Korkusuz
Can Ataklı

Erdoğan sanki seçim tarihini ağzından kaçırdı?

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Erdoğan sanki seçim tarihini ağzından kaçırdı?


Erken seçim olacak mı, olmayacak mı? İşte bütün mesele bu...

Hamlet’ten esinlenmiş bu cümle artık daha çok konuşulmaya başlandı.

Bir erken seçim olacak mutlaka.

Çünkü öncelikle Erdoğan iktidarının 2023 yılına kadar Türkiye’yi taşıması mümkün değildir.

Başta ekonomik sorunların altından kalkamaz bu iktidar.

Dış sorunların üstesinden gelmesi de mümkün değil.

Ege’de, Akdeniz’de zaten geri adımlar attı, bugünkü gücüyle oralarda varlık göstermeye de cesaret edemez.

Yapacağı tek şey seçime gitmektir.

Ancak seçimde bir zafer kazanırsa tekrar güçlenir ve sorunları çözmek için çare bulma yeteneğine kavuşur.

Tabii mutlak bir erken seçim için bir neden daha var.

Erdoğan’ın 2023’te yapılacak seçimde aday olup olamayacağı tartışmalı.

Bu tartışmayı hiç yapmadan aday olabilmesinin tek yolu var, o da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin seçim kararı alması.

Bu durumda Erdoğan bir kez daha aday olabiliyor.

Muhalefet henüz bu durumu gündeme getirmiyor.

Nedenini bilemiyorum ama “vardır bir sebebi” diyorum o kadar.

İşte bu koşullar nedeniyle sarayda çok ciddi seçim planları yapıldığını duyuyoruz.

Her ne kadar “Seçim zamanında yapılacak” diyorsa da daha önceki örneklere bakarak, beklenmedik anda seçim kararının ilan edilebileceğini biliyoruz.

Bir ay kadar önce Meral Akşener, “6 ay sonra seçim var” demişti.

Bu hesaba göre haziran sonu temmuz ortası erken seçime gidilme olasılığı var.

Tabii Akşener’in sözleri, “seçim tahmini” olarak arada kaynadı gitti.

Erdoğan’ın İstanbul İl Kongresi’nde yaptığı konuşmanın bir bölümü, mayıstan sonra bir seçimin habercisi gibi geldi bana.

Şimdi o bölümü size de sunayım, bakalım; “İstanbul’da ahvalinden haberdar olmadığımız, sokağına, hanesine iş yerine girmediğimiz, gönlüne dokunmadığınız tek bir vatandaşımızı bırakmayacağız. Şimdi önümüzde Ramazan var. Ramazan’ı çok çok iyi değerlendirmemiz lazım. Seçim tarihine kadar geçen her günü, seçim günü gibi kabul edip çalışacağız. Seçim günü geldiğinde de sandıklara çok iyi sahip çıkacağız. Bugünden itibaren seçime kadar boş geçecek tek bir günümüz yoktur. Kader gayrete aşıktır inancı ile var gücümüz ile çalışacağız.”

Dikkatimi çeken şurası; “Ramazan’ı çok iyi değerlendirmemiz lazım” dedikten sonra sözü seçime getiriyor.

Oysa normalde seçime 2 yıldan fazla zaman var. Yani seçime kadar iki Ramazan daha geçecek.

“Yoksa” diyorum, “Erdoğan seçim tarihini mi ağzından kaçırdı?”

Çünkü Ramazan iyi değerlendirilecekse, bittiğinde de seçim geliyordur.

Ramazan, mayıs ayının ortasında bitiyor.

Haziran ya da temmuz seçim ayı olabilir.

Akşener de “6 ay” demişti.

Haydi hayırlısı bakalım.

DEDİKODU

Bakın damat bey geri dönmek için ne istiyormuş


Tam 4 aydır ortalıkta yok damat bey.

Yani Berat Albayrak.

Şimdi adı çok dolaşıyor ortada.

Ama kendisi yine yok.

Hayli gizemli bir havaya büründü bu iş.

Ama 4 ay boyunca kendisinden söz etmeyenler, şimdi güzellemelere başladılar.

Kayınpeder de “Damadım diye söylemiyorum çok başarılıydı” demedi mi?

Saraya yakın çevrelerden aldığım bilgiye göre damat geri dönecekmiş.

Anladığım kadarıyla Erdoğan kimseye güvenemiyor.

Berat Albayrak gidince güveneceği bilgi kaynağının kesildiğine inanıyormuş.

(Bana göre yanlış değil. Çünkü son zamanlardaki olaylara bakınca, saray adamlarının Erdoğan’a çok zarar verdiğini görmemek mümkün değil.)

Damadın önce “cumhurbaşkanı birinci yardımcısı” olacağı dedikodusunu duydum.

Ancak dün iyi bir kaynağım, “Berat Bey genel başkan yardımcılığı istiyor. Dışişleri’nden sorumlu olması kuvvetle muhtemel” dedi.

Olursa hiç şaşırmam.

Bİ SORALIM BAKALIM

Millet ne yapar acaba?


AKP Genel Başkanı’nın bitmek tükenmek bilmeyen Gezi korkusu, hemen her konuşmasında bir şekilde ortaya çıkıyor.

Erdoğan, İstanbul’daki AKP kongresine katılınca bu korku ve endişe yine kendini gösterdi.

Gezi’den söz ederken Erdoğan’ın adeta ateşi çıkıyor, sinir sistemi alt üst oluyor.

Ve her seferinde bildik sözleri söylüyor, yine doğru olmayan iddiaları sıralıyor.

İşte İstanbul AKP kongresinde bu konuda söyledikleri; “Onlar ezanları susturmak için camilerin kapılarına dayandılar. Bira
kutuları ile beraber o camimize girenler bunlar değil mi? Bu ahlaksızlar, edepsizler değil mi? İşte o gezi olaylarında da bunların hesabını onlara sorduk. Bundan sonra da ola ki böyle bir yola tevessül edecek olurlarsa bu millet bunun bedelini çok ağır ödetir.”


Buradaki son cümleye aklım takıldı.

“Bundan sonra da ola ki böyle bir yola tevessül edecek olurlarsa bu millet bunun bedelini çok ağır ödetir” diyor.

Sahi millet ne yapar?

Bu cümleyi duyuca sizin aklınıza ne geliyor?

BUNU YAZMAK GEREK

İnadına ne demek, önce ona bir bakalım


Bir Kanal İstanbul sorunumuz var biliyorsunuz.

Karadeniz ile Marmara’yı birleştirecek bir kanal bu.

Erdoğan, “En büyük hayalim” diyor.

Ama anlamı yok.

Hiçbir yararı olmadığı gibi ekolojik dengeyi değiştirecek.

Karadeniz ile Marmara arasındaki “kot farkı” zaten işin olmayacak tarafı.

Ama Erdoğan ille de yapacağını söylüyor.

Yapılmayacak, bunu bir kere daha yazayım.

Şu ya da bu nedenle karşı değilim.

Muhalefet yapmak için de yazmıyorum bunları.

Böyle bir proje pek akıl kârı değil.

Maliyeti çok yüksek...

Sadece hafriyatı bile bugüne kadar dünyada yapılmış en büyük hafriyat olacak ki, buna yetişecek makine ve kamyon bulunması olanaksız.

Bittiğinde de İstanbul’un nüfusuna ve trafik sorununa olağanüstü bir olumsuz katkı yapmasının ötesinde hiçbir şey olmayacak.

Ama Erdoğan “inadına” diyor, “İnadına yapacağım.” Sonra ekliyor “Alıştıracağız, buna da alışacaklar.”

Bu son açıklaması ile işin rengi değişti bana göre.

Çünkü belli ki Erdoğan da biliyor böyle bir kanalın saçma sapan bir şey olduğunu.

Ama “inadına” diyor.

İnadına, “Bir kişiye veya bir topluluğa inat, gereğini yapmak yerine, onların istediklerinin tam tersini yapmak” demek.

Evet Erdoğan bir açıdan çok haklı.

Kanal İstanbul’un hiç gereği yok, doğrusu böyle bir projeden vazgeçmektir.

Ama Erdoğan, “Biliyorum gereği olmadığını ama size inat yapıyorum” diyor.

Böyle devlet adamlığı olur mu?

Bir devleti yöneten kişi, “gereği olmadığını bildiği halde” sırf inat uğruna yanlış iş yapar mı?

Yeni Türkiye bu, şaşırmayın.

AKP GRUBUNDA “AYKIRI RABİACILAR” VAR GALİBA


Herkes ayakta.

Çünkü AKP Genel Başkanı Erdoğan, grubuna “coşku” veriyor.

“Tek bayrak, tek vatan” falan dediği “Raiba” işaretini yaptırıyor milletvekillerine.

Ancak arada bazı milletvekilleri Raiba işareti yerine, genellikle HDP’lilerin kullandığı “zafer” işareti yapıyor nedense.

Şaşırdım da şaştım kaldım yani.

Neden acaba?