dediği gibi...

SÖZCÜ’de Mehtap Özcan Ertürk imzasıyla yayımlanan haberden alıntıladım:

“Türkiye, son verilere dayandırılarak oluşturulan sefalet endeksinde 40 ülke arasında dördüncü sıraya yerleşti.

Çoğu ülke için işsizliğin artan fiyatlardan daha büyük bir tehdit oluşturduğunu ortaya koyan endekse göre:

Türk halkı çifte tehdit ile yoksullaşıyor...”



Sayın AKP Genel Başkanı bu tür haberleri sevmez...

Haliyle...

İktidar medyası da haber yapmaz...



Meselâ...

İşsizlik oranı %30...

Ama...

Onlar bu haberi şöyle veriyor:

“Türkiye’de çalışma yaşındaki her 100 kişiden 70’i çalışıyor...”.



Meselâ enflasyon ve faiz oranları yüksek...

Ulusal para, rezerv paralar karşısında sürekli değer kaybediyor...

“Enflasyon ve faizde şampiyon ülke konumundayız” diyorlar haber metinlerinde...



Tabii ki seçmenleri “şampiyon” kelimesini görünce...

Haberin diğer kısmıyla ilgilenmiyor...

Çünkü canlarım...

İktidar sahipleri, “yüksek” sıfatını telâffuz bile etmiyor haberin içinde...



Ekonominin gerçek durumu...

Ve...

Ekonomi bilimi açısından ne halde olduğu sorulduğunda...

Onlar yine...

Kendi uydurdukları (Olmayan) başarı hikâyelerini anlatıyorlar...



Hele A haber...

Hele A haber...

Olağanüstü eğlenceli...



Dünyanın en huzurlu...

En rahat...

En müreffeh ülkesinde yaşadığımızı öyle acayip anlatıyor ki...

[caption id="attachment_6367672" align="alignnone" width="600"] Ferhan Şensoy[/caption]



Ama...

Ferhan Şensoy’un dediği gibi:

Hayatın acılı soslu gerçekleri yok mu?..

Onlar...

Halkımızın çok canını yakıyor çok...

Ve...

A haberi mahcup ediyor...

YAHU KORKMAYIN, HİÇBİR ŞEY YAPMAYACAĞIZ...


Temel, Rize’den İstanbul’a geldiğinde bir cinayet işlemiş...

Tabii ki yakalanıp hâkim karşısına çıkarılmış...

Hâkim:

“Anlat bakalım cinayeti nasıl işledin?” diye sormuş...

Temel taaa Rize’nin köylerinden birinde yaptığı sabah kahvaltısından başlamış...

“Bırak şimdi Rize’yi de İstanbul’a gel” demiş Hâkim...

Temel:

“Celiyrum da” dedikten sonra anlatmaya devam etmiş...

Rize’de bir minibüse bindiğini...

Oradan Trabzon’a geçtiğini...

Trabzon’dan Giresun’a, oradan Ordu’ya....

Öfkelenmiş Hâkim:

“Kardeşim bırak bu muhabbeti de İstanbul’a gel...”.

“Birazdan celiyrum Haçim Bey” deyip, geyik çevirmeyi sürdürmüş Temel...

Hâkim masayı yumruklamış...

“İstanbul’a gel lan!..”.

Temel gülümsemiş:

“Haçan celeyum İstanbul’a da asasin penu daaa...”.



Sevgili siyaset tüccarları...

Yahu korkmayın...

Hiçbir şey yapmayacağız...

Sadece “gerçeğe gelin” diyoruz...

İşte o kadar...

HAYAT GÖRMEK İSTEDİKLERİ GİBİ DEĞİL...


Küçük çocuklar gözlerini kapayınca kimseyi görmezler...

Ve...

Kendilerinin de görünmediklerini sanırlar ya...

İktidar partisi:

Yöneticileri...

Medyası...

Ve...

Seçmenleri de aynen öyle...



Ama...

Hayat hiç de onların görmek istedikleri gibi değil...

“Acılı soslu gerçekler...”

Çok fazla çok...

ALLAH DA SENİ GÜLDÜRSÜN İNŞALLAH, MAŞALLAH...


Ne güzel sağlık bakanımızdın sen Fahrettin abi...

“Bu (Salgın) dönemde kapalı, kalabalık ortamlardan ve özellikle yakın temastan uzak durmamız gerekiyor” diyordun meselâ...

Ve...

Bizleri salgın tehlikesinden korumak için uyarıyordun...



Ama...

Ve fakat...

Ve daha sonra...

AKP kongreleri başladı sevgili abicim...

Salonlar lebalep (dudak dudağa yakınlıkta olacak kadar) dolduruldu...



Kongrelere katılan sayın Genel Başkan’ınız o dudak dudağa kalabalığı gösterip:

“Maşallaaaaahhhh ve berekatullah” çektikten sonra şöyle dedi... “Lebaleb (Dudak dudağa yakınlıkta) dolu...”.



Gazeteciler, “lebalep” dolu kongre salonlarını...

Sayın Genel Başkan’ınızın kalabalıklarla övünmesini sordular sana...

Sonra da:

“Bu (Salgın) dönemde kapalı, kalabalık ortamlardan ve özellikle yakın temastan uzak durmamız gerekiyor” deyişinizi hatırlattılar...

[caption id="attachment_6367674" align="alignnone" width="600"] Fahrettin Koca[/caption]



Cevabın beni şaşırttı...

Çünkü...

Bu defa şöyle dedin:

“Bu konuyu gündemde tutmanın kimseye faydası yok...”.



Bi güldüm bi güldüm abi...

Hay çok yaşa emi...

Allah da seni güldürsün inşallah, maşallah...

AKP’NİN İÇİ DIŞI BOŞALACAKTIR...


Mustafa Yeneroğlu dünyaca tanınan bir “İnsan Hakları Savunucusu...”.

AKP’den 3 dönem milletvekili seçildi...

İktidar partisini AB’de ve dünyada “İnsan Haklarına Saygı” konularında savundu...



Ben de onun:

Hukukun üstünlüğü ilkesine olan bağlılığını...

Yüce adalet duygusunu...

Ve...

İnsan haklarına bağlılığını her zaman takdir ettim...

Alkışladım...



Ancak...

Son dönemlerde...

AKP insan hakları, hukukun üstünlüğü ilkesi, yargı bağımsızlığı gibi konularda öylesine kötü görüntü vermeye başladı ki...

Yeneroğlu’nun parti içinde kalarak, yanlış yapanları uyarması imkânsız hale geldi...

Zira...

Partisine yönelik eleştirileri, en tepeden itibaren tepki çekmeye başlamıştı...

İstifa etti, DEVA Partisi’ne katıldı...

O şimdi hem DEVA milletvekili ve hem de Genel Başkan Yardımcısı...



AKP’den neden istifa ettiğini bakın nasıl açıkladı:

“AK Parti’den, çocuklarımın yüzüne bakabilmek için ayrıldım...”.



Diğer milletvekilleri de Yeneroğlu ile aynı hassasiyeti gösterdikleri gün...

AKP’nin içi dışı boşalacaktır...

UMARIM SENİ KIRMAMIŞIMDIR SEVGİLİ FAHRETTİN ABİ...


Sevgili Fahrettin abicim...

Sizin siyaset tarzınızda gülmek ve gülümsemek yok...

Sizler, “Sen hiç ateş böceği gördün mü?..” oyununda, Gülseren’in iş başvurusu yaptığı...

Ve hayatı boyunca hiç gülmemiş...

Güleni de sevmeyen müdür gibisiniz...

Ama olsun...

Yine de...

Senin durumunu çok güzel tarif eden o fıkrayı anlatacağım...



Karı koca, bir ramazan günü evlerinin cam kenarında oturmuş...

Topun patlamasını bekliyorlarmış...

Kadının canı sıkılmış...

“Adam be” demiş kocasına... “Hadi gel seninle biraz eskilere gidip hatıralarımızı canlandıralım...”.

“Olur” demiş adam ve başlamış... “Hani sen ilk gecemizde bakire çıkmamıştın da...”.

Kadın, kocasının sözünü ağzına tıkamış...

“Amaaan adam” demiş... “Eski dediysem o kadar da eski değil hani...”.



Sevgili Fahrettin abi...

Senin “Bu konuyu (AKP kongrelerinin dudak dudağa dolu oluşu ve Genel Başkan’ınızın övünmesini) gündemde tutmanın kimseye faydası yok...” deyişin var ya...

Bu fıkrayı hatırlattı, nedense...



Umarım seni kırmamışımdır sevgili Fahrettin abi...