Korkusuz
Can Ataklı

Erdoğan’ın en yakınları bile bu durumu görmüyorlar mı?

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Erdoğan’ın en yakınları bile bu durumu görmüyorlar mı?


Nasıl bir mantıktır bu anlamak mümkün değil.

Türkiye’nin dört bir yanında orman yangınları var.

Binlerce hektar orman yok oldu.

Yangınlar bu kez en güzide turizm merkezlerimizin içine kadar girdi, yüzlerce ev yandı, ne yazık ki can kaybı da yaşadık.

Doğaldır, bu tür afetlerde devleti yönetenler hemen olay yerine koşarlar.

Bu halkın teselli olması, devletin gücünün arkalarında olduğunu hissetmeleri açısından çok önemlidir.

Ama gelin görün ki, AKP Genel Başkanı’nın afet bölgelerine gidişi bir başka oldu.

Erdoğan gittiği yerlere yüzden fazla araçtan oluşan konvoylarla girdi.

Erdoğan zırhlı makam aracına binmek yerine, parti otobüsünü (Üzerinde Cumhurbaşkanlığı yazıyor ama Erdoğan parti gezilerine bu otobüslerle katılıyor) kullandı...

Güzergah üzerindeki tüm yollar kesildi... Öyle ki, bir noktada itfaiye araçları bile konvoyun geçmesini bekledi.

Otobüsteki bir çığırtkan sürekli olarak “Sayın Cumhurbaşkanımız siz halkımızın acılarını paylaşıyor, geçmiş olsun diyor” anonsları yaptı.

Bu sırada otobüsün üzerinden çay paketleri atıldı.

Erdoğan ise otobüsün durduğu noktalarda tepeye çıkarak konuşmalar yaptıktan sonra halka her zaman olduğu gibi yine “Keyif çayı için” diyerek, AKP amblemli çay paketleri attı.

Olacak iş midir bu?

Acılı insanların üzerine “keyif çayı” atmak da neyin nesidir?

Başta kendisi olmak üzere, hiç kimse halkın bu görüntülere ne kadar tepki gösterdiğini anlamıyor mu?

Hadi yanındaki saray adamlarını bir kenara bırakalım, onlar korku içinde ağızlarını bile açamıyorlar.

Ama örneğin Emine Hanım da mı görmüyor bu manzaranın sakilliğini?

Her zaman yanında dolaşan kızı Sümeyye hiç mi fark etmiyor bu durumu?

Tatil sırasında paylaştığım bir YouTube sohbetinde, “Erdoğan’ın sağlığının iyi olmadığını, yönetimdeki kontrolü artık kaybettiğini, ülkeyi saray içi bir ekibin yönettiğini, bunların da kendi gelecekleri için Erdoğan’ı ayakta tutmaya çalıştıklarını” anlatmıştım.

Erdoğan’ı çok zayıf ve aciz gösteren bu tür görüntülerin de özellikle dışa karşı mesaj olarak kullanıldığını ve büyük tavizler verilen Amerika’ya, NATO’ya, “Merak etmeyin kontrol bizde, Cumhurbaşkanı’nın durumu bu, söylediklerine aldırmayın, size verdiğimiz taahhütleri yerine getireceğiz” denildiğini sandığımı söylemiştim.

Son görüntüler bu görüşümü pekiştiriyor.

Böyle acılı günlerde cumhurbaşkanını gürültülü bir gösteriyle afet bölgelerine getirmek, burada hiç ilgisi olmamasına rağmen çay dağıtımı yaptırmak bana göre başka türlü izah edilemez.

Türkiye’yi garip bir sarmalın içine soktular sanki.

Siyasi hiçbir sorumluluğu olmayan, ama ancak Erdoğan’ın varlığı ile ayakta durabilecek hatta canlarını koruyabilecek olanların kurduğu bir düzenin içinde gibiyiz.

Allah sonumuzu hayırlı etsin.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Demek ormanları yakanlar var ve bunlar biliniyor


Saray medyası günlerdir, “Bu kadar tesadüf olmaz, aynı anda bu kadar çok yangın çıkmaz” yaygarası koparıyor.

Saray denetimindeki troll ordusu da ısrarla ormanların kasıtlı yakıldığını, bunu yapanların da PKK’lılar olduğunu yayıyor.

Ankara eski Belediye Başkanı bile konuya balıklama dalıp bir filmden alınma dronla orman yakma görüntülerini, “İşte PKK böyle yakıyor” diye paylaşıyor.

Emekli askerler, ormanların Yunan-PKK iş birliği ile yakıldığını söylüyor.

Buna karşı şu ana kadar ormanların kasıtlı yakıldığına ilişkin resmi hiçbir açıklama yapılmadı.

Neden acaba?

Yangınların hepsi doğal nedenlerle mi çıktı, yoksa istihbarat birimleri beceriksizlik sonucu hiçbir ipucu bulamadıkları için mi seslerini çıkarmıyorlar?

Ancak ne oldu biliyor musunuz?

Erdoğan, “Bu güzel yerlerimizi yakanların ciğerini yakacağız” dedi.

O halde Erdoğan’a gelen istihbarata göre, ormanlarımız doğal nedenlerle yanmamış, yakılmış.

Peki neden hiç istihbarat alınamamış?

Onca yerde  yangın çıkaranlar neden hâlâ yakalanamamış?

Yoksa Erdoğan yine mi yanıltıldı?

Her iki durum da çok kötü...

ÖNERİ

Bırakın bu lafları, işinizi yapın yeter


Başta Erdoğan olmak üzere iktidar yetkilileri yangınlar nedeniyle panik halinde.

Art arda açıklamalar yapıyorlar.

Bu açıklamaların ortak noktası şu; “Bizim yüreğimiz yanıyor, onlar spekülasyon yapıyor.”

“Onlar” tabii ki muhalefette olanlar ya da AKP’li olmayan herkes.

Deyin ki bu sözler doğru.

Deyin ki muhalefet spekülasyon yapıyor.

Deyin ki muhalefet olayları çarpıtıyor, abartıyor...

Bu, iktidarın görevini yapmasını engeller mi?

Siz yangını söndürmeye bakın.

Bunun da ötesinde bundan sonraki yangınlarda ne yapacağınızı şimdiden düşünün.

Gerçi 20 yıldır iktidar olanlar, bugüne kadar bunu düşünmediler.

Bundan sonra düşünürler mi dersiniz?

Bilmek zor.

BUNU YAZMAK GEREK

Bakana bakın görevini yapacağına eleştireni ayıplıyor


Saray medyasının pek muteber yazarlarından biri, Orman Bakanı’nın uçağına binmiş.

Tepeden yangınları seyrediyorlar manzaraya bakar gibi.

Bu arada saray yazarı sorular soruyor bakana.

Adam iyice yağlayıp parlattıktan sonra gazeteci ya, “sıkıştırıcı” bir soru sormuş.

Demiş ki, “Bu yangınlarda hiç eksiklik hissetmediniz mi?”

Bakanın cevabı evlere şenlik;

“1 günde aynı anda 10 tane yangın çıkarsa yönetmek kolay olmaz. Ben Orman teşkilatını zaten çok zorluyorum. Onlar da canla başla çalışıyor... Cumhurbaşkanımızın sonsuz desteği var. Her istediğimizi alabilecek kapasitede bir ülkeyiz. Orman teşkilatında çok tecrübeli bir kadro var. Onlar planlıyor, kaç kişi nerede olacak. Yangınlara müdahale... Bunlar kolay değil. Sonuçta insanız...”

Yanisi şu; Biz bu işi beceremiyoruz. Zaten yangınlar kaderimiz. Yanan yangın nasıl olsa bir yerde sönecek.

Bakan sonra da hiçbir şey yapılamamasına öfkelenenleri koyuyor hedefe, “Ben böyle bir günde... Birlik olmamız gereken bir günde moral bozucu açıklamaları ayıplıyorum” diyor.

Ne güzel, işini yapmak yerine, ayıplayan bir bakanımız var.

Saray yazarı, bakanın en komik açıklamasını ise sona saklamış.

“Bir karşılaştırma yapsak. Bizim teşkilatımızın dünyadaki yeri nedir?” diye sormuş.

Cevap şu; “Evet. Buna bakalım. OECD’den Avrupa’daki orman teşkilatlarının istatistik verilerine bakın. Orman alanlarının artırılmasından korunmasına kadar en başarılı ülkeler arasındayız. Ama bütün bunların ötesinde... İstatistiklerin ötesinde, gelin siyaset uğruna ormancının moralini bozmayalım. Ağaç üzerinden siyaset yapmayalım...”

Şu acılı halimiz olmasa güleceğim ama içimden gelmiyor.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Bana ne THK uçaklarından, senin neden uçağın yok onu anlat


Bugüne kadar zaten yaptığı hiçbir olumlu iş olmayan Orman Bakanı, yangınlarla birlikte odak noktasındaki isim oldu.

Saray medyası çaresizliği, beceriksizliği örtbas etmek için bakanı parlatma yarışı içinde.

Ancak ne kadar çabalasalar olmuyor, gerçek apaçık ortada çünkü.

Örneğin günlerdir Türk Hava Kurumu uçakları tartışılıyor.

Çünkü anlaşıldı ki, AKP iktidarı orman yangınlarına karşı hiçbir önlem almamış, her yıl sayısız benzer yangın çıkmasına rağmen yangın söndürme uçaklarına yatırım yapmamış.

Çalışıp çalışmadığı belli olmayan üç yangın söndürme uçağı var, o kadar.

Oysa bizden 6 kat küçük komşu Yunanistan’ın 38 yangın söndürme uçağı var.

Orman Bakanlığı ise neden bu aymazlık içinde olduğunu anlatmak yerine, Türk Hava Kurumu’na ait yangın söndürme uçaklarının ne kadar yetersiz olduğunu anlatan resmi bildiri yayınlıyor. (Okumak isteyen internetten baksın lütfen.)

Yahu, bana ne THK uçaklarından?

Vatandaş yangına karşı çaresizliği görünce THK’nın çürümeye terk edilen uçaklarını soruyor, “Bari onları kullanın” diyor.

Bakan ve bakanlık ise neden hiç önlem almadıklarını anlatmak yerine, THK uçaklarını kötüleme çabası içinde.

İnanın bu tür açıklamalar başka ülkelerde olsa “Zaytung haberi” muamelesi görür.

Ama bizdeki saray medyası bu haberleri allayıp pullayıp milletin beynini yıkamak için çarşaf çarşaf kullanıyor.