Korkusuz
Can Ataklı

En büyük parti “yeter ki bunlar gitsin”

ACAİP YAZILAR

En büyük parti “yeter ki bunlar gitsin”


Anket şirketlerinin ocak ve şubat ayı içinde yaptıkları anketlere baktım cuma günü hazır vaktim varken.

Neden “hazır vaktim varken” diyorum?

Çünkü cumartesi günü yazım çıkmıyor ya, cuma günü bir anlamda izin günüm oluyor.

Sabah Tele1’deki programı bitirdikten sonra haftalık tatile çıkmış oluyorum.

Bu nedenle bazı randevularımı, yapmam gereken özel işlerimi cuma gününe saklıyorum.

Anketlerde dikkat çeken bir nokta şu; AKP saraya en yakın anket şirketlerinde bile artık yüzde 40’ın altında görünüyor.

AKP’nin hiçbir ankette yüzde 40’ı geçememesinin ötesinde, bir başka ortak nokta da “kararsızlar” ile “fikrim yok” diyenlerin oranlarının yüksek olması.

Bir de sokak izlenimleri var.

Bunlar elbette sayısal bir veriye dayanmıyor.

Bilimsel niteliği de yok, olamaz da.

Ancak şunu da söyleyeyim, sayısal olmasa da bilimselliği bulunmasa da bu özlemler aslında gerçek.

Çünkü herkesin bildiği şeyler bunlar.

Gözlediğim kadarıyla şu an “şu parti, bu parti” ayırımı fanatikler dışında yok artık.

“Yeter ki, gitsin bunlar” diyenlerin oranı partilerin üzerinde.

Örneğin şu anda muhalefetin en büyük partisi CHP şunu bilin ki, “Yeter ki gitsin bunlar” diyenlerin oranı en büyük muhalefet partisinin oranının üzerinde.

Vatandaşa hangi partiye oy vereceğini soruyorum, aldığım cevap, bakın abartmıyorum, 10 kişiden 8’i partisini söylüyor söylemesine ama hemen ekliyor “Ne fark eder, yeter ki bunlar gitsin.”

Tabii kimi saray yazarları da bunu görüyor ve “Erdoğan düşmanlığı” diye kavram atarak ortaya güya algı operasyonu yapmaya çalışıyorlar.

Erdoğan düşmanlığı kavramı ile algı yaratmak bir süre öncesine kadar geçerliydi belki ama şimdi bir geçerliliği yok.

Çünkü artık bu bir algı değil gerçek.

Konu Erdoğan düşmanlığı değil, bu iktidardan oluşan bıkkınlık.

Oyunu AKP’ye vermemiş olsa bile “Hükümettir, elbette bir şeyler yapacaktır. Bizi ihmal edecek hali yok” diye iyi niyetli olanlar bile artık çileden çıktılar.

İki üniversite mezunu evladı iş bulamadıkları için evde oturan baba, “İstihdam konusunda çok iyiyiz” açıklamasını duyunca deliye dönüyor.

Cebinde parası kalmadığı için evine yürüyerek dönen işçi, 5 milyonluk Mercedes’inin camını aralayıp da “Fakirliğinize sakın isyan etmeyin, büyüklerinize kötü söz söylemeyin, bu sizin Allah katındaki imtihanınızdır” diye el sallayan Diyanet İşleri Başkanı’nı görünce dişlerini sıkıyor.

Müjde verilmesi için hazırlık yapılırken kurtarma operasyonu adı altında şehit olan 16 askerimizin annesi, babası, karısı, nişanlısı, çocuğu akrabası “Aya gidiyoruz aya” denilince çıldırıyor.

Kadınlar, Kadınlar Günü’nü kutlarken zıpladı diye sabahın köründe evi basılan ve üstü soyularak yerde aranırken “İnsan hakları açılımı” yapılmasını öfkeden fenalık geçiriyor.

18 yaşındaki genç, yasak saatinde evine yetişemediği için polis tarafından derdest edilirken akranları “lebaleb kongrelerde rock müziği eşliğinde ışık ve ses gösterisi” izlerken damarlarındaki kan ateş gibi yanıyor.

Kuru ekmeğe bile razı amele “fırına 40 koruma aracı ile gelindiğini” görünce intihar etmeye kalkıyor.

Pazarda bir fileyi bile dolduramayan Ayşe teyze “enflasyonun yüzde 12 olduğunu” duyunca “fesupanallah” diyor da başka bir şey demiyor terbiyesi başkasına müsaade etmediği için.

Sonuçta bir millet artık eğrisine doğrusuna bile bakmıyor “Kim aday olmalı sizce?” sorusuna, “yeter artık, yetti be, yeter ki gitsinler” diye haykırıyor.

Saray bunu duyuyor ve algılıyor mu?

Muhtemelen onlar da görüyordur bunu.

Ama görmüyorlarsa var ya, işte o tam bir faciadır.

Allah korusun.


FIKRA GİBİ

Hatipoğlu’nun dört dekanlığa vekâlet ettiği yalandır çünkü Hatipoğlu 4 dekanlığa vekâlet etmektedir


Başlığı okuyunca şaşırdınız değil mi?

Hatta beki bazılarınız “Can bey galiba her ikisine de 4 yazmış” bile demiştir.

Hayır hiçbir yanlış yok.

Başlık doğru.

Ama herkese salak muamelesi yapan iktidar zihniyeti bir kez daha kendini gösterdi, hepsi bu.

Nihat Hatipoğlu’nu biliyorsunuz.

Ramazan sayesinde köşe dönen bu ilahiyatçı saray tarafından “rektör yapılarak” onurlandırılmıştı.

Hatipoğlu belki de sırf kendisi için kurulan Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’ne rektör yapılmıştı.

Geçen hafta bazı medya organlarında Nihat Hatipoğlu’nun rektörlüğünün yanı sıra 4 fakültenin de dekanlığını vekaleten yürüttüğü haberleri vardı.

İktidarda AKP olunca bu tür haberlere kimse şaşırmıyor.

Birden çok iş yapan o kadar çok “yetenekli” AKP’li var ki, herkes çok alıştı artık.

Ancak üniversite yönetimi ki bu bizzat Nihat Hatipoğlu oluyor zaten, sert bir açıklama yapmış bu haberler üzerine.

Bu haberin “bir kısım medyanın hazımsızlığından” kaynaklandığını “Absürt ve çelişkilerle dolu” olduğunu öne sürmüşler.

Hatipoğlu’nun 4 fakülteye vekâleten dekan olduğu haberi yalanmış.

Gerçeği şuymuş; Yeni kurulan bu üniversitede 8 fakülte varmış. Bu fakültelerin akademik kadroları henüz oluşmamış. Ama öğrenci alımı için imza yetkilisi gerekiyormuş. Bunun için de ille profesör olunması gerekiyormuş. Üniversitede sadece üç profesör varmış. Bu kişilerin de vekâleten görevlendirilmesi teamül gereği şartmış. Vekâleten görevler için ayrıca bir maaş ödenmiyormuş.

Sonuç şu: Evet Hatipoğlu vekâleten dekanlık da yapıyormuş.

Ama para almıyormuş ekstradan.

Bütün telaşın nedeni bu.

Tabii Nihat Hatipoğlu herkesi Ramazan’da Sultanahmet Meydanı’nda toplanıp “Hocam sakız orucu bozar mı, ojeli elle abdest alınır mı?” diye soranlar gibi sandığı için, cevap da böyle oluyor.

OKURDAN MESAJ

Çin aşısı başarılı sonuç veriyor


Korona aşısını “sırasına uygun biçimde” olan ve deneyimlerini paylaşan okurum Abdullah Cenkiler’den üçüncü mesaj da geldi.

Cenkçiler bu kez de ikinci aşıyı olduktan sonra yaptırdığı antikor testini yazmış.

Bakın ne diyor:

Can Bey merhaba,

İkinci Çin aşısını da olduktan 17 gün sonra ‘antikor testi’ yaptırdım.

Laboratuvar sonucuna göre: Anti-Spike COV-2 IgG değerim 99.66 U/mL çıktı. 

Fena değilmiş.

Lakin ikinci aşıdan 3 hafta sonra testin yapılması çok daha doğru sonuçlar veriyormuş.

Google’dan edindiğim bilgi (aşağıda) bu değerin 0.8 den daha üst seviyelerde  olması vücutta uzun süreli bağışıklık sağladığını gösteriyormuş..

Buna göre, insanlar ‘Sinovac vaccine’ yani Çin aşısı yaptırmaktan çekinmesinler.

Etkinliğini başta ben gördüm yani aşı tuttu.

Sevgiler selamlar.

ÇOK GÜLDÜM

Bu pazar 4 fıkramız birden var


Keyifli pazar köşemiz iç in Yıldırım Tuna bu hafta 4 fıkra göndermiş. Birlikte okuyalım;

Şayet Ölsem

Karımla sohbet ederken “Ben ölünce ne yaparsın?” diye sordum, biraz düşündü, “Yalnız yaşayamam ki..” dedi, “Kaprisli yaşlılarla da uğraşamam.. Kendimden hayli genç, benim gibi dul bir kadınla aynı evi paylaşırdım.. Ya sen?” diye o bana sordu. “Şayet ben önce ölürsem sen ne yapardın?”
Ben de “ Ne bileyim ki?” dedim, “Sanırım aynen senin yaptığını yapardım..!”

Acemi Berber

Tek kollu bir adam tıraş olmak için berbere gitmiş, berber adamın yüzünde kesilmedik yer bırakmayınca ortamı yumuşatmak için “Bizim dükkana daha önce gelmiş miydiniz?” diye ortaya bir laf atmış.
“Yok.. Yok.. Sakın telaş etmeyin, gelmemiştim..” demiş adam dişlerini sıkarak, “Kolumu savaşta kaybetmiştim!”

Aritmetik Dersinde..

Öğretmen aritmetik dersinde toplama işlemini öğretirken Temel’i tahtaya kaldırıp sormuş “Sağ cebine elini soktun orada tam 10 lira buldun, sol cebinde de tam 20 lira buldun, bu seni hangi sonuca götürür?”
Temel “Tek bir sonuca götürür öğretmenim..” diye cevap vermiş “Başka birinin pantolonunu giydiğimi ‘şak diye’ anlarım!..”

Yumurta İkizi

Nişanlımı oyalamak için aldığım, bizim şehirde çekilmiş amatör video son derece açık sahnelerle doluydu..
Başroldeki kızın nişanlım olduğunu anlayınca “Bu.. Bu sen misin?..” dedim müthiş sinirlenerek.
“Otur şuraya sana önemli bir şey anlatacağım..” dedi nişanlım.
Bakın bunca yıldır beraberiz, nişanlım gelmiş şimdi bana ilk defa, hiç görüşmediği ve çocukken kaybolmuş bir yumurta ikizi kız kardeşinin olduğunu anlatıyor.. Aklım durdu, aklım… Şu tesadüfe bakar mısınız?