Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Erdoğan'ın fikri mi değişti?.. Yoksa istediği gibi mi oldu?..

Erdoğan, 16 Mart 2019’da kendisini dinlemeye gelenler “Ayasofya ibadete açılsın” diye haykırdıklarında, şöyle demişti:

“Ayasofya’nın yanı başındaki Sultan Ahmet’i önce bir doldurun, ondan sonra ona bakarız...”



“Zincirleri kırılsın Ayasofya açılsın” diye yırtınanları ise şöyle azarlamıştı:

“Bunlar dünyayı tanımıyorlar. Muhataplarını bilmiyorlar. Ben bir siyasi lider olarak bu oyuna (Ayasofya’nın ibadete açılması oyununa) gelecek kadar istikametimi kaybetmedim.”



Bugün Erdoğan’ın fikri mi değişti...

Yoksa asıl istediği bu muydu?..



Erdoğan’ın fikirleri değişmez...

Erdoğan’ın bir olaydan elde edeceği fayda değişir sadece...

O cümleleri kurduğunda İstanbul, Ankara, Adana, Mersin ve Antalya’da; Atatürk’ün ilke ve inkılaplarından asla taviz vermeyenlerin oylarına ihtiyacı vardı...

Ama...



Seçimleri CHP’li adaylar kazandı...

Çünkü...

Seçmenlerin büyük çoğunluğu AKP Genel Başkanı’nın Atatürk’e saygısının “oportünizm” kaynaklı olduğunu anladı ve...

Bu kentlerde yaşayan laik sistemden yana seçmenler CHP’ye oy verdiler...



Erdoğan şimdi o süreçte kaybettiği oyların peşinde...

Bir yandan “Mahkeme kararını uyguluyorum” diyecek...

Diğer yandan da “din duygularını istismar” ederek merkez seçmeni iknaya çalışacak...

MÜZE OLARAK KALMASINI İSTEMİŞ...


Cumhurbaşkanlığı Hukuk Müşaviri Zeynep Gökçe Zengin; Danıştay’da görülen davanın duruşmasına Cumhurbaşkanlığı’nı temsilen katıldı...

“Ayasofya’nın müze olarak kalması” yönünde görüş bildirdi...



Sorum şu:

Erdoğan’ın onayı olmadan hukuk müşaviri Zengin “Cumhurbaşkanlığı, Ayasofya’nın müze olarak kalmasını talep ediyor” diyebilir mi?..



O halde, bu konu Erdoğan’a sorulduğunda vereceği cevabı şimdiden söyleyeyim:

“Mahkeme kararına uydum...”



Bu cevap son derecede makul ve haklı görünecek ancak...

Daha önceki pek çok anayasa kararı için, “tanımıyorum da uygulamıyorum da deyişini nasıl unutacağız?..

FELAKET OLMAZ İNŞALLAH...


Danıştay’ın Ayasofya ile ilgili kararının gerekçesini bilmiyorum...

Ama umarım ve temenni ederim ki...

“Atatürk’ün imzasının aslına uygun olmadığı”  değil de “Tapuda cami yazıyor” gerekçesiyle iptal edilmiştir...

Ve gerekçeye “Atatürk’ün imzasının doğruluğu konusunda incelemeye gerek görülmemiştir” notu da düşülür...



Aksi halde...

“Atatürk’ün attığı bütün imzaların incelenerek, o imzayla alınan bütün kararların iptali” gibi çok tehlikeli bir yol açılır...

Ki...

Felâketler asıl ondan sonra başlar...

ÇİFTE STANDART ÇOK KÖTÜ...


Ayasofya’nın Müslümanların ibadetine açılmasına imkân veren yargı kararından sonra “işgal ve fetih” konuları gündeme geldi...

İslamcılara göre İstanbul fethedildi...

Hıristiyan dünyasına göre ise “işgal” edildi...



Bu konuda tabii ki Türkiye haklı ancak...

Aynı Türkiye, İsrail’in “biz, Filistin’i işgal etmedik; Allah’ın milletimize vaat ettiği eski topraklarımızı geri aldık” deyişine ısrarla “hayır siz işgalcisiniz ve terörist devletsiniz” diyor...



Ne demek mi istiyorum?..

Çifte standarttan kaçınmamız gerektiğini söylüyorum...

Kendimiz için kutsal bellediğimiz şeylerin aynısını başkaları yapınca, onlara da saygı duymayı öğrenmeliyiz...

Bunu öğrenmediğimiz...

Ya da...

Bu gerçeği kabul etmediğimiz sürece...

Sürekli savaş tehlikesi içinde yaşamaya devam ederiz...

MUSTAFA KEMAL İŞGALCİ DEĞİLDİ


Savunma savaşları hem insanidir hem de hukuki...

Bu açıdan bakıldığında Mustafa Kemal’in hayatı boyunca hiçbir “işgal” savaşına katılmadığını görüyoruz...

Onun katıldığı ve yönettiği bütün savaşlar, “savunma savaşları” idi...

“Meşru müdafaa savaşları” idi...

Ve Büyük Önder Atatürk işte o nedenle Kutsal Kurtuluş Savaşı sonrasında:

“Yurtta sulh, cihanda sulh” diyerek tüm insanlığı barışa davet etti...

[caption id="attachment_5928955" align="alignnone" width="400"] Mustafa Kemal Atatürk[/caption]

Bir de bugüne bakar mısınız?..

Barış ve huzura en çok ihtiyaç duyduğumuz bir süreçte...

Eski düşmanlıkları kaşıyor, kendilerini “mağdur” olarak kabul eden ulusları nasıl da tahrik ediyoruz...

BİR KERE DE SİZ ONLARI ANLASANIZ...


“İslamcı” olduklarını söylemeye utandıkları için kendilerini “muhafazakar” olarak tanımlayanlar diyorlar ki:

“Muhafazakar (aslında İslamcı) dünyanın siyasal ve tarihsel kodlarını bilmeyenlerin...

Muhafazakarların Ayasofya bayramını anlaması mümkün değildir...”.



İyi de be arkadaş...

Seküler muhafazakarların...

Cumhuriyetçilerin...

Atatürk ilke ve inkılaplarına saygılı yurttaşların...

Anayasamızın 2. maddesine olan bağlılıklarını...

Ve...

“Yobazlığın iktidarından” endişelenmekte haklı olduklarını siz neden kabul etmiyorsunuz?..