Korkusuz

Ekrem İmamoğlu istemese bile... 

Ekrem İmamoğlu istemese bile... 
Geride bıraktığımız günlerde sohbet ettiğim bir kaynağım, biraz da esprili bir üslupla, “Galiba kendisi istemese bile Ekrem İmamoğlu’nu zorla cumhurbaşkanı yapacaklar” dedi. Tabii hemen merak içinde sordum ve neyi ima ettiğini öğrenmek istedim. Ankara kulislerine hakim olan kaynağım “Cevabı çok basit” dedi ve anlatmaya başladı: “İBB Başkanı İmamoğlu, yapılan tüm kamuoyu araştırmalarında Mansur Yavaş’la birlikte zirvede görünüyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında, kimi zaman Mansur Bey, kimi zaman ise Ekrem Başkan önde çıkıyor. Bu da Ankara’da büyük rahatsızlık yaratıyor.”

Kaynağım hiç duraklamadan anlatmaya devam etti:

Mansur Yavaş, cumhurbaşkanlığı adaylığına sıcak durmadığı için, onunla doğrudan çok fazla uğraşamıyorlar. Ancak Ekrem İmamoğlu’nun aday olacağını düşünüyor ve bu yüzden etkisiz hale getirmek istiyorlar. Çünkü ciddi bir rakip olarak görüyorlar. Ekrem İmamoğlu’nun siyasi hayatını bitirmek için İBB’ye alınan personelle ilgili bir ‘terör soruşturması’ başlattılar. Ancak oradan bir şey çıkmadı. Sonra başka arayışlara girdiler. Yine bir şey elde edemediler. Bürokrasi de bu zorlama taleplerden bunaldı. Ancak; seçim sürecinde YSK üyeleri hakkında yaptığı konuşmadan ötürü ciddi bir dava açılabilir. Ancak bu dava, Ekrem İmamoğlu’nu daha da büyütür. Kimse bu davayı meşru görmez. İmamoğlu için bu dava uzun yürüyüşünün bir kilometre taşı haline gelir.”

[caption id="attachment_347075" align="alignnone" width="600"] İmamoğlu[/caption]

DAVAYI DUYUNCA ŞAŞIRMADIM!

Bu sohbetin üzerinden yaklaşık on gün geçti. Dün bilgisayar başına oturduğumda önüme Korkusuz’un haber sitesinin ‘Son Dakika’ linki düştü. Haberde şu ifadeler yer alıyordu:

“31 Mart 2019 seçimlerinin şaibeli şekilde iptal edilmesinin ardından ‘YSK üyelerine hakaret etmekle’ suçlanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davada mütalaasını açıklayan savcılık, 4 yıl 1 aya kadar hapis cezası istedi.

AYNI SÜREÇLER İŞLİYOR

Bu haberi görünce, aklıma Recep Tayyip Erdoğan’ın hapse atılma süreci geldi. Cezaevine gireceğini bir basın toplantısında benim verdiğim belgeden öğrenen Erdoğan da bu tür davalarla karşı karşıya kalmıştı.

Geçmişte Erdoğan’a uygulanan yöntemler, şimdi İmamoğlu için devreye sokuluyor. Kaynağımın espriyle söylediği söz, sanırım gerçek oluyor ve Ekrem İmamoğlu adeta cumhurbaşkanı olmaya ‘zorlanıyor.’

‘Yerli ve milli’ her şeyin üstünü örter mi?


Birisi size sık sık “yerlilik ve millilikten” bahsediyorsa kesinlikle bir suçun üstünü örtmeye çalışıyordur.

Bunun son örneği, kamuoyunun ismini “111 kiloluk kokainin sahibi” olarak duyduğu Ali Osman Akat’ın fabrikasında yaşandı. Kolombiya’dan Türkiye’ye ‘kozmetik ürün’ adı altında sokulan kokainin sahibi olduğu iddiasıyla tutuklanan Akat, Tekirdağ’daki fabrikasına Türkçe ve İngilizce bir pankart astırdı.

Bilin bakalım pankartta ne yazıyor?

Evet; bildiniz…

Pankartta “Türkiye’nin yerli ve milli kozmetik markası” yazıyor.

Ne güzel değil mi?

Kozmetik ürün ticareti adı altında bir firma kuracak, firmanın adını L’actone koyacak, AKP’li üst düzey isimlerle fotoğraf verecek ve bu imtiyazı kullanarak ülkeye kokain sokacaksın. Namuslu bir savcının gelen baskılara rağmen suçun peşine düşmesi sonucu tutuklanınca da fabrikana Türk bayrağını da kullanarak “Yerli ve Milli marka” yazılı pankart astıracaksın.



ESKİMİŞ NUMARALAR!

AKP’lilerin yere göğe koyamadığı Rıza Zarrap’tan öğrendiler bu yöntemleri sanırım…

Zarrap da işlediği suçları aklamak için A Haber’e çıkmış ve fon olarak Türk bayrağını kullanmıştı.

Bunlar için bayrak, yerlilik ve millilik, işledikleri suçu gizlemek için kullandıkları bir örtüden başka bir şey değil…

O yüzden; siz siz olun, birisi kendisini ‘yerli ve milli’ karşısındakileri ise ‘gayri milli’ ilan ediyorsa, oradan hemen uzaklaşın…

Etrafımda iş bulabilen hiç kimse yok!


AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan dün yine ilginç sözler etti. Partisinin grup toplantısında “Hamdolsun çalışmak isteyen herkesin iş bulabildiği bir ülkede yaşıyoruz” diyen Erdoğan’ı “hayretler içinde” izledim.

Demek ki; ya Erdoğan başka bir ülkede yaşıyor, ya da biz…

İktidarın talimatları doğrultusunda hareket eden TÜİK bile Türkiye’deki işsiz sayısının 3 milyon 579 bin kişi olduğunu ilan etmek zorunda kalırken, Erdoğan kürsüden tam tersini söylüyor.

İŞSİZLİK HERKESİN DERDİ

2001 krizini de iliklerine kadar yaşamış bir gazeteci olarak diyebilirim ki; ben hayatımda bu denli bir işsizliğe tanık olmadım. Çevremde tanıdığım herkes iş arıyor. Ve iş bulabilen hiç kimse yok!

Erdoğan, bu gerçeğe rağmen hala “İsteyen herkes iş bulabiliyor” diyor ve oy verenlerin yüzde 30’u hala buna inanıyorsa, söyleyecek çok fazla bir söz kalmıyor.