Korkusuz
Gökmen Özdenak

Evlat

Kendimi bildim bileli Fener­bahçeli olduğumu herkes biliyor. Futbola ilk başladığım gün itibariyle de tek bir hedefim vardı o da bu kulübün formasını giy­mek. Şükürler olsun bunu başar­dım. Hatta kariyerimde geçirdiğim en özel dönemleri, renklerine gönülden de bağlı olduğum Fener­bahçe’de yaşadım”

Bu açıklama, ‘nankörlüğün’ açık bir tanımı olarak TDK sözlüğüne girer. Sözler sözde büyük Fener­bahçeli Emre Bey’e ait! 15 yaşın­da Zeytinburnu’ndan, Galatasaray altyapısına geldin. Taraftarıyla, camiasıyla, hocasıyla herkes seni bağrına bastı. Galatasaray efsa­nesi Hagi’nin verdiği derslerle topa vurmayı öğrendin. O yaştan itibaren seni, “Geleceğin yıldızı” diye onore ettiler. “Evladımız Emre” diyerek seni ailelerinin bir ferdi olarak gördüler. Ülkemizin başka takımında hayalinde bile bir daha göremeyeceğin UEFA Kupası, Süper Kupa’yı kariyeri­ne ekleme şansını sana tanıdılar. Dünya genelinde adın Galatasaray markası sayesinde duyuldu. Ama sen sarı-kırmızı renklerin sana kattığı değere karşılık ilk ayıbını yaparak kulübüne para kazandır­madan İnter’e gittin. Senin Gala­tasaray’a göstermediğin saygının karşılığında, senin emeğine saygı göstererek yine bu camiada kimse arkandan tek kelime kötü söz etmedi.

Yediği her lokma ekmekte hakkı olan camiaya düşman olan Emre Efendi, Fenerbahçelilik rolünü oynayarak kendisini sanki oranın efsanesiymiş gibi kabul ettiriyor­sa, Galatasaray’a tek kelime kötü sözü olmayan Arda Turan son bir şansı hak etmiyor mu?

Evlat var hayırlısından, evlat var hayırsızından, bir de evlat var reddedilecek kadar sevimsizinden. Ben bütün hayırsız evlatlara inat olsun, ders olsun diye bile Galatasaray’ın evladı Arda Turan’ı bağrıma basarım arkadaş!