Korkusuz

Erdoğan, siyasal İslam’dan vaz geçer mi?..

Erdoğan, siyasal İslam’dan vaz geçer mi?..
Saray iktidarı ve bünyesinden kopan tosuncuklar arasında sert “ihanet”, “satış”  kapışmaları yaşanıyor...

Yok aslından birbirlerinden farkları!.. Sadece ve sadece hepsi aynı kumaşın değişik desenleri...

Farklı bir penceren bakalım:

Yakın çevremizde hayli önemli gelişmeler yaşanıyor. Tunus... Arap Baharı’nın başladığı yer. Referandum yapıldı. Yeni anayasa kabul edildi. “Dini İslam’dır” anayasadan çıkarıldı. Başta, Suudi Arabistan, BAE, Mısır gibi ülkelerin bundan çok memnun olduğunu bilmek için kahin olmaya gerek yok. Katar’ın canı çok sıkılmıştır. Ya saray rejimi?.. Soruya doğru yanıtı bulabilmek için Tayyip Erdoğan’ın siyasi karakterini iyi analiz etmek gerek...

Arap Baharı’nın başlarında siyasal İslamcı İhvan anlayışı başarı kazanmıştı. İş tersine dönmeye başladı. Mısır, Cezayir’de İhvancılar kaybetti, Tunus da şimdi iyice netleştirdi. Suriye’de umutsuz bir umutla savaşan İhvan anlayışı halen var. Idlib bunun merkezi. Türkiye’nin kontrol ettiği alanları da buna eklemlemek istiyorlar. Rusya oradayken Şam’daki yönetim değişmez ama en azından Sünni bir iktidar veya geniş özerklik yetkileri olan federal bir Suriye projesi şu anda öne çıkıyor. Rusya bunu istemez, ABD bunu ister. Zaten iş öyle yürüyordu.  Erdoğan,, “ABD Fırat’ın doğusundan çekilsin” sözünü son Tahran zirvesinden sonra iyice netleştirdi. Birkaç kere söyledi. Rusya da zaten bunu istiyor. İran da bunu istiyor. Tayyip Erdoğan, Tahran zirvesinden 2 hafta sonra (5 Ağustos) Putin ile görüşmek için Soçi’ye gidiyor. (Soçi’ye gidip Batı’nın öcü gibi baktığı Putin ile yine yüz yüze görüşmenin bir hedefi olması gerek)

İşte bu ortamda yeniden Soçi’ye gidip Putin ile görüşmek sıradan bir görüşme olmayacağını gösteriyor. Suriye konusunda bir formül üzerinde anlaşırlarsa Tayyip Erdoğan köklü bir karar alabilir.

Putin’in de elbette vardır bir planı...  Bir paket daha S-400  Türkiye’ye satarsa...

Dört bir tarafımızda krizlerle boğuşuyoruz. Yunanistan, Suriye, Irak, İran. NATO’da oyun bozan durumundayız...

Tayyip Erdoğan, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu; iki isim de AKP iktidarlarında  Dışişleri Bakanlığı koltuğunda oturdu. Üstüne üstlük, Ahmet Davutoğlu, stratejik derinliğin mucidi!.. Erdoğan, neden,  Babacan ve Davutoğlu için, “Onlar o makamlara kendileri layık oldukları için gelmediler. O makamlara getirildiler. Eğer onlara bakanlık verildiyse, başbakanlık verildiyse, onlara bir irade o makamları verdi” dedi?..

(Soruyu, ekrana taşıyan gazeteci, Erdoğan’a kimdi o ‘bir irade’ diyemedi. Sarayın, sorulacak sorular metninin dışına çıkamadı)

Soruya cevap ararken,  başta altılı masayı dağıtmak ve iç siyasetteki çekişmeler nazarından bakarsak fena halde yanılırız gibi geliyor bana... Olacakları görebilmek için “bir iradeyi” iyi bilmek gerekir!.. “Bir irade “onları birbirlerine yapıştıran iradeydi... Erdoğan, kafasında o “bir irade”den kurtulamasa da her an terk edebilir!..

★★★

Türkiye ile Irak arasında başlayan yeni gerilime de özel bir parantez açmak isterim;

Musul Başkonsolosluğumuza dün sabah saatlerinde bir saldırı gerçekleşti. Dışişleri Bakanlığı’ndan da suyuna tirit denecek bir açıklama geldi. Şöyle:

“Musul Başkonsolosluğumuza 27 Temmuz sabah saatlerinde bir saldırı gerçekleşmiştir. Can kaybı yaşanmayan bu saldırıyı en sert şekilde kınıyor ve sorumluların biran önce adalet önüne çıkarılmalarını bekliyoruz. Irak makamlarını diplomatik ve konsüler temsilcilikleri koruma sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz.

Ülkemizin haksız şekilde itham edilerek hedef gösterildiği bir dönemde, Irak makamlarının çağrısı üzerine düzenlenen BM Güvenlik Konseyi toplantısı sırasında bu saldırının gerçekleşmiş olması da vahim ve düşündürücüdür.

Bu vesileyle Irak makamlarına, terörle mücadeleye odaklanmaları ve toprakları üzerinden komşu ülkelere ve diplomatik temsilciliklere tehdit oluşturan terör mevcudiyetlerine son vermeleri çağrımızı bir kez daha yineliyoruz.”

Adama sormuşlar: Adın ne? Adam, ‘Mülayim’ demiş... Sert olsan ne olur?

Dünya aleme, “eyt”, “üyt” çeken, söze geldi mi mangalda kül bırakmayan saray iktidarının dışişleri bakanlığı “çağrı yineliyor”!..

Ankara’dan, tüm dünyaya şöyle bir açıklama duyurulsaydı nasıl olurdu acaba?

-Defalarca uyardık. Terörle mücadele için de uyarmıştık. Siz yapamadığınız için biz Irak kuzeyinde terör operasyonları yapıyoruz. Irak’ı terk edin denilmesi dayanaksız. Siz başaramadığınız için biz oradayız.  Gerekirse, kendi elçilik, konsolosluk binalarımızın korumasını ve saldıranları bulup etkisiz hale getirilmesini bizzat kendimiz yaparız...

Her gün gelen şehit haberleri üzerine dümenden gözyaşı dökenler... Bu sözler sizlere de gelsin!..

★★★

Ulu Tanrı, tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.