Korkusuz
Ümit Zileli

“Faşist zihniyet!”

Türkiye Cumhuriyeti’nin AKP’li Cumhurbaşkanı, dün 6. Din Şurası Kapanış Programı’nda konuştu...

Enteresan bir konuşmaydı doğrusu; anayasasında “laiklik” kuralı bulunan, millet tanımı yapılan ülkenin Cumhurbaşkanı şöyle diyordu örneğin:

-Müslüman, dinini hayatın şartlarına göre değil,  hayatını inancının esaslarına göre uyarlamakla mükelleftir... Nefsimize ağır gelse de  hayatımızın merkezine dönemin koşullarını değil, dinimizin hükümlerini yerleştireceğiz...

Cumhurbaşkanı, İslam’ın, hayatımızın tüm alanlarını kuşatan, kucaklayan, kurallar ve yasaklar manzumesi olduğunu anlattıktan sonra da şöyle konuşuyordu:

-Ömrümüzün sonuna kadar Müslümanca yaşatmakla farz olunduk... Zaman ve şartlar değişse de İslam’ın nasları değişmeyecektir... Hangi sebeple olursa olsun Kur’an’ın emirlerini yok saymak, hükümsüz kılmak bir Müslümana yakışmaz. Dinde ekleme, çıkarma yani bi’dat olmaz. Bana uymuyor, zamana uymuyor, hoşuma gitmiyor, aklım almıyor bahanesiyle kimse nasları inkar edemez...

Tam burada aklım birden, 2018’in Mart ayına gitti. Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Saray’da bir konuşma yapan AKP’li Cumhurbaşkanı, kadınlar hakkında İslam’da yeri olmayan içtihatta bulunan din adamı olarak ortaya çıkan kişileri “marjinal” olarak niteledikten sonra bakın ne demişti:

-İslam’ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. Siz İslam’ı 14 asır öncesinin hükümleri ile bugün uygulayamazsınız. Beni birçok hocaefendi tefe koyacak o ayrı mesele. Rabbim bizi tefe koymasın...

Haliyle kafam karıştı tabii!..

“Deve kuşu gibi kafasını kuma gömen...”


Cumhurbaşkanı, o günlerde büyük tartışma yaratan “İslam güncellenmeli” sözlerine daha sonra bir açıklama getirmiş, şöyle demişti:

-Değişimi inkar etmek, kafasını kuma gömen deve kuşu misali kendi kendini kandırmak demektir. Elbette asla değişmeyen ve değişmeyecek olan kurallar da ilkeler de vardır... Mesela Allah’ın yüce kitabımız Kur’an’da bize açıkça ifade ettiği hükümler, yani naslar asla değişmemiştir...

Sonra da bu “sabit naslar” için yapılan içtihatlar, geliştirilen kurallar ve bunların uygulamadaki karşılıklarının zamana, şartlara, imkanlara göre değişeceğini, bunun Mecelle kaidesi olduğunu söylemişti... Bir de şöyle bir açıklaması vardı:

-Biz dinde bir reform aramıyoruz. Böyle bir derdimiz de yok. Haddimize mi?..

Neyse biz yine günümüze dönelim; Cumhurbaşkanı’nın 6. Din Şurası’nda yaptığı konuşmada çok enteresan bir bölüm daha vardı... Ben hep söylüyorum, yazıyorum; Cumhurbaşkanı’nın danışmanları hiçbir işe yaramıyor diyorum, bu konuşmayı kim hazırladıysa, Cumhurbaşkanı’nı yine yanıltmış. Bakın ne diyor o bölümde:

-Tek parti yıllarında olduğu gibi, İslam’ı gerilik emaresi olarak gören faşist zihniyet ülkemizde tarihe karışmıştır. Ezan sesine hasret kaldığımız karanlık dönemler, inşallah bir daha geri gelmemek üzere kapanmıştır. Gerici, yobaz, takunyalı diyerek insanımızın inancı ile kavga edenler son 17 senedir hep olduğu gibi kaybetmeye mahkumdur...

Cumhurbaşkanı yanılıyor ya da yanıltılıyor!..

Ezan sesi hiç susmadı!


Neresini düzeltsem bilemedim!

Tek parti dediği, “faşist zihniyet” diye nitelediği dönem Atatürk, İnönü yılları... Evet tek parti var, CHP. 1930’da Bizzat Atatürk’ün çabasıyla kurulan, kızkardeşi Makbule Hanım’ı bile üye yaptığı Serbest Fırka denmesi maalesef Kubilay Olayı ve İzmir’deki trajik gelişmelerle başarıya ulaşamamıştı... Ayrıca Tek Parti CHP’nin içinde çok sayıda muhafazakar, dindar milletvekili de bulunuyordu... Meclis tutanaklarına bakılırsa muhafazakarların nasıl etkin oldukları da görülebilir!

Cumhurbaşkanı, zannımca Teğmen Kubilay’ın başını kesen, bir mızrağın ucuna takıp, sokaklarda gezdiren, iki bekçiyi de şehit eden Derviş Mehmet ve yanındaki soysuzlar için söylenen “gerici, yobaz” tanımlamalarından söz etmiyor...

Mütedeyyin insanların dinine müdahale edildiğine ilişkin bir örnek varsa bi zahmet bunların da delillerinin kamuoyuyla paylaşılmasını hasseten rica ediyorum!..

Ezan meselesine gelince; asla yasaklanmadı, yalnızca Türkçe olarak da okutulması gündeme getirildi ve uygulandı.18 yıl sonra, 1950’de Demokrat Parti iktidarıyla birlikte yeniden Arapça olarak seslendirilmeye başlandı...

Sözün özü; “Faşist zihniyet” sözü biraz havada kalıyor!

-Üstelik biraz da ayıp oluyor; o isimler bu Cumhuriyeti, tüm dünyanın gözü önünde ölümüne bir savaştan sonra kurmuş olan atalarımız, kurucularımızdır!..