Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

El suyuyla gelen yel suyuyla gider...

Eskiler, “yüzsüz, arsız” dememek için:

“Kapıdan kovsan bacadan gelir” derlerdi kimileri için...



Yok efendim...

Kimse için hatırlatmadım bu deyimi...

Aklıma geldi de...

Yazıverdim şuraya...





Neyse...

Canlarım...

Ne oldu biliyor musunuz?..



Bilenleriniz, bilmeyenlerinizden mutlaka daha çoktur...

Ama...

Yine de hatırlatayım...





Bir gece ansızın...

Ve...

Seçimsiz...

Atamayla...

Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne getirilen...

Öğrenciler ve akademisyenler tarafından istenmediği halde:

Göreve başlayan...



Rektörlüğü sırasında:

Çok sayıda üniversitelinin hapse girmesine sebep olan...



Eski mezunlarına...

Okula alınmadıkları bir süreç yaşatan:

Melih Bulu isimli AKP milletvekili adayı...

Yine bir gece kararnamesiyle görevden alınıp...

Kapı önüne kondu...



Neymiş canlarım?..

El suyuyla gelen...

Yel suyuyla gidermiş...



Ülkemizin yüz akı Boğaziçi Üniversitesi’nin tüm öğrenci ve akademisyenlerini tebrik ediyor...

Ayağa kalkıp alkışlıyorum...

MELİH BULU VE KIL KUYRUK KEMAL...


Yıl 1908...

2. Meşrutiyet ilan edilmiş...

Osmanlı gazete dünyasının en bilinen ve başarılı tashihçilerinden Celâl Davut Arıbal, o günlerde Hakikat Gazetesi’nde güreş tefrikaları yazıyor ve tashih yapıyor...



Bütün gazetelerde birer “sansür müdürü” var...

Hakikat’in sansür müdürünün adı “Kemal...”.

Ama...

Gazete çalışanları ona:

“Kıl kuyruk Kemal” diyorlar...

Yani...

Zayıf, çelimsiz ve üstüne üstlük çok da kötü giyinen biri...



Arıbal, 2. Meşrutiyetin ilan edildiği gece...

Tashih bittiği halde...

Ve...

İlk defa:

Yazıları Kıl Kuyruk Kemal’e göndermiyor...



Öyle ya...

2. Meşrutiyet neden ilan edildi?..

Biraz da istibdattan kurtulmak...

Sansürsüz gazete çıkarabilmek için...



Ama...

Kıl Kuyruk Kemal bunu anlar mı?..

Hışımla Arıbal’ın odasına gidip yazıları istiyor...

Sansürden geçirecek...



Arıbal iri yarı, güçlü kuvvetli bir adam...

Bir yumrukta Kıl Kuyruk Kemal’i iki seksen uzatıyor...



Nereden mi aklıma geldi?..

Melih Bulu kusura bakmasın ama...

Ne zaman onunla ilgili bir haber...

Ya da bir fotoğrafını görsem...

Aklıma hep:

Kıl Kuyruk Kemal gelir...

SIRADAKİ DEVRİM ÜRÜNÜ GELSİN...


Erdoğan, Melih Bulu’yu Boğaziçi Üniversitesi’ne rektörlüğüne atadığında:

Üniversitede görevli akademisyenler...

Öğrenciler...

Ve...

Muhalifler:

“Olmaz böyle şey” diyerek itiraz emişlerdi...



Yandaş yazarlar...

Ve...

İktidar milletvekilleriyse:

“Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne atanması bir devrimdir” diyerek itirazları hafife almışlardı...



Erdoğan...

Kendi yaptığı devrimi(!)...

Bir gece ansızın...

Bir başka devrimle:

Yıktı geçti...

Ve...

Melih Bulu’yu kapıya koydu...



Efendiler...

Sıradaki devrim ürünü gelsin...

SİZ NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?..


Deli Dılaca’nın öyküsünü(!) okudunuz mu?

Peki...

AKP Meclis Grup Başkan Vekillerinden Bülent Turan’ın son açıklamasından haberiniz var mı?..

O halde önce...

Turan’ın tevil cümlesini paylaşayım sizlerle:

“Osman Öcalan TRT’ye çıkmadı, TRT Kürdi’ye çıktı...”



Şimdi de sorayım:

Turan’ın bu açıklaması için siz ne düşünüyorsunuz?..



Muhalefet mi haklı?..

Yoksa...

Bülent Turan?..

Deli Dılaca’lık mı ediyor?..

İÇİNE DEĞİL KIYISINA YAPMIŞ...


Adı “Dılaca” idi...

Ama...

Mahalleli ona “Deli Dılaca” diyordu...

Neden?..

Düşünmeden konuştuğu için...



Bir gün kısmeti çıktı...

Onu istemek için geldiler...

Evde yalnızdı...

Kapı çalındığında o açtı...

Geleneler:

“Falancanın evi mi?” diye sordular...

“Evet” dedi. “Ben kızları Dılaca’yım...”.

“Annenle baban evde mi Dılaca” diye sordu yaşlı bir adam...

Müstakbel kayınpeder olmalıydı...

“Babam henüz gelmedi... Annem de komşuya kavga etmeye gitti” dedi Dılaca...

Müstakbel kaynana:

“Komşuya kavga etmeye mi gitti?” diye sordu şaşkın bakışlarla...

“Evet...”.

“Neden kavga edecek annen komşuyla?..”.

“Sözde ben komşunun kuyusuna sı.mışım... Komşu, herkese öyle söylüyormuş... Annem ağzının payını vermeye gitti...”.

“Yani sen komşunun kuyusuna sı.madın mı?..”.

“Yoo... Tabii ki de sı.madım... Kenarına sı.tım, içine çubukla kaktım...”

UYU YAVRUM UYU...


Hazine ve Maliye Bakanı da tıpkı...

Sanayi Bakanı gibi:

Çok keyifliydi...



Sanırsınız...

Ankara’dan abisi gelmişti...

(Bu kısım İlhan Şeşen’den alıntıdır...).



Diyor ki Bay Elvan:

“2021 yılında ekonomimiz yaklaşık %7 büyüyecek...”.



Pek tabii ki...

Pembe rüyalar gördüğü gibi...

Toplumu da uyutuyor...



Uyu yavrum uyu...

Uyutayım seni...

Masallarla...

Yalanlarla...

Büyüteyim seni...